Yıldız Albümleri’nden fotoğraflarla Abdülhamid’in hizmetleri
Üç kıtaya hükmeden büyük bir imparatorluğun en zor dönemlerinin mirasını omuzlarına alan bir hükümdardı, Abdülhamid. Devlet-i Aliyye'nin 34'üncü padişahı ve İslâm'ın 113'üncü halifesi olarak, dünyanın en buhranlı döneminde tahta çıkmıştı. Osmanlı Devleti'nin yükselmesi için bilim, teknoloji ve sanayiye daima büyük önem verdi. Özel merakı olan Yıldız Albümleri'nden fotoğraflarla, Sultan Abdülhamid'in bu topraklara yaptığı hizmetleri sizlerle buluşturuyoruz.
Osmanlı'nın bir taraftan modernleşme hamleleri, diğer tarafta ise geleneği sürdürme iradesi. Bu ikisinin birbirini geliştiren iki dinamik olduğunun en iyi örneği Hereke'de kendini gösterir.
Hereke halı fabrikası, Osmanlı'nın kültürel birikiminin hayat bulduğu en önemli göstergelerden biri. Gelenekleriyle var olan Alman İmparatoru Kaizer II. Willheim'in bizzat Hereke Halı Fabrikasını ziyaret etmesi, Osmanlı'nın geleneğini tanıma isteğinin karşılığı olarak yorumlanabilir.
Sultan Abdülhamid, "geleneğe dair" bir anlayışla gelenek ile yenileşme arasında iyi bir denge kurabilmiş, ender liderlerden biridir.
"Devletimizin halini düzeltmek ve istikbalini temin etmek için birlik ve beraberliğe muhtacız. Bana göre birlik ve beraberlik her kuvvete üstündür."
Sultan Abdülhamid
Osmanlı Sarayı, 600 yıllık tarihi boyunca süren birçok davranışı ritüele dönüştürmüştü. Padişah ritüellerinden biri de Sultan Abdülhamid'in Cuma namazına gidişinde görülür.
Yıldız Sarayı'nın hemen dışında yapılmış olan Hamidiye Camii, her Cuma mahşerî bir kalabalığa ev sahipliği yapardı. Günün erken saatlerinden itibaren toplanan askerler, saray erkânı ve halk, padişahın Yıldız Sarayı'nın kapısından çıkmasını merakla beklerdi.
Sultan Abdülhamid, Cuma selamlığı için Fransız yapımı saltanat arabasıyla Hamidiye Camii'ne gelir, toplanan erkânı selamlar ve namazını kılardı.
Namaz sonrasında ise, genellikle iki atın çektiği ve kendisinin kullandığı fayton ile saraya dönerdi.
Yıldız tepesinden boğaza doğru akan eğimli arazi üzerinde, birçok binadan oluşmuş olan Yıldız Sarayı, köşkler, kasırlardan oluşan yapıların bir bütünüydü.
İlk bina III. Selim tarafından annesi Mihrişah Sultan için yapılmış bir kasırdı. Sonraki yıllarda Osmanlı padişahları tarafından birçok yeni bina eklendi. Ancak Yıldız Sarayı, Sultan Abdülhamid ile özdeşleşti.
33 yıllık iktidarını bu saraydan sürdüren Abdülhamid, birçok yeni bina da yaptırmıştı. Onun yönetimde olduğu zamanlarda, Küçük Mabeyn Köşkü, Cariyeler Dairesi, Kızlarağası Köşkü, Harem Binası, Şâle Köşkü gibi yaşam alanlarının dışında; marangozhane, çini atölyeleri, tiyatro gibi yapılar da inşa edilmişti.
Endüstri devrimi ile birlikte "ekonomi" başka bir düzleme taşınmış, bu düzlemin en önemli bölümünü de "bankacılık" faaliyetleri oluşturmuştu. Yatırımcılar ve devletler için de durum aynıydı.
İmparatorluğun "geç kaldığı" ve biraz fazla "serbest" olan finans ortamını, Sultan Abdülhamid, İngiliz ve Fransız gruplar ile birlikte kurulan Osmanlı Bankası üzerinden "düzen" içine almak, bir sistem kurmak için çaba harcamıştı.
Osmanlı Bankası, imparatorluğun Merkez Bankası işlevini görüyordu.
Sultan Abdülhamid şehzadeliği sırasında amcası Sultan Abdülaziz ile birlikte yapmış olduğu Avrupa gezisi sırasında, Paris Enternasyonal Fuarı'nın etkilerini de görme şansına sahip olur.
Bu organizasyondan çok etkilenen Abdülhamid, 33 yıllık iktidarı süresince, bütün dünya fuarlarına, Osmanlı'nın aktif olarak katılması için çaba harcar.
Ülkenin tanıtımı açısından bu fuarların çok yararlı olduğuna, Osmanlı'nın imajının gelişmesinin buralarda gerçekleşebileceğine inanır.
O dönemin en önemli iki organizasyonu olan Paris ve Şikago fuarlarına Osmanlı, Abdülhamid'in desteği ile güçlü bir şekilde katılır.