Mehmet Âkif için söylenenler
Şiirlerinde millî ve manevî duyguları dile getiren, İstiklâl Marşı'nın kıymetli şairi Mehmet Âkif'in çıkış noktası olarak aldığı ışık İslam'dır. İstiklal Şairi'miz, Peyami Safa'dan Sezai Karakoç'a kadar pek çok edebiyat ve düşünce dünyamızın önemli kalemlerini etkiledi. 2018 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nde 'vefa ödülü' verilen Mehmet Âkif için söylenenleri sizler için derledik.
Bir menşur gibi milletin bütün varlığını, içtimai hüviyetini olduğu gibi aksettiren ve tarihe mal eden, tek milli şairimiz Mehmet Âkif, en büyük vak'anüvislerin sahifelerini beyte sığdırmayı bilmiş, milli mefahirimizi, cihan tarihinde en icazkâr şekilde gösterebilmiştir. Bu tasvir kudretini ancak iman ve irfanıyla milletin ruhundan alan büyük sanatkârı her cephesiyle ve her vesilesiyle anmak bir vatan borcudur. O yalnız bir cephesiyle ve dış görünüşüyle bir şairdir. Hayat ve eserlerini inceleyince görülür ki, onun varlığını sarmış olan iman halesi, mücadelesine hız vermiş, devrinin mücahitlerine örnek bir serdar olmuştur.
Düşüncesi, itikadı ne şekilde olurda olsun Türk şiirini onun kadar ileri götüren bir adam bizim için daima yepyeni olmak lazım gelir. Türk edebiyatına hakiki erkek sesini o getirdi. Dar bir kafes içinde hülyalarını şakıyan Türk şiiri, hayatın sesini onun feryatlarıyla bize duyurdu. Alev gibi çırpınan bir kalbin içinden geçerek fikrin nasıl şiir olabileceğini ilk defa o gösterdi. Mehmet Akif'te inanan bir adamın saffeti ve kuvveti var. Yıllardır ellerimi bütün genişliğiyle ufuklara açarak göklere haykıran bir sesle yurdunun kurtuluşunu istedi. Büyük şair, köşesinde rahat uyusun. Bu dua müstecab olmuştur. Akif hakkında son sözü söylerken onun titiz ruhlu, yüksek ahlaklı, karakter sahibi, riyasız, samimi bir insan olduğunu tekrarlamağa da bir vicdan borcu sayıyorum.
Son şairlerin ve mütefekkirlerin meyanında hiç kimse, noksanlarımızı, zaaflarımızı, ilim, irfan, medeniyet ve ümran sahasındaki tedennimizi ve bazı ahlaki tereddilerimizi Mehmet Âkif Bey kadar şiddetli ve hiddetli yüzümüze vurmamıştır. Onun kalemindeki ve infial ve bu tervehhür ise daima terakki, tekamül gibi medeni ve ilmi mefhumlar namına vuku bulmuştur.