Arama

Mescid-i Aksa'da okunan ilk hutbe

Haçlılar'a verdiği mücadeleler ile tanınan Selahaddin Eyyubi, İslam tarihi açısından oldukça önemli bir kahramandır. Şark'ın en sevgili sultanı lakabıyla anılan Eyyubi'nin Kudüs'ü aldıktan sonra Mescid-i Aksa'da okuttuğu ilk hutbeyi sizinle paylaşıyoruz.

Mescid-i Aksa’da okunan ilk hutbe
Yayınlanma Tarihi: 17.10.2023 14:56:00 Güncelleme Tarihi: 17.10.2023 14:57

Zafer lütfedip İslam'ı yücelten, kahredip şirki aşağılayan, emredip şükredildiği için lütuf ve ihsanını devam ettiren, kafirleri ağır ve kötü akıbete sürükleyen Allah'a hamd olsun. O, adaleti gereği nimet ve külfeti (eyyam) nöbetleşe paylaştırmış, sonucu ise gerçekten kendisine sığınanlara lütfetmiştir. Kullarını himayesine alıp gözetmiş, dinini bütünü ile din olgusuna üstün tutmuştur. Kulları üzerinde kahredici bir güce sahiptir, engel olunamaz. Yarattığı varlıklar üzerinde kendi varlığı apaçıktır, tartışılamaz. Dilediği şekilde emreder, vazgeçmez. Mutlak anlamda hüküm sahibidir, savunma yapmaz.

Zafere eriştirdiği, gerçeği ortaya çıkardığı, dostlarını yücelttiği, kendisine yardım edenlere yardım etiği ve Beyt'ül Makdis'i pislik ve kirden temizlediği için O'na hamdolsun. Bu hamd, içinde ve dışında bütün boyutları ile O'nu hisseden bir kula aittir.


Ben Allah'tan başka ilah olmadığına, sadece O'nun var, bir ve samed olduğuna tanığım. O ki doğmamış ve doğurulmamıştır. Dengi ve benzeri yoktur. Bu, gönlünü tevhid ile arıtıp bu şekilde Rabbini hoşnut eden bir kulun tanıklığıdır.

Şüpheyi, şirk ve iftirayı temizleyen, silip yok eden Muhammed (SAV), O'nun kulu ve elçisidir. O, Allah ki elçisini o gece Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürmüş ve oradan göklerin derinliklerine, son sınıra (sitre-i münteha) kadar yükseltmişti. Orada Cennet'ül Me'va (barınak) vardı. Ne göz kaydı ne de kamaştı. O'na, iman yarışında önceliğe sahip halifesi Ebubekir Sıddık'a, bu (kutsal) evden haç sembolünü ilk olarak kaldıran Emir'ül Müminin Ömer b. Hattab'a, Kur'an ayetlerini bir araya getiren Osman (zi'n-nureyn) b. Affan'a ve şirki sarsıp putları paramparça eden Ali b. Ebu Talib'e, onun aile ve dostlarına ve iyilikte onları izleyenlere (binlerce) salat ve selam...

*Sitre-i münteha nedir?

İlâhî buyrukları peygamberlere ve meleklere ulaştıran vahiy meleğidir.

İnsanlar!

Sizi derecelerin en üstünü ve ufuk gaye Allah rızası ile muştuluyorum. Çünkü Allah bu yitik beldeyi; kendisine ortak koşan bu sapkınlar güruhu elinde yaklaşık yüz yıl süren bir zilletten sonra sizin sayenizde yeniden İslam'ın karargahı haline getirmiş, yine sizin sayenizde bu beldede, isminin anılıp yüceltilmesine imkan vermiş ve buranın şirkten temizlenmesini sağlamıştır.

Beyt'ül Makdis üzerine revak kuran şirki yollarından temizlemiş, kendi yasalarını silinmez çizgilerle kazımış ve temellerini tevhid ile yükseltmiştir. Evet, bu yapı ve onun yapı taşları tevhid ve temcid ile kurulmuş ve yükseltilmiştir. Kaidesi takvadır. Atanız İbrahim'in vatanı, peygamberiniz Muhammed'in (SAV) miraç noktasıdır. Sizin kıblenizdir. İslam'ın ilk yıllarında namaz için oraya yönelmiştiniz. Peygamberler karargahıdır. Allah dostlarının meramı; peygamberlerin defin, vahyin, emir ve nehyin iniş yeridir. Beyt'ül Makdis işte bu mahşer toprağındadır. Sa'id- i Menşer'dedir. Dahası iyi ile kötünün apaçık serdedildiği bir kitapta Allah tarafından bildirilen kutsal beldededir.


