İlim ve kitap aşıklarının güzergâhı Vezir Hanı
İstanbul ili Fatih ilçesine bağlı Çemberlitaş semtinde bulunan ve bulunduğu sokağa adını veren Vezir Han, Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa tarafından inşa ettirilerek, Köprülü Külliyesi'ne dahil edildi. Külliyenin en dikkat çekici unsurlarından biri ise kütüphanesiydi. Sizler için Vezir Hanı'nın ve külliyenin geçmişine dair önemli bilgileri derledik.
Köprülü Mehmed Paşa 1072'de (1661) öldüğünde külliyesinin ancak medrese, hamam ve türbe bölümünü bitirebilmişti. Oğlu Fâzıl Ahmed Paşa babasının vasiyetine uyarak külliyeyi tamamlamaya çalışmış, kendisi de kitap meraklısı olduğundan babasının kitapları ile kendi kitaplarından oluşan zengin koleksiyonu yerleştirmek için babasının türbesinin yakınındaki müstakil kütüphane binasını yaptırmıştır. Fâzıl Ahmed Paşa'nın da genç yaşta ölümüyle (3 Kasım 1676) kütüphanenin kuruluş işlemleri geri kalmış ve ancak 1089 (1678) yılında Fâzıl Mustafa Paşa'nın düzenlettiği vakıf senediyle resmen kurulabilmiştir.
Köprülü Kütüphanesi'nde son derece kıymetli ve nâdir eserler bulunmaktadır. Devlet adamlığı yanında ilmî konularda da söz sahibi olan Fâzıl Ahmed Paşa seçkin bir koleksiyon meydana getirmişti. Bu kütüphanedeki Arapça, Türkçe ve Farsça nâdir eserlerin yanında birçok meşhur âlimin müellif hattı eserleri de mevcuttur. Köprülü Kütüphanesi'nin biri II. Abdülhamid devrinde, diğeri son dönemlerde Ramazan Şeşen ve arkadaşları tarafından hazırlanmış iki katalogu bulunmaktadır.
Amasya'nın Köprü (Vezirköprü) kasabasında doğdu. Köprülü Mehmed Paşa'nın oğludur. Annesi buranın voyvodası Yûsuf Ağa'nın kızı Ayşe Hanım'dır. Yedi yaşındayken babasıyla birlikte İstanbul'a gitti; burada dönemin ünlü ilim adamlarından ders aldı ve Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi'den mülâzım oldu. On altı yaşından itibaren Ahmed Paşa, Kasım Paşa, Sahn-ı Semân ve Sultan Selim medreselerinde "paşazâde" unvanıyla müderrislik yaptı. Ancak âlimler arasındaki ihtilâf ve dedikodular yüzünden (Defterdar Sarı Mehmed Paşa, s. 7) on yıla yakın devam eden bu meslekten babasının sevkiyle ayrılarak mülkiyeye geçti.
1069 (1659) yılından itibaren Erzurum ve Şam valiliklerinde bulundu. Şam'da yaptığı bazı vergi indirimleriyle halkın sevgisini kazandığı gibi bu bölgedeki tanınmış ailelerden Şihâb ve Ma'noğulları'nı sindirip devlete vergi vermelerini sağladı. Bu arada Sayda, Beyrut, Safed dolaylarını ayrı bir beylerbeyilik haline getirerek doğrudan merkeze bağladı. Daha sonra Halep beylerbeyiliğine tayin edilen Ahmed Paşa, henüz görevinin başına geçmeden merkeze çağrılarak İstanbul kaymakamlığına getirildi. Ancak iki ay kadar sonra babasının rahatsızlanması üzerine Edirne'ye gitti ve önce sadâret kaymakamı oldu, babasının vefatı üzerine de vezîriâzamlığa tayin edildi.
Aralıksız on beş yıldan fazla sadaret makamında kalan Köprülüzâde Ahmed Paşa bu sürenin yaklaşık dokuz yılını cephelerde geçirmiş ve genellikle başarılı olmuştur. Yerli ve yabancı tarihçiler tarafından itidalli, müsamahakâr, sabırlı, azimli, ileri görüşlü; ilmin ve âlimlerin, sanatın ve sanatçıların hâmisi; babasının aksine yumuşak kalpli, dindar, âdil, rüşvet düşmanı, zeki, cömert, istişareye önem veren ve en yaygın olarak da kendisine lakap olarak verilen "fâzıl" bir kişi olarak anılır.