Yalanlardan gerçeklik üreten siyasi dalga: Post-Truth
Doğruların ve hakikatlerin önemini yitirdiği bir dönemden geçiyoruz. Siyasette yalanla gerçek iç içe geçti. Bu durumun karşılığını net olarak veren bir kelime 2016 senesinde "yılın kelimesi" seçildi. Bir tür siyasi dalga haline gelen bu kelime günümüzde de varlığını sürdürüyor. İşte gerçeğin çarpıtılması ile oluşturulan, sahte gerçeklik anlamına gelen Post-Truth kelimesiyle ilgili detaylar…
Birçok politikacı, insanların desteğini almak amacıyla bu kavramdan yararlanır. Son dönemde bilinçli bir biçimde Türkiye'de de bu kelime varlığını gösteriyor. AK Parti ve Erdoğan'a karşı düşmanlaştırılan bazı toplumsal kesimler gerçekleri görmeyecek noktaya getirildi. 31 Mart'ın ardından Binali Yıldırım'a atılan iftiralar verilebilecek en basit örneklerden biri. Halka ve büyük kitlelere hitap edilen popülist konuşmalarda bu kelimenin varlığını görmek mümkün. Bu konuşmalarda sık sık halk için tarzı söylemler kullanılır ve her sorun bu söylemlerle çözülmeye çalışılır. Post-Truth söylemleri çekici kılan en belirgin neden ise anlatılış şeklinde yatıyor.
Post-Truth söylemlerin çekici olmasının nedeni anlatılış şeklinde yatıyor. Konuşmaların ve haberlerin bazı ortak özellikleri onların oldukça basit ve kolay hissedilebilir olmasıdır. Bu konuşmaları yapan kişiler olaylara yönelik çok basit açıklamalar sunar, böylelikle daha karışık olayları anlamanız kolaylaşır ve anlatılan basit gerçek size mantıklı gelir.
Post-Truth söylemler umut dolu bir gelecek de vadeder. Özellikle kafası karışık, yolunu kaybetmiş veya güven problemi yaşayan kişiler için bu tür söylemler oldukça çekicidir. Bu söylemlerle insanları oyalamak ve gerçeklerden uzaklaştırmak mümkündür. Post-Truth söylemler tarafından kandırılmamak için yapılması gereken tek şey ise eleştirel düşünme becerilerini geliştirmektir.
Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, bugünkü köşe yazısında Post-Truth kavramını şu ifadelerle kaleme aldı:
İstanbul ve 31 Mart yerel seçimleriyle ilgili sadece partilere, siyaset uzmanlarına değil, sosyologlar ve felsefecilere de büyük iş düşüyor. Çünkü karşımızda ilk kez bizde de hayat bulan "yeni bir siyasi dalga" var ve yeni bir politik kültür doğuyor.
Buna dünyada Post-Truth dalga deniyor. Kelime o kadar popüler ki, İngilizcenin en saygın kurumu Oxford Sözlüğü, kelimeyi 2016 yılında, "yılın kelimesi" seçti.
Oxford kelimeyi şöyle tanımladı:
"Bahis edilen herhangi bir konuda kamuoyu oluşturmak için nesnel hakikatlerin, duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olma durumudur."
Yani artık gerçekler değil duygular, algılar hatta yalanlar etkili.
Kelimenin Türkçe karşılığı, "Gerçek ötesi veya gerçek sonrası" olarak çevriliyorama tam karşılamıyor. Kelime, siyasette yalanla gerçeğin iç içe geçtiği bir durumuanlatıyor. "Post-Truth" siyaset, Nazi Goebbels gibi sadece yalandan ibaret değil, o yalanların içinde bir veya birden fazla toplumsal kesimlerin baskın olan duygularına hitap eden "gerçek" veriler de var.
Konu üzerine kafa yoran siyaset bilimci Onur Erim, dünyada yeni dalgayla ilgili iki çarpıcı örnek veriyor:
"Post-Truth politika kültürünün varlığı bazı siyaset bilimcilere göre 20. Yüzyılın başlarına kadar dayansa da, ortaya çıkış 90'ların başında oldu. İlk uygulamaları da 2016 yılında Trump'ın başkanlık seçimleri ve İngiltere'nin 'Brexit' kampanyasıydı."