Arama

  • Anasayfa
  • İslam
  • İbn Arabi'yi Anadolu'ya getiren alim: Şeyh Mecdüddin İshak

İbn Arabi'yi Anadolu'ya getiren alim: Şeyh Mecdüddin İshak

Anadolu’da çok saygın bir konuma sahip olan Mecdüddin İshak, “dinin büyüğü, İslâm’ın yıldızı, Müslümanların iftihar kaynağı, doğruluk örneği, âlimlerin şeyhi” olarak nitelenir. Anadolu’nun ilim ve irfan yuvası haline gelmesinde ve Ahi teşkilatının kurulmasında etkili olan İshak, İbn Arabi’yi Anadolu’ya getiren isimdir.

İbn Arabi’yi Anadolu’ya getiren alim: Şeyh Mecdüddin İshak
Yayınlanma Tarihi: 10.04.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 10.04.2018 17:07

Sadreddin Konevî'nin babası olan Mecdüddin İshak Endülüs'ten Malatya'ya göç etmiş bir ailenin çocuğu. Endülüs'te doğduğu tahmin edilir. Doğumu, çocukluğu ve tahsil hayatı hakkında ise hiçbir şey bilmiyor. Çok iyi bir eğitim aldığı, onun veya babasının Malatya'ya gelip yerleştikleri söylenir. Mecdüddin İshak'ın oğlu olan Sadreddin Konevî, amcasının ismini İsmail bin Muhammed bin Yusuf bin Ali Endulûsî olarak yazmasından dolayı Endüs'te doğduğunu söylenebilir. Ayrıca İbnü'l Arabî de ondan "çocukluk arkadaşım" olarak bahseder.

Anadolu Selçuklu Hükümdarı II. Kılıçarslan'ın Malatya'yı almasından sonra onun hizmetine girdi. Sultanın küçük oğlu olan Gıyâseddin Keyhusrev'i Borgulu'ya melik tayin edildiğinde, Mecdüddin İshak da onun eğitimiyle görevlendirildi. Mecdüddin İshak, I. Keyhusrev'in melikliği ve ilk saltanatı döneminde onun maiyetinde bulundu. I. Keyhusrev kardeşi Rükneddin Süleyman Şah tarafından Konya'da muhasara altına alınınca Mecdüddin de onunla birlikte Anadolu'yu terk etmek zorunda kaldı. I. Keyhusrev, Konya'dan deniz yoluyla İstanbul'a giderken Mecdüddin İshak ise Dımaşk'a gitti. İstanbul'da sürgün hayatı yaşayan I. Keyhusrev, Süleyman Şah'ın ölümünden sonra uç Türkmenler'inin yardımıyla Konya'yı tekrar ele geçirip ikinci defa tahta oturduğunda hocası Mecdüddin İshak'a Farsça manzum bir mektup yazarak onu Konya'ya davet etti.

"BAŞINDA ÇAMUR DA OLSA ONU BURADA YIKA"

Mektubunda Mecdüddin'e mektubunda "Sonunda bahtımız açıldı, ülke baştan başa kurtuluşa erdi. Ülke bizim ve sizin emri altındadır. Dünyada bizim adımız ve sizin arzunuz hâkimdir. Bizim davamızın üstünlüğünden dostlarımız etrafımıza toplandı. Haberin olsun senin yerin artık burası. Başında çamur da olsa onu burada yıka." diyordu.

Mecdüddin İshak, geri döndükten sonra, sultanın büyük oğlu İzzeddin Keykâvus'un idaresindeki Malatya'da onun eğitim ve öğretimiyle meşgul oldu.

AHİLİK TEŞKİLATINA UZANAN EL

Devleti yeniden yapılandırmasında, Fütüvvet teşkilâtının Anadolu'da yaygınlaşması ve Ahî teşkilâtının kuruluşunda önemli rol oynadı.

O dönemde 34. Abbasî Halifesi en-Nâsır Li Dinillah, bütün İslâm dünyasındaki fütüvvet birliklerini kendi manevî ve siyasî otoritesi altına birleştirerek İslâm dünyası çapında bir fütüvvet teşkilâtı kurmuş bulunuyordu. Böylece Abbasî halifeliğinin eski siyasî ve dinî nüfuzunu sağlamak istemişti. Şeyh Şıhabeddin es-Sühreverdi'ye teşkilâtın yönetmeliği demek olan bir "fütüvvet-nâme" düzenledi.

Bu fütüvvetnâme de teşkilât mensuplarının uymaları gereken âdab-ı erkân belirlenmiş, yapılacak tören ve merasimler açıklandı. Nâsır Li Dinillah İslâm dünyasındaki bütün sultanları ve beyleri bu teşkilâta girmeye çağırdı. Şeyh Mecdüddin İshak, Bağdat'tan Anadolu'ya gelirken Fütüvvet temsilcilerini de yanında getirdi. Bunlar; Evhadüddin Hamidel- Kirmanî, Nasîrüddin Mahmud el- Hoyî (Ahi Evren)dir. Evhadüddin Hamid el Kirmanî'nin Anadolu'daki Fütüvvet teşkilâtına mensup şeyhlerin lideri olarak Anadolu'ya geldiğini menakıpnamesinde yazar. Mecdüddin İshak, Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev'in devlet yapılanmasında hem önemli rol alarak hem de Anadolu'ya bu âlimleri getirerek fütüvvet teşkilatının Anadolu'da yaygınlaşmasına yani Ahilik teşkilatının kuruluşuna vesile oldu.

İBNÜ'L-ARABÎ İLE DOSTLUĞU

1205 yılında hacca giden Mecdüddin İshak orada buluştuğu dostları Evhadüddîn-i Kirmânî, Ahî Evran, Muhyiddin İbnü'l-Arabî, İbnü'l-Mufaddal ve İbnü'd-Dübeysî gibi birçok ilim ve fikir adamını Anadolu'ya davet etti. Bunların bir kısmı Anadolu'ya gelince Malatya'da ikamet etti, bu sayede Malatya büyük bir ilim merkezi haline geldi.

Mecdüddin, elçi olarak Bağdat'a gidiş gelişleri sırasında devrin ünlü bilginlerinden İbnü'l-Esîr kardeşler (Mecdüddin İbnü'l-Esîr, İzzeddin İbnü'l-Esîr, Ziyâeddin İbnü'l-Esîr) ve İbnü'l-Cevzî ile tanışmış, onların bazı eserlerini Malatya'ya getirdi. Bu eserlerden birçoğu bugün Konya Yûsuf Ağa Kütüphanesi'nde bulunur.

Mecdüddin İshak, Muhyiddin İbnü'l Arabî ile yakın dosttur. Bu dostluğun Endülüs'ten gelen bağ olması da mümkün. İbnü'l-Arabî "Muharatü'l-Ebrar" adlı eserinde; "Anadolu'dan (Biladu'r-Rum) adı İshak bin Muhammed olan arkadaşım bana mektup yazdı" diyerek onun mektubuna "Ey İshak, kardeşinden sağlam bir nasihat işit, sultanlara yakınlık sana gurur vermesin" diye başlayan bir manzume ile cevap yazdı.

Sultan İzzeddin seferlerinde Şeyh Mecdüddin'i yanında götürür ve onun nasihatlarına itibar ederdi. Aynı zamanda Şeyh Mecdüddin'in en yakın arkadaşlarından dostu Şeyh Muhyiddin İbnü'l-Arabî de Sultan İzzeddin'i Malatya'da melik iken tanımış, ona mektuplarla nasihatlarda bulunmuş, moral vermiş, zaferi için dua ettiğini söyledi. Hatta nasihatlarını içeren bir mektup da gönderdi. Bütün bunlar Mecdüddin İshak'ın sayesinde oldu. Mecdüddin İshak, İbn Arabî'yi Anadolu'ya getirmeseydi, İbnü'l-Arabi'nin Sultan İzzeddin'i yakından tanıması, Anadolu'ya gelmesi mümkün olmazdı.

Mecdüddin İshak, ölümünden bir süre önce oğlu Sadreddin Konevî'yi yakın dostlarından Muhyiddin İbnü'l-Arabî'ye emanet etti.

İbn Bîbî, Anadolu'da çok saygın bir konuma sahip olan Mecdüddin İshak'ı, "dinin büyüğü, İslâm'ın yıldızı, Müslümanların iftihar kaynağı, doğruluk örneği, âlimlerin şeyhi" diye niteler.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN