Osmanlı’yı zinde tutan sır: Spor
Osmanlı Devleti'nin zinde ve hareketli toplumsal yapısı, sporu ve spor dallarının gelişimini büyük ölçüde etkiledi. Bugün varlığını devam ettiren pek çok spor dalı ve spor kulübü o dönemde kuruldu. Sadece toplum değil, padişahlar da sporla ilgilenirdi. Peki, Osmanlı Devleti'nde spor nasıl gelişti, hangi spor dallarında faaliyetler gösterildi?
📌 Gürz, düşmanı yaralamak veya zırhını parçalamak amacıyla kullanılan, üzerinde boğumlar olan ve bir ucu öbüründen daha kalın bir silahtı. Bu silahın temel olarak maddesi demir, bakır, pirinç veya bronzdu.
📌 Osmanlılarda savaş aracı olarak kullanılan gürz, savaş dışındaki zamanlarda idman aracı olarak kullanılmaktaydı.
📌 Savaşta kullanılan gürzler, idman gürzlerine göre daha hafif ve kullanımı kolay bir yapıya sahipti.
📌 Dönemin pehlivanlarının, ciritçilerinin ve okçularının idmanlarda kullandıkları gürzler daha ağırdı. Bu gürzlere halterde olduğu gibi ağırlık eklenebilmekteydi.
📌 Labut, 85-90 santimetre boyunda ve 4-5 santimetre kalınlığında kabuğu soyulmuş kuru meşe değneğidir.
📌 Uzağa ve yükseğe atılabilmesi, yaş ağaçlara saplanabilmesi için uç kısmı altı köşeli olan labut, büyük bir kaleme benzediğinden "kalemli" ismiyle de anılırdı. Ciritten farkı daha kısa ve kalın oluşudur.
📌 Labut, tüfeğin kullanılmasından önce binicilerin yanlarında taşıdıkları bir savaş aracıydı. Küçük yaştan beri ağaçlara saplayarak eğitim yapmış sporcu gençler, savaşta düşmanı ve atını labut saplayarak düşürürlerdi.
📌 Tüfeğin yaygınlaşmasından sonra, labut önemini kaybetti ve yalnız cündilerin (binicilerin) spor gösterilerinde ve yarışmalarda kullandıkları bir spor aracı hâline geldi.
📌 Labut atma yarışlarında, karşılıklı iki yüksek ağacın tepesine ip çekilir, labut ipin üzerinden geçirilmeye çalışılırdı. Başarılı olanlara değerli hediyeler verilirdi.
Osmanlı Devleti'nde sporların çeşitli ve yoğun olması özellikle askerleri zinde tutmakta, her daim savaşa hazır kılmaktaydı. Padişahların bizzat sporla ilgilenmesi halk için de sporu önemli kılardı. Ayrıca spor müsabakaları toplum için bir sosyal faaliyet olarak karşımıza çıkmaktaydı. Tekke kültürü ile ilerleyen spor, yeni fethedilen yerlerde iskan politikası kapsamında yerleştirilen halkın bir parçası olduğundan yerel tebaayı etkilemede etkili bir unsurdu.