Hz. Ömer nasıl şehit edildi?
Hz. Ömer, İslam'ın ikinci halifesi, müminlerin emiri ve tüm dünya için adaletin kapısı… Uzun boyu, sert mizacı ve güçlü fizik yapısının yanında iyi bir konuşmacıydı. Onun Müslüman olması İslam'ı kuvvetlendirmiş, öyle ki Resul-i Ekrem Efendimiz "Allah'ın emirleri konusunda ümmetimin en kuvvetlisi Ömer'dir" demişti. Gerçekleştirdiği fetihlerle birçok toprak ve kabileyi İslam'a kazandıran Hz. Ömer, sabah namazını eda ederken hain bir hançerin saldırısıyla şehit edildi.
Peygamberimiz, rahatsızlığı sırasında oluşturduğu orduya Üsâme bin Zeyd'i kumandan tayin etti ve Ömer'i onun emrinde görevlendirdi. 11'inci yılın Safer ayının son haftasında (Mayıs 632) namaza çıkamayacak kadar rahatsızlığı artınca namazı Hz. Ebû Bekir'in kıldırmasını emretti.
Bir rivayete göre Hz. Âişe, babasının zayıf sesli ve çok hassas olup Kur'an okurken ağladığını söyleyerek namazı Hz. Ömer'in kıldırmasını istemiş, hatta bunu Ömer'e söylemiş, o da namaz kıldırmaya başlamış, ancak Resûl-i Ekrem buna engel olmuştu.
Hz. Peygamber, hastalığının şiddetlendiği bir sırada kâğıt ve kalem getirilip söyleyeceklerinin kaydedilmesini istemişti.
Hz. Ömer'in de aralarında bulunduğu bazı sahabeler buna gerek olmadığını, Resûlullah'ın rahatsızlığının şiddetlenmesi yüzünden böyle bir talepte bulunduğunu, Allah'ın kitabı ve Hz. Peygamber'in sünnetinin yeterli olduğunu söylemiş, bazıları ise aksi kanaat belirtmiş, bunun üzerine Resûl-i Ekrem, yanında tartışmamalarını söyleyerek kendisini yalnız bırakmalarını bildirmiştir.
Tarihe "Vasiyetnâme" veya "Kırtâs Vak'ası" diye geçen bu olay bilhassa Şiîler tarafından Hz. Ömer aleyhine kullanılmıştır.
Resûl-i Ekrem'in vefatı sahâbîler arasında büyük bir üzüntü ve şaşkınlık meydana getirmiş, Hz. Ömer Mescid-i Nebevî'de, "Resûlullah ölmemiştir! Allah onu muhakkak ki tekrar gönderecek ve böyle söyleyen kimselerin ellerini ve ayaklarını kestirecektir!" sözleriyle duygularını ifade etmiş, onu ve diğer sahâbîleri Hz. Ebû Bekir ikna etmiştir.
Hz. Peygamber'in vefatı üzerine ensarın Sakīfetü Benî Sâide'de toplanarak halife seçimi konusunu görüştüğünü öğrenen Ömer, yanına Ebû Bekir ile Ebû Ubeyde b. Cerrâh'ı da alıp oraya gitti.
Hz. Ebû Bekir onlara Ömer'i veya Ebû Ubeyde'yi halife seçmelerini teklif etti. Ancak Ömer ve Ebû Ubeyde, o varken bu görevi üstlenemeyeceklerini belirterek Ebû Bekir'e biat ettiler.
Hz. Ömer ertesi gün Mescid-i Nebevî'de bir konuşma yaparak Müslümanlardan Kur'ân-ı Kerîm'e sarılmalarını ve Ebû Bekir'e biat etmelerini istedi.
Resûl-i Ekrem'in yapmadığı bir işi yapma hususunda tereddüt gösteren halifeyi ikna edip vahiy kâtiplerinin yazdığı dağınık haldeki âyet ve sûrelerin Zeyd b. Sâbit başkanlığında bir heyet tarafından bir araya getirilmesini sağladı.
Hz. Ebû Bekir Medine'den ayrıldığında veya hastalığında kendisine vekâlet etti; 11 (633) yılı hac mevsiminde emîr-i hac olarak görevlendirildi. Hz. Ebû Bekir namaza çıkamayacak derecede hastalanınca imamlık görevini Ömer'e bıraktı ve onu yerine halef tayin etmek üzere Abdurrahman b. Avf, Saîd b. Zeyd, Osman b. Affân, Üseyd b. Hudayr gibi sahâbîlerle istişareye başladı.