Geçmişten günümüze Türk okçuluğu
İnsanoğlu, ilk çağlardan itibaren barınma, korunma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli araç ve gereçler yapmıştır. Bunlardan belki de en önemlisi, Türk dünyasıyla özdeşleşen ok ve yaydır. İlk zamanlarda avcılıkta kullanılan alet, zamanla savaş silahına dönüşerek toplumların yönünü belirler. Sizin için, Türk Devletlerinin kaderini etkileyen ok ve yayın tarihini inceledik.
KARTAL SAVAŞÇILARI
🔸 Atalarından aldıkları mirası bambaşka bir seviyeye taşıyan Hunların yayları, düşmanları tarafından sihirli silahlar olarak anılır. Hatta "Kartal Savaşçıları" olarak adlandırılan ordusu, Asya Hun İmparatorluğunun tarihte az rastlanır derecede yıkıcı bir güç olmasını sağlar.
🔸 Kartal savaşçıları, eyer üzerinde dönerek atış yapma konusunda oldukça mahirdir. Part atışı denen stil, kovalamaca sırasında düşmanın sinirlerini yıpratmak ve tuzağa çekmek için sıklıkla tercih edilir. Bu atış, Türklerin imzası gibidir.
🔸 Teoman'ın en çok güvendiği birlik olan Hun okçuları, mesafe tanımaksızın düşmanlarını hedef almaları ile meşhurdur. Öyle ki oklarını yönelttiği kişinin kurtulma ihtimali oldukça düşüktür. Bu elit savaşçılar, Çinlilere karşı hiç yenilmemiştir. Hatta Çin Seddi'nin bu yenilmez savaşçıların akınlarına karşı yapıldığı rivayet edilir.
METEHAN DÖNEMİ'NDE OKÇULUK
🔸 Teoman'ın oğlu Metehan'ın tarih sahnesine çıkmasıyla Hun Devleti büyür ve güçlenir. Bu başarının sırrı, askeri alanda yaptığı yeniliklerdir. Yay çekip ok atan bütün Asya kavimlerini tek çatı altında toplayan Metehan'ın kaynaklara göre 300 bin okçusu bulunur.
🔸 Metehan, okçulukta yaptığı yenilikler ile yeni stratejiler geliştirir. Bunlardan biri ıslık oklarıdır. Ordusunu oldukça güçlü hale getirdiği bu icat, temrenine delikler açılarak yapılan oktur. Atıldığı zaman deliklerden geçen hava ıslığa benzer bir ses çıkarır. Tarihe damga vuran icadı ile okçulara atış yaptığı yönü gösterirken düşmanın yüreğine de korku salar.
SELÇUKLU DÖNEMİ OK YAĞMURU
🔸 26 Ağustos 1071'de Türk tarihinin dönüm noktalarından biri yaşanır. Anadolu'nun kaderinin belirlendiği Malazgirt Savaşı'nda 200 bin kişilik Bizans Ordusu'nun bozguna uğratılmasını sağlayan, Türk ordusunun karşı koyulamaz savaş taktikleridir.
🔸 Sultan Alparslan önderliğinde at sırtında 50 bin Türkmen'den oluşan Selçuklu ordusu, Romen Diyojen'in paralı askerlerine karşı savaşını atlı okçuları ile yaptığı kusursuz taktik sayesinde kazanır. Tarihi kaynaklara "tir baran" olarak geçen ok yağmuru, Türk savaş stratejisinin önemli bir parçasıdır. Durmadan üsü üste ok atılması ile gerçekleşen bu olayda gündüz, adeta geceye döner. Rivayete göre Türkler, bir dakikada tam 20 ok atar ve hatta yetenekli savaşçılarda bu sayı 30'a kadar çıkabilir.
OKÇULUĞUN KİTABINI YAZAN MEMLÜKLER
🔸 Mısır, Suriye ve Hicaz'da hüküm süren Müslüman Türk devleti Memlükler, okçuluğu akademik bir zemine oturtarak bir ekole dönüştürürler. Hatta kaleme aldıkları "Kitab fi'ilm an-nuşşab" okçuluk literatüründe tüm dünyaca kabul gören en önemli eserlerdendir.
🔸 Müslüman ordularda asker olarak yetiştirilen topluluk, İslam dünyasının gladyatörleridir. Profesyonel askerlerdir ve savaşçı yetenekleri sayesinde zamanla iktidar olurlar. Askeri tecrübeleri ile yay teknolojisinde farklı bir boyuta ulaşan Memlükler, yangın okunu icat eder. Bir oktan çok daha öte olan yangın oku, düşmana korku salar. Ucunda yer alan alev topu, düştüğü yeri yakıp kül eder. Savaş esnasında düşmanın böyle bir yangını söndürmesi oldukça zordur. Memlüklerin dahice gerçekleştirdiği bu strateji etkileyicidir.
OSMANLI'DA OKÇULUK
🔸 Türkler, 10. asırdan itibaren kitleler halinde Müslümanlığı seçer ve Türk-İslam kimliğini benimseyerek kadim bir medeniyet haline gelir. Ustaca kullandıkları yayları ve savaş becerileri ile kısa zamanda dönemin siyasi lideri olur. Selçuklu ve Memlüklüler ile yükselip Orta Çağ'a damga vuran Türk devletleri, ilerleyen zamanlarda bir cihan imparatorluğu haline gelen Osmanlı'ya dönüşür.
🔸 1299 yılında Oğuz boylarından Kayı tarafından temelleri atılan Osmanlı, çok hızlı şekilde büyüyerek Balkanlara genişler. Kuruluşundan yüz yıl sonra çok önemli bir kırılmanın eşiğine gelir. Burada, asırlardır uzmanı oldukları okçuluk, devletin seyrini belirleyecek büyük bir rol oynar. 1396'da Avrupa'dan birçok devletin katıldığı 100 bin kişilik haçlı ordusu, Niğbolu Savaşı ile Türkleri Balkanlardan kovmak ister.