Sultan Abdülhamid'in projeleri
Sultan Abdülhamid Han'ın tahta geçtiği yıllar, dünya tarihinin en çok buluşa imza attığı yıllardı. Devrinin üstünde fikirlere sahip olan Abdülhamid, dünyadaki tüm gelişmeleri takip etmiş; yarar sağlayabilecek olanları imparatorluk sınırları içinde tatbik ettirmişti. Bunun yanında yeni projelere de imza atmış ve gelişmelerinde öncü olmuştu. Abdülhamid, birçok projeyi hayata geçirmiş; bir kısmını ise dönemin şartları nedeniyle uygulamaya koyamamıştı…
Ülkemizin tahıl ambarı Konya Ovası'nı suya kavuşturarak ikinci bir Çukurova'yı ortaya çıkarmak maksadıyla ilk defa 1819'da çalışmalar yapıldı. O günden günümüze, proje defalarca ele alınmış hatta bir kısım istimlâk, hafriyat ve kanal çalışmaları dahi yapılmıştır.
Osmanlı devrinde, Konya Ovası'nı sulama projelerinin en kapsamlısı, İkinci Abdülhamid Han zamanında, 1907 yılında hazırlanmıştı. 1913 yılında tamamlanan bu proje, Türkiye'nin ilk modern ve o devirde dünyanın en önde gelen sulama projelerinden biridir. Ayrıca bu proje Konya Ovası Sulama Projesi'ne de (KOP) ilham kaynağı olmuştur.
Sultan Abdülhamîd Han'ın büyük ehemmiyet verdiği Hicaz Demiryolu çalışmaları 2 Mayıs 1900'de yayınladığı bir irâde ile inşaata başlanmasını emretmesi ile 1 Eylül 1900'de yapılan resmî bir merasimden sonra başladı.
Padişahın irâdesinde, demiryolunun tamamen Müslüman mühendisler tarafından inşa edileceği ve parasının da Müslümanların bağışlarıyla karşılanacağı hususları dikkat çekicidir. Başta sultan olmak üzere devlet memurları, halk hatta geniş bir Müslüman coğrafyası da bağışlarda bulundu.
Hicaz Demiryolu Şam'dan başlayıp Medine ve Mekke'ye uzanmaktaydı. Tamamı 1464 kilometreyi bulan demiryolu hattı, 31 Ağustos 1908 tarihinde Medine'ye ulaştı. Demiryolu, Sultan Abdülhamid Han'ın tahta çıkış yıldönümü olan, 1 Eylül 1908 tarihinde resmî bir merasimle işletmeye açıldı.
Sultan Abdülhamid Han, İstanbul Boğazı'nın, Sarayburnu-Üsküdar ve Rumeli Hisarı-Kandilli arasında olmak üzere iki köprü ile bağlanması projesi yaptırmıştı. Bu projelerden Rumeli Hisarı-Kandilli arasında yapılması planlanan köprü ise, ilgili vesîkasında "Cisr-i Hamîdî" (Hamîdiye Köprüsü) olarak isimlendirilmiş sabit bir köprüydü.
Boğaziçi'nde yapılacak olan bu köprü aynı zamanda Bağdat demiryolu hattına da bağlanacaktı. Cisr-i Hamîdi projesi büyük bir bina üzerine, minarelerle ve Kuzey Afrika mimârî tarzında kubbelerle süslü, som kârgîr destekler arasına kurulu, çelik halatlarla havada asılı demirden bir bina manzarasında olacaktı. Fakat bu ihtişamlı proje dönemin şartlarında dolayı gerçekleşemedi.
İstanbul'da ulaşım, tarih boyunca hep büyük bir mesele olarak gündemde kalmıştır. İki kıtayı ayıran boğazın bir şekilde geçilmesi bu meselenin odak noktasını teşkil eder. Günümüzde Marmaray olarak bilinen tüp geçit projesi 1,5 asır önce yapılmıştı.
Sultan Abdülhamid devrinde, Sarayburnu ile Üsküdar arasında bir tüp geçit (tünel-i bahrî, cisr-i enbûbî) inşası için çok sayıda proje çizilmişti. Arşivlerimizde bulunan ilk tüp geçit projesi teklifi, Galata ve Pera arasındaki tünelin mühendisi Eùqène Henri Gavand tarafından yapılmıştır. Henri Gavand, şimdiki Karaköy-Galata tüneli işletmeye açıldıktan bir sene sonra, 1876'da Osmanlı hükümetine Boğaziçi'nde, Sarayburnu ve Üsküdar arasında bir tüp geçit projesi sunmuştur.
Dünyada deniz suyunun arıtılarak kullanılması 1850'li yıllardan itibaren başladı. Osmanlı Devleti'nde ise ilk deniz suyunu arıtma tesisi Hicaz'da kuruldu.
İlk çalışma 26 Receb 1311 (2 Şubat 1894) tarihinde yapılmış ve Cidde'de deniz suyunu arıtmak için bir istasyon kurulmuştu. Fakat bu istasyon zamanla ihtiyacı karşılayamaz hale gelmiş ve yeni tesisler için birçok çalışmalar yapılmıştı.
Modern deniz suyu arıtma tesislerinin ilklerinden olan bu tesis, onlarca yıl Cidde'ye içme suyu sağladı. Tesis 1950'lere kadar faaliyette kaldı, Fâtıma Vadisi'nden getirilen su Cidde'ye ulaştığında sökülerek kaldırıldı.