Tarih sahnesinden beyaz perdeye: Koca Yusuf
Dünya güreş tarihine adını altın harflerle yazdıran bir isim, Koca Yusuf. Genç yaşlarda "Başpehlivanlık" unvanı aldı; mindere çıkan ve grekoromen güreşi yapan ilk Türk pehlivanı oldu. Tüm cihana "Korkunç Türk" lakabıyla nam salan Koca Yusuf, bundan 120 yıl önce elim bir gemi kazası sonucu yaşamını yitirdi. Onun başarılarla dolu hayat hikâyesi, Sinehane tarafından gerçekleştirilecek film projesiyle beyazperdeye çıkmaya hazırlanıyor. Bu proje vesilesiyle "Koca Yusuf kimdir?" sorusunun cevabını ve onun yaşam öyküsünü sizler için derledik.
1894 yılından itibaren Avrupa ve ABD'de devrin en ünlü güreşçileri ile güreşti. 138 kilo sıkletindeki sporcu, 1,88 metre boyundaydı.
Serbest güreşin efsanevi isimlerinden olan Yusuf, iri gövdesi, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakı ile "Koca" lakabını almıştı.
Önceleri doğduğu köyden dolayı "Karalarlı Yusuf", sonra "Şumnulu Yusuf" olarak anılmış, 1896'dan itibaren çırağı "Erikli Mehmet"e "Küçük Yusuf" denilmeye başlanınca kendisine "Büyük Yusuf" denilmişti.
1900 yılında Rıza Tevfik "Güreşte Avrupa Usulü ile Türk Usulü arasındaki Fark ve Müşahebet" başlıklı yazısında, kendisinden Koca Yusuf diye bahsedince yurtta bu isimle anılmaya başlandı.
Avrupa'da büyük ün kazanınca Amerika Birleşik Devletleri'nden organizatörler onu New York'a davet ettiler.
Antonio Pierri ve Doublier ile birlikte gittiği ABD'de menajeri William Brady oldu. Bu ülkede yaptığı 33 karşılaşmada yendiği sporcular arasında George Bothner, Ewan Lewis, Dan McLeod, Tom Jenkins vardı.
Chicago'da bir karşılaşmada dünya şampiyonu Evan Lewis'i üst üste iki defa yendikten sonra yurda dönmeye karar verdi. Yaptığı güreşlerde yenilmemesi ve heybeti dolayısıyla ABD'de kendisine The "Terrible Turk" yani "Korkunç Türk" unvanı verilmişti. Kendisinden sonra başka Türk güreşçiler de bu unvanı kullandılar.
ABD'ye gelişinden önce hiç yenilgi almayan Yusuf İsmail, 26 Mart 1898'de Ernest Roeber ile yaptığı maçta diskalifiye oldu.
Madison Square Garden'da yapılan bu maçta rakibini ringden dışarı atması, Roeber'in öldüğünü düşünen seyircilerin ayaklanmasına ve Yusuf'a karşı linç girişimine neden oldu.
Söz konusu maç, spor yazarı Walter Camp tarafından kaleme alınan 1907 tarihli "The Substitue: A Football Story" adlı romanda anlatılmıştı.
İki rakip, Metropolitan Opera Evi'nde 30 Nisan günü tekrar karşı karşıya geldi. Aralarındaki itişmelerden sonra menajerlerinin ringe çıkıp müdahale etmesi sonucu olay büyüdü.
Yine seyirciler arasında bir ayaklanma dalgası olunca, karşılaşma iptal edildi ve bu olaydan sonra Opera Evi güreş karşılaşmalarına kapatıldı.
ABD turnesinden Türkiye'ye dönmek üzere 21 Mayıs 1898'de, Fransız bandıralı bir gemi ile yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin 4 Temmuz sabahı başka bir gemiyle çarpışıp batması sonucu, tüm yolcular ve mürettebatla birlikte boğularak öldü.
Koca Yusuf'un ölümüyle farklı iddialar ortaya atıldı. En yaygın kanıya göreyse kaza sonrasında filikalara binen diğer yolcularla birlikte kurtulmaya çalışan Koca Yusuf'un tutunduğu filikadaki diğer yolcuların onun koca gövdesinin sandalı devireceği korkusuna kapılıp kürek ve baltalarla ellerine vurduğu yönündedir.
Yusuf'un ellerini çekmeyeceği anlaşılınca da filikadakiler tarafından baltayla bileklerinin kesildiği ve bu nedenle öldüğü söylenir.