Bu mabed Peygamber'in Cenab-ı Hakka yakın büyük meleklerin secde ettiği mabed; bu beldededir. Allah'ın kulu ve elçisi; Meryem'e ilka ettiği kelimesi ve ruhu, elçilikle yüceltip şereflendirdiği halde yine de kul olma makamından uzaklaşmayan İsa'nın (AS) gönderildiği beldedir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

Ne mesih, ne de yakın melekler Allah'a kul olmaktan asla çekinmezler. Allah'a şirk koşanlar yalancıdırlar ve doğru inançtan olabildiğince uzaktırlar. Allah çocuk edinmemiştir; beraberinde hiçbir ilah da yoktur. Eğer olsaydı her biri kesinlikle kendi yarattığı ile hareket eder ve bir kısmı bir kısmına üstün gelirdi. Allah onların nitelemelerinden beridir. 'Mesih b. Meryem'in tanrı (Allah) olduğunu söyleyenler kesinlikle inkarcıdırlar... Halbuki Mesih' Ey İsrailoğulları! Benim de sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Allah'ın kendisine şirk koşanlara cenneti haram kılacağını, onların barınağının cehennem olacağını, zulmedenlerin hiç bir yardımcısı olamayacağını anlayın' demiştir. Bir tek Allah'tan başka hiç bir ilah olmadığı halde' Allah üçün üçüncüsüdür' diyenler de kesinlikle inkarcıdırlar. Eğer bu söylediklerine bir son vermezlerse; içlerinden inkar edenlere son derece acı verici bir azap vardır. Meryem oğlu Mesih sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Annesi de doğru söylemektedir. O ve annesi yemek yerdi. Bak işte ayetlerimizi onlara nasıl açıklıyoruz, sonra da yüz çeviriyorlar bak!

*Muştulamak ne demektir?

Sevindirici haber vermektir.

Mescid-i Aksa iki kıbleden biri, iki camiden ikincisi, iki haremden üçüncüsüdür. İki camiyi ziyaret eden biri orayı da ziyaret etmeksizin hiç bir yere yönelmez, yol hazırlığı yapmaz ve hiç bir yeri ziyaret etmez. Eğer kulları arasında, toplum içinde ayrıcalık verip özellikle sizi seçmiş olmasaydı Allah size böyle bir erdem nasip etmezdi. Bu konuda hiç kimse size denk olamaz, sizin erdeminize kimse erişemez. Size, Peygamber mucizeleri, Bedir kahramanlıkları, sıddık sadakati ve Ömer fetihlerine benzer fetihler lütfeden, Osman orduları ve Ali'ye özel serdengeçtilik örnekleri veren bir ordudan müjde var! Siz İslam'a yeni Kadisiye zaferleri, Yermük efsaneleri, Hayber ziyafetleri ve Halid (b. Velid)'ce hücumlar kazandırdınız. Allah'ın size vereceği ödül; ödüllerin en güzeli, peygamberi Muhammed'in (SAV) ödülüdür. Sizin şükrünüz, düşmanla boğuşurken Allah'a yakın olmak uğruna yürekten akıttığınız kandır ve bu teşekkür Allah katında kabule şayandır. Allah sizi bağışladı ve cennet vadetti, cennet ki mutlu insanların barınağıdır ve böyle bir külfete karşılık bir haktır. Yüce Allah'a şükür yükümlülüğünüz var; bunu yerine getirin. Bu ödülü sadece size lütfetmesi ve bu görev için sizi seçmesi tamamen O'na ait bir tercihtir. Bu fetih, göklerin kapısını açmış, karanlık çehreleri aydınlatmış, Allah'a yakın melekleri sevindirmiş, rasul-nebi bütün peygamberlerin gözünü aydın etmiş bir fetihtir. Zaman sona yaklaşırken önüne Beyt'ül Makdis'in kapıları açılan bir ordu ve peygamber döneminden sonra kılıçlarına iman bayraktarlığı payesi takdim edilen askerler olma lütfu... Bunda sizin aleyhinize olan bir şey var mı ki? Az kalsın Yüce Allah size Kudüs benzeri fetihler de nasip edecek ve meleklerin kutlamaları insanların kutlamasını aşacaktı.

Bu ev, yüce Allah'ın kitabında belirttiği ve kesin ifadelerle vurguladığı ev değil mi? O ki, kulunu bir gece Mescid- Haram' dan alıp Mescid-i Aksa' ya götüren Allah'ın şanı yücedir… buyuruyor. Burası insanlarca kutsanıp peygamberlerce övülmüş; Allah katından indirilmiş dört kitabın okunduğu ev değil mi? Burası, fethini kolaylaştırmak ve yaklaştırmak amacıyla Allah'ın uğrunda güneşi batmaktan alıkoyduğu, hareket menzilini uzattığı ev değil mi? Burası kurtarmaları için şanı yüce Allah'ın Musa'dan (AS) halkına emir vermesini istediği ve iki kişi dışında onların bu emirden hoşlanmadıkları, bu yüzden kendilerine öfkelenip yaptıklarına karşılık olmak üzere İsrailoğullarını Tih çölüne sürgün ettiği ev değil mi? Alemlere üstün tutuldukları halde İsrailoğullarının kaçındıkları ve sizden önce yaşamış olan bir takım toplumların yüz çevirdikleri bir konuda size başarı nasip eden ve sizi amacınıza ulaştıran; darmadağın bir haldeyken sizi (kelimenizi) bir araya getiren Allah'a hamd edin.


Ne mutlu size! Allah sizi kendisi ile birlikte anmış, kendi katından nimetler vermiş, kişisel amaçlarınızın askeri olan sizleri kendi ordusuna nefer kılmıştır. Bu mekanı tertemiz tevhid inancına siz kazandırdınız. Tevhid'in önündeki şirk, üçleme ve yanlış inanç engelini siz kaldırdınız. Gökyüzü sakinleri, melekler şu an gökten inmiş ve size teşekkür etmekte, bağışlanmanız için yalvarmakta ve sizler için dua etmekteler. Allah'ın size merhamet ediyor olmasının ne anlama geldiğini iyi düşünün: Bu bağış sizin için bir ganimettir; Allah'tan sakınarak sahip olduğunuz bu nimeti koruyun. Kim Allah'tan sakınırsa emniyettedir. Takva kulpuna yapışan korunur ve arınır. Nefse uymaktan, sert kayalarla karşılaşmaktan, korkup çekilmekten, geri adım atmaktan sakının. Fırsatı ganimet bilin. Gönlünüzdeki endişeyi gidermekle işe başlayın. Allah yolunda savaşın hakkını vererek çarpışın. Kendinizi Allah'ın rızasına adayın. Çünkü sizi hayırlı kullar arasına koyan O'dur. Şeytan'ın acınacak durumu getirmesi, aşağılaması ve aranıza fitne sokması konusunda sizi uyarıyorum. Zaferi demir kılıçlarınız, cins atlarınız ve savaş meydanında ortaya koyduğunuz kahramanlıkların bir sonucu olarak düşünebilirsiniz. Yemin olsun ki hayır! Şanı yüce ve hakim olan Allah 'tan yardım gelmeksizin zafer yoktur.


Allah'ın kulları..!

Sizi bu büyük fetih ve hesapsız lütufla şereflendiren, bu benzersiz zafer için sizi seçip sapasağlam ipine tutundurduktan sonra O'nun koyduğu yasaklardan, isyandan haddi aşmaktan titizlikle sakının. Aksi takdirde ipliğini sağlamca büktükten sonra çözüp bozan, ayetlerimizden verdiğimiz ve onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve azgınlardan olan, kimse durumuna düşersiniz. Savaşın..! Savaşın..! Savaş kulluk göstergelerinizin en üstünü, davranışlarınızın en soylusudur. Allah'a dost olun ki o da sizinle dost olsun. Onun dinini koruyun ki O da sizi korusun. Allah'ı anın ki O da sizi ansın. Allah'a şükredin ki O da sizi rızıklandırsın, şükrünüze karşılık versin. Çok çalışın ki felaketleri engelleyin, düşmanın açtığı yarayı tamamen iyileştirin, Allah ve O'nun elçisini gazaba getiren bu pisliklerden yeryüzünü arındırın. Dallarını budayın, küfrün kökünü kazıyın.


Önümüzdeki günler İslam ve Muhammed ümmetini çağırıyor. Allah çok büyüktür, O fethetti, O yardım etti, kahretti O, inkarcıların burnunu sürttü. Bilin ki Allah size yardım etmiştir. Bu bir şanstır, bunu fırsat bilin. Bir avdır elinizi çabuk tutun. Bir ganimettir sahiplenin. Bir görevdir, bütün varlığınızla çalışın, gösterin gücünüzü. Üzerlerine haklarınızı koruyacak birlikler sevