Robotlar ve yapay zekâ hangi meslekleri elimizden alacak?
Geçtiğimiz yüzyılda hayatımızı kolaylaştıran ürünlerle ortaya çıkmıştı robot teknolojisi. Otomobil, telefon, uçak, televizyon, bilgisayarlar derken, kendimizi bir anda teknolojiyle bütünleşen bir hayatın içinde bulduk. İlerleyen yıllarda, bilgisayar tabanlı teknolojinin gelişmesiyle, dünya için de yeni bir sayfa açıldı. Hayal gücünün sınırlarını zorlayan yapay zekâ, gündelik yaşamımızın içine sızdı ve bugün pek çoğumuzun mesleğini elinden alacak seviyeye ulaştı. Peki, yaklaşık 500 milyon insanın işsiz kalmasına sebep olacağı tahmin edilen bu teknolojiler, gelecekte hangi meslekleri tehdit ediyor?
Yapay zekâ, temelde "zayıf" ve "güçlü" olmak üzere iki sınıfa ayrılıyor. Belirli bir görev için tasarlanan zayıf yapay zekâlar, Siri uygulaması gibi kısa komutlarla çalışmaya odaklı olarak üretilen yazılımlar.
Güçlü yapay zekâ ise genelleştirilmiş, insana ait bilişsel yeteneklere sahip yazılımlar olarak tanımlanıyor. Kısaca, verilen bir göreve çözüm üretmek için, neredeyse insan kadar yeterli bir zekâya sahip.
Zaten Turing Testi'nin hedeflediği sonuç da bu: Bir bilgisayarın insan gibi düşünebileceğini kanıtlamak.
Michigan State Üniversitesi'nin profesörü olan Arend Hintze, yapay zekâyı dört ana başlıkta sınıflandırıyor.
1. 1997 yılında dünyaca ünlü satranç şampiyonu Garry Kasparov'u yenen IBM satranç programı Deep Blue'nun dâhil olduğu türü kapsayan Reaktif robotlar.
2. Gelecekteki kararlarını alırken geçmiş deneyimlerini kullanan kısıtlı bellekler. Yaygın olarak özel otomobillerde bulunan bu yapay zekâ türü, şeritleri değiştirirken, doğru kararlar vermek için hafızasında tuttuğu sınırlı bilgiyi kullanır.
3. İnsanların aldığı kararları ve verdikleri tepkileri hissedip algılayabilen yapay zekâların, insanlar gibi sosyal olarak iletişime geçebileceğini savunan zihin teorisi.
4. Son olarak ise yapay zekâ sistemlerinin kendine özgü bir duyguya sahip olacağı ve buna uygun davranışlar sergileyeceği düşünülen benlik bilinci.
Imperial College'nin robotik profesörü Murray Shanahan, robotlara alternatif etik öğretimi yapılabileceğini, doğru ve yanlışı ayırt edebileceklerini, böylece insanlığı imha etmelerinin önüne geçilebileceğini savunuyor.
Ancak bu durumun önlenememesi de mümkün. Çünkü duygusal zekâ, kendisini geliştirebilecek bir kapasiteye ulaşabilir.
Akıllarda soru işareti bırakan bir başka konu ise, yapay zekânın insandan daha zeki olup olmayacağı yönünde.
Yapay zekâ aslında insanın öğrettiklerinden ibarettir yani bu anlamda hesap makinesi de bir yapay zekâdır; çünkü hesap makinesi de programlanmadan dört işlemi dahi yapamaz.
Ancak bunlar öğretildikten sonra o da bir yapay zekâya dönüşür. Sizin onlara söylediğiniz sayıları ona öğretilen bilgiler ile işler, yapay zekânın kendi başına düşünebildiğini söylemek bu anlamda doğru olmaz.
"Aklımız yapay zekâ ile güçlendirildiğinde neleri başarabileceğimizi bilemiyoruz. Belki bu yeni teknolojik devrimin araçlarıyla sanayileşme sonucu doğal yaşama verilen bazı zararları telafi edebiliriz. Ancak eminim sonuç olarak hastalık ve açlığı yok etmeyi hedefleyeceğiz."
Dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking'e göre yapay zekâ, medeniyet tarihimizdeki en önemli buluş ve bu sayede hayatımız her açıdan büyük bir dönüşüm geçirecek.
Ancak Hawking, insanın üstün bir zekâ yaratırsa, "kendi yıkımının mimarı" olabileceği riskini de göz ardı etmiyordu.
Hawking, yapay zekâ çalışmalarının faydalarını anlatmakla birlikte, çoğu zaman bu konuya temkinli yaklaşmıştı. Bu teknolojinin çok güçlü otonom silahlar ya da baskı kurmada yeni yöntemler getirme tehlikelerinin de olabileceğinin altını çizmişti.
İnsanlığın karşısına çıkabilecek dış tehditlere karşı çalışmalar yapan Future of Life adlı enstitü de, Hawking'in bu uyarılarını destekliyor.
Yapay zekâ karşısında dikkatli olunması gerektiğini belirten, birçok profesör ve bilim insanı imza attığı açık mektupta, bu teknolojilerin insanların kontrolünden çıkmaması gerektiğinin de altını çizdiler.