Abdülhamid’in 33 yıllık başarısının sırrı neydi?
O, koskoca bir imparatorluğun en zor dönemlerinin mirasını omuzlarına alan bir hükümdardı. Üç kıtaya hükmetmiş Osmanlı Devleti, tarihinin en zor dönemlerini yaşıyordu. Sultan Abdülhamid, tüm bu zorluklara göğüs germiş, milletinin başında dimdik ayakta duruyor, elinde tuttuğu İslâm sancağından bir an olsun ayrılmıyordu. 33 yıl boyunca hükümdarlık yapan Ulu Hakan'ın başarı sırlarını sizler için derledik.
II. Abdülhamid Han, laf değil, icraat seven bir Sultan'dı. Halkın duasını almak için hayırlı hizmetler vermek tek gayesiydi. O halkı için vardı. Halkına samimi bir şekilde ve hiçbir şey beklemeden hizmet etmek onu çok mutlu ederdi.
Hizmetin de ancak kendisine hazırlanan komploların bertarafı ile mümkün olabileceğine inanıyordu. Memleketin felaketine çalışan ve Batılı devletlerin masası haline gelmiş yöneticileri iş başından uzaklaştırdı. İslâm bilgilerini, yani din ve fen ve ahlâk bilgilerini memleketin her yerine yaydı. Çok sayıda kültürlü din adamı yetiştirdi.
Abdülhamid Han, ülkenin içerisinde bulunduğu darboğaza rağmen, ordunun ıslahını, güçlenmesini temin etti. 1897'deki Türk - Yunan savaşının kazanılması Osmanlı ordusunun gücünü ortaya koydu. Islahatlar çerçevesinde bilhassa harp okulları ve diğer askeri okullara, ordunun belkemiğini oluşturan kurmay subay yetiştirilmesine büyük önem verildi.
Yöneticiler için itaatkâr ve sadık yardımcılar bulunmaz hazinedir. II. Abdülhamid Han, yanında bulunan insanların bir kısmından vazifeleri gereğince işinde uzmanlık (ehliyet-i ilmiye) arar, diğerlerinde ise bilgiden ziyade sadakate önem verirdi. Vükela (vekilleri) ile kendisi arasında aracılık yapanlara eğitim, söz kavrama ve aktarma, tebliğ liyakati ve kabiliyetine önem verir, bunlardan başka aradığı şey kayıtsız şartsız sadakat ve itaatti.