İnsanlık tarihindeki en büyük katliamlar
Tarih boyunca kendisine ait olmayan coğrafyalar üzerinde sayısız savaş ve çatışmanın mimarı olan ABD ve batılı ülkeler, kendi kanlı tarihini ve katliamlarını unutmuş gibi görünüyor. Tüm dünyaya "demokrasi dersi" veren bu ülkelerin döktükleri kanı, onlar unutsa da tarih unutmuyor. Sizler için, modern devletlerin kirli katliamlarını derledik.
Yine dönemin önemli din adamlarından Papaz Bartolome de Las Casas'nın anlattığına göre, diri diri yakılan insanlar, tecavüz edilen kadınlar, vahşice öldürülen çocuklar ve hamileler, çarmıha gerilenler derken dünya en kanlı ve en kirli zamanlarından birini yaşıyordu. Kimi nasıl öldüreceğine dair birbirleriyle bahse giren İspanyollar, iddiaları için gözlerini kırpmadan cinayet işliyorlardı.
Bartolome de Las Casas'ın yazdığı 'Kızılderili Katliamı' adlı eser, zulmü şöyle anlatıyor:
"Sırf eğlence olsun diye, kadın erkek demeden yerli halkın ellerini, burunlarını ve kulaklarını kesip kopardıklarını ve bunun bölgenin değişik yerlerinde defalarca tekrarlandığını kendi gözlerimle gördüm.''
ABD'nin resmi devlet politikalarından biri Kızılderili soykırımıydı. Bu katliam Nazi Almanyası'nda Yahudilere karşı uygulanan soykırımdan daha vahşi bir soykırımdı.
ABD yetkilileri, Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödüyordu. İlk biyolojik silah, Kızılderililer üzerinde uygulandığını biliyor muydunuz? ABD hükümeti sürgüne gönderdiği Kızılderililere dağıttığı kıyafetlerin üstüne çiçek mikrobu sıkarak çok sayıda insanın öldürülmesi sağladı.
Soykırımın bir diğer yöntemi ise Kızılderililerin açlıktan ölmesi için, temel besin kaynağı olan bizonların toplayıp öldürülmesiydi. Bu vahşi soykırımla ilgili ABD'li yetkililer oldukça ilginç bir açıklama yaptı: ''Sonuna kadar öldürmedikçe soykırım sayılmaz!''
12 Ekim 1492 tarihi, Kızılderililer için vahşetin günüdür. Amerikalıların kutladığı Şükran Günü ise hasata ve geçmiş yılın tüm nimetlerine şükretmek için kutlanan bir ulusal bayramdır. Kısacası, Amerikalıların kutladığı Şükran Günü, onlar için kendi halklarından milyonlarca yerlinin soykırımı, vatanlarının gaspedilmesi anlamına geliyor. Kızılderililer ise bugünü ''Yas Günü'' olarak kutlar.
Yine kendi topraklarında soykırıma uğrayan topluluklardan biri de Aborjinler...
İlk kez 1606 yılında Hollandalı denizciler tarafından fark edilen Avustralya Kıtası, İngiliz İmparatorluğu'nun sömürgecilik tarihinin kanlı sayfaları arasında önemli bir yer tutar. Çünkü, İngilizler tarafından tarihin en kanlı sömürge olayı burada başlar.
Hollandalılardan sonra 1770'te kıtayı keşfeden James Cook öncülüğündeki İngilizler kıtadaki yer altı kaynaklarını keşfeder etmez katliama başladı ve Aborjinlerden çok azı İngilizlerin başlattığı soykırımından canlı kurtulmayı başarabildi. Avusturalya'yı kana bulayan Beyaz Adam, sömürmeye başlayacağı adanın gerçek sahibi olan bu yerlilere Aborjin adını verdi.
Kıtanın en verimli bölgelerine yerleşen Avrupalılar, kıtaya getirdikleri hastalıklara karşı bağışıklığı olmayan yerlileri önce böyle öldürdüler. Sonra halkı kendi topraklarında köleleştirdiler, ardından da isyan eden Aborjinleri vahşice katlettiler. O zamana kadar savaştıkları görülmemiş olan Aborjinlerin ellerinde sadece mızrak ve bumerangları vardı. Barutlu silahı olan tam donanımlı ordular karşısında kendilerini savunmak zorunda kaldılar ve 1928'e kadar bu katliam devam etti.