Mutlaka görmeniz gereken 20 milli park
Bulunduğumuz coğrafya, dört mevsimi yaşamasıyla, zengin florasıyla ve kültürüyle birçok tarihi esere ve doğa harikasına ev sahipliği yapıyor. Bu güzellikleri içinde barındıran Milli Parklar, ziyaretçilerine hem görsel bir şölen sunuyor hem de birbirinden eğlenceli aktivitelere imkan sağlıyor. Tabiatı ve tarihi güzellikleri ile mutlaka görmeniz gereken, hafta sonu kısa bir gezinti yapabileceğiniz 20 milli parkı sizler için derledik.
Türkiye'nin ilk milli parkı olan Çamlık Milli Parkı, 1958 yılında koruma altına alındı. 1982 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Kafkas Çamı denilen 400 – 500 yaşlarında Karaçam türünü barındırır. Bu çam türü Türkiye'de sadece Çamlıkta bulunmakta ve halen tohum verebiliyor. 30'a yakın endemik bitki barındıran milli park, önemli bir turizm potansiyeline sahip.
Rivayetlere göre, Çamlığa ilk fidanı Aslı'nın ardından diyar diyar dolaşan Kerem dikmişti. Yolu, Yozgat yöresine düşen Kerem, Aslısını sordu, bulamayınca Çamlığın bulunduğu kıraç yamaca bir fidan dikip; "Bu çamdan nice çamlar filizlenir, koruk olur, bizi söyler bizi fısıldar" deyip yollara düştü. Yozgat Çamlığı Milli Parkında kısa yürüyüşler yapabilir, gölde bulunan teknelerle doğanın keyfini sürebilirsiniz.
Antik dönemlerden bu yana pek çok efsaneye konu olan Kazdağları, İda Dağı olarak da biliniyor. Şehrin korkunç havasından kurtulmak istiyorsanız Kazdağları'na gidebilir, temiz hava eşliğinde yürüyüşler yapabilirsiniz.
Kalabalık tatil ortamlarından uzak, sakin, huzurlu, dingin bir ortamda tatil yapmak isteyenler için Kazdağları her mevsim gidilebilecek tam bir kaçış noktası. Özellikle Sarı Kız, Baba Tepe ve Karataş Tepesi (Gargaros) olmak üzere üç zirvede dağ yürüyüşü yapmayı unutmayın.
Karagöl-Sahara Milli Parkı, Şavşat ilçesine 17 kilometre uzaklıkta Şavşat-Ardahan yolu üzerinde bulunur. Orman örtüsü, ladin ve göknarlardan meydana gelir.
Kocabey Yaylası ve çevresinde alpin zonu türlerine rastlanır. Ender manzara güzellikleri, kültürel rekreasyonel ve turistik potansiyeli yüksek, zengin flora ve hayvan varlığı, ilginç jeolojik özellikleri ve doğal peyzaj güzelliğiyle korunmaya ve görülmeye değer milli bir varlığımızdır.
Trabzon sınırları içinde yer alan Altındere Vadisi'nde bulunan Sümela Manastırı, vadinin jeomorfolojik yapısı ile flora ve faunası milli parkın kaynak değerini oluşturur.
Manastır, vadinin batı yamacında, bin 300 metre yükseklikte, M.S. 4. yüzyılda kurulmuş. Özellikle orman, vadi, akarsu peyzajlarının hakim olduğu kırsal rekreasyon alanları, doğal ve coğrafik yapının elverdiği ölçüde trekking, kampçılık, tırmanma, sportif balık avcılığı, doğa araştırması, bilimsel çalışmalar gibi faaliyetlere imkan sağlaması, Altındere Vadisi Milli Parkı'nı turizm açısından önemli hale getiriyor.
Sümela Manastırı, milli parka gelen her ziyaretçinin mutlaka görmesi gereken kültürel bir değer.
Isparta'da bulunan Kızıldağ, akciğer ve astım problemi olan insanlar için bir şifa kaynağı. Ünlü Pınar Gözü Mağarası'nın da bulunduğu milli parkta; karaçam, ardıç, meşe toplulukları ile bozuk maki formasyonlarına da rastlanır.
Beyşehir Gölü'nde su kuşları toplulukları kaydedilirken, iç kesimlerde ötücü kuşlar, keklikler ve yırtıcı kuşlar görülür. Sindel, Küre, Karamık, Körkuyu, İncebel, Malanda yaylalarında belli dönemlerde konaklayan Honamlı Yörükleri, yörede yaylacılık kültürünü yaşatır.
Doğa yürüyüşü yapabileceğiniz Kızıldağ'da mağara araştırabilir veya dağ bisikleti kullanabilirsiniz.