Osmanlı'nın ihtişamlı saltanat geleneği: Kılıç alayı
Osmanlı'nın saltanat geleneği kılıç töreni, tarihi kaynaklarda "taklid-i seyf, takallüd-i şemşir" olarak da geçerdi. Bu adetin kesin tarihi belli olmasa da Peygamber Efendimizin savaşlarda kılıç kuşandığı bilinirdi. Kılıç alayı, Osmanlı'nın en ihtişamlı saltanat geleneğiydi. Yeni hükümdarın halk içine ilk çıkışı, kılıç kuşanma münasebetiyle tertiplenen alayla olurdu. Avrupa'daki taç giyme töreni, Osmanlı'daki kılıç kuşanmaya denk gelirdi. İstanbul'un fethinden sonra kılıç kuşanma merasimi, Peygamberimizin mihmandarı Eyüp Sultan'ın türbesinde icra edilirdi. Peki, kılıç merasimi nasıl icra edilirdi? Padişahlara kim kılıç kuşatırdı?
Yeni hükümdarın saraydaki biat merasiminden sonra halk içine ilk çıkışı, kılıç kuşanma münasebetiyle tertiplenen alayla olurdu. Bu Osmanlı tarihinin en önemli ve ihtişamlı törenleriydi. Avrupa'daki taç giyme töreni, Osmanlı'daki kılıç kuşanmaya denk gelir.
Kılıç alayları iki aşamada icra edilirdi. Kılıç alayı denilen birinci aşama, merasimin yapıldığı yere kadar gelinişi ihtiva ederdi. İkinci kısım ise mukaddes emanetlerden olan kılıçlardan birinin kuşanma safhasıdır. Buna taklîd-i seyf denirdi.
Kılıç alayının, cülusun kaçıncı günü ve hangi gün yapılacağı hususunda kesin bir tarih yoktu. Cülus esnasındaki durum ve padişahın arzusu bu konuda belirleyiciydi.
Alayın yapılması kararlaştırıldığında, törene katılması gerekenlere bir gün öncesinden davet tezkireleri gönderilirdi. Ertesi gün davetliler resmî elbiseleriyle sabah erkenden saraya gelirdi. Kapıkulu ocaklarından ilk olarak top arabacılar, sonra sırasıyla topçular, cebeciler ve yeniçeriler gelir ve yolun iki tarafına dizilirlerdi.
Padişah sabah namazını kıldıktan sonra, alayın hazır olduğu uygun saatte kendisine haber verilirdi. Eyüp'e kara yoluyla gidecekse alayla Bâbüssâde'den çıkıp, askerlerin arasından yoluna devam eder, Fatih'in türbesini ziyaret ettikten sonra Eyüp'e inerdi. Deniz yoluyla gidecekse Harem-i Hümayûn'un Perde Kapısı'ndan çıkıp, atla sahildeki Sinan Paşa köşküne iner, buradan dümenini bostancıbaşının tuttuğu üç fenerli saltanat kayığıyla Eyüp'e geçerdi.
İstanbul'un fethinden sonra kılıç kuşanma merasimi, Eyyüp Sultan'da semte adını veren Peygamberimizin mihmandarı Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyüb el-Ensârî'nin türbesinde icra edilirdi.
Eyyüp Sultan, Muaviye döneminde katıldığı İstanbul muhasarasında vefat etti ve zamanda kabri kayboldu. İstanbul'un fethi sırasında Akşemseddin tarafından kabrinin bulunması üzerine Fatih Sultan Mehmet üzerine türbe ve yanına da cami yaptırdı.
Kılıç alayının hareketi sırasında "buçukçu" denilen görevlilerin yeni padişah adına kesilmiş çil akçeleri etrafa saçmaları tören gereğindendi.
Alayla yola çıkan sultan, ilk olarak yemek için, hazırlıklarını akşamdan tamamlayan bir konağa götürülürdü. Biraz dinlenip yemeğini yedikten sonra padişah atına biner ve devlet erkânın refakatiyle türbeye gelirdi. Şeyhülislam dua okuduktan sonra padişah iki rekat namaz kılardı. Namazdan sonra kendisine kılıcı hürmetle öperdi. Ardından vazifelendirilen kişi beline kılıcı kuşatırdı. Merasim sonunda kurbanlar kesilir, fakir fukaraya sadakalar dağıtılırdı.