Zamanımızın çizelgesi takvimler
İnsanlar çağlar boyunca zamanı saptama noktasında gökyüzü gözlemlerine önem vermişlerdir. Zamanın, belli bir olay başlangıç alınarak sıralanmasına ise "takvim" denir. İnsanoğlunun taş üzerine kazılı Antium Takvimi ile başlayıp miladi takvime kadar gelen bir takvim süreci vardır. Peki insanoğlunun zamanı sıraya dizdiği takvimlerin mahiyeti nedir? Kaç çeşit takvim vardır, Türklerin tarih boyunca kullandıkları takvimin yanında dünyada en çok kullanılan takvim hangisidir? İçinde yaşadığımız anı ihtiva etmesi açısından "zaman" kavramı evrenselken, neden aynı toplumun tarihi ve kültürü içerisinde bile değişik takvimler meydana çıkmıştır? Tüm bu soruların cevabını ve daha fazlasını derledik.
"Târîh-i Türki", "Târîh-i Türkistan", "Târîh-i Khita ve Uygur" ve "Sâl-i Türkân" da denilen on iki hayvanlı Türk takvim sistemi başlangıçta ay yılı temel alınırken Göktürklerden sonra güneş yılının temel alındığı düşünülmektedir. Bu takvime göre, bir yıl 365 gün 5 saat olarak hesaplanmıştır. Günün başlangıcı gece yarısıdır. Yılbaşı önceleri 22 Aralık iken daha sonra 21 Mart yılbaşı olarak kabul edilmiştir
Takvimin Çinlilere mi Türklere mi ait olduğu konusunda çeşitli görüşler bulunmasına karşın birçok araştırmacı takvimin Türklerin olduğuna hem fikirdir.
Divanü Lugâti't-Türk'te on iki hayvanlı Türk takvimi nasıl yer aldı?
Bu takvimin Türkler tarafından nasıl ve neden oluşturulduğunu Kâşgarlı Mahmud Divanü Lugâti't-Türk'te şu şekilde açıklar:
"Onların [Türklerin] hakanlarından birisi birkaç yıl önce geçen bir savaşı öğrenmek ister. Savaşın geçtiği yılı şaşırırlar. O, kavmiyle meşveret eder ve şöyle der: "Biz bunda şaşırdıysak bizden sonrakiler de tarihi şaşırırlar. Biz şimdi 12 ay ve 12 burcu dikkate alarak 12 yılı adlandıralım ki onların dönmesiyle tarih hesaplansın ve ebedî bir hatıra olsun." "Nasıl uygun görürseniz." derler. Hakan avlanmaya çıkar. Yabani hayvanların Ila Vadisi'ne -ki o büyük bir sudur- sıkıştırılmasını emreder. Avlanırlar ve yabani hayvanları suya doğru zorlarlar. Yabani hayvanlardan 12'si suyu geçer. Hakan geçenlerden her birinin adını bir yıla verir."
Türkler, İslamiyet'ten sonra 7 günü isimlendirmeye başlamışlardır. Kaşgarlı Mahmut, ay adlandırmalarıyla ilgili şunları söyler:
"Türklerde yedi günün adları yoktur. Çünkü "hafta" İslamiyetle bilinmiştir. Her üç aylık dönemin isimleri vardır. Onunla yılın geçtiği anlaşılır. Nevruz'dan sonraki baharın başlangıcına oglak ay dendiği gibi. Ondan sonra ulug oglak ay yani büyük oğlak ayıdır. Çünkü ikinci ayda oğlak büyür. Ondan sonra ulug ay yani büyük ay. Çünkü bu, yazın ortasıdır; süt çoğalır, bütün hayvanların ve yerin ürünleri artar."
On iki hayvanlı Türk takvimindeki ay isimleri
1.Sıçgan (Fare)
2. Ud (Sığır)
3. Bars (Pars)
4. Tabışgan (Tavşan)
5. Lu (Ejder)
6. Ilan (Yılan)
7. Yunt (At)
8. Koy (Koyun)
9. Biçin (Maymun)
10. Taguk (Tavuk)
11. İt (Köpek)
12. Tonguz (Domuz)
Türklerin İslamiyet'i kabul ettikten sonra kullandıkları, ay yılını esas alan bir takvim sistemidir. Bu takvimde Hz. Ali'nin önerisiyle Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicret olayının gerçekleştiği gün başlangıç olarak kabul edilir ve hicretten 17 yıl sonra bu sistem kullanılmaya başlanır. Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin'in Kerbelâ'da şehit edildiği ay (680) olan muharrem ayı ise yılbaşı kabul edilir.
Hicri takvim sisteminde aylar her sene yer değişmekte, bir tarihte yaza gelen ay, yıllar sonra kışa gelebilmektedir. Tarihlemedeki bu tutarsızlığa karşın güneş ve ay tutulması günlerinin kolayca tespiti, mehtaplı veya karanlık gecelerin belirlenmesi bu sistemde daha kolaydır. Hicri takvim isimleri;
1- Muharrem,
2- Safer,
3- Rebî'ül-evvel,
4- Rebî'ül-âhir,
5- Cemâziyel evvel,
6- Cemâziyel âhir,
7- Receb,
8- Şâban,
9- Ramazan,
10- Şevval,
11- Zilka'de,
12- Zilhicce.
Celâleddin Melikşah'ın isteğiyle Nizamülmülk tarafından şair ve matematikçi olan Ömer Hayyam'ın başkanlığında birçok astronomi ve kozmografya bilgininden oluşan bir kurula hazırlatılmıştır. Takvim güneş yılı esas alınarak düzenlenmiştir. Celâleddin Melikşah'ın isteği ile hazırlandığı için Celali takvimi olarak anılmıştır.
Takvim başlangıcı 15 Mart 1079, Hicri 9 Ramazan 471 olan nevruz günüdür. Celâli takvimi ay adlarının Farsça olmasının dışında tam bir Türk takvimidir.
4.İlhanlı takvim sistemi
Hindistan'da kurulmuş olan başta Babür Devleti olmak üzere diğer Türk devletleri ile Mahmud Gazan (1295-1304) zamanında İlhanlılarda Celâli takvimi üzerinde bazı değişiklikler yapılarak adına İlhanlı takvimi denilen yeni bir takvim meydana getirilmiştir. Güneş yılı esas alınarak düzenlenen bu takvimde yılbaşı yine Nevruz günüdür. Bu takvimin ayırt edici özelliği, ay uzunluklarının önceki takvimlere göre farklılık göstermesidir.
Celâli takviminden sonra Osmanlılar resmî olarak yeniden hicri takvimi kullanmaya başlamışlardır. Osmanlı'da mali durumda aylarla ilgili sıkıntılar meydana geldiği için Avrupa ile uyum sağlanabilmesi amacıyla Başdefterdar Hasan Paşa'nın önerisiyle 1677 yılında "Rumi takvim" adı verilen yeni bir sistem geliştirildi. Sadece ekonomik işlerin yürütülmesinde kullanıldığından "mali takvim" hem hicrete hem de güneş yılına dayandığından "hicri şemsî takvim" adlarıyla da anılan takvim, 1677 yılından itibaren bazı alanlarda 1840 yılından itibaren ise resmen kullanılmaya başlanmıştır.
Bu takvimde kullanılan aylar sırasıyla Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Teşrinievvel, Teşrinisâni, Kânunuevvel, Kânunusâni ve Şubat adlarını taşıyordu. Takvime ilişkin son değişiklik 10 Ocak 1945'te bazı ay adlarının değiştirilmesiyle yapılmıştır. Buna göre teşrinievvel, teşrinisani, kânunuevvel, kânunusani isimleri ekim, kasım, aralık ve ocak biçiminde Türkçeleştirilmiştir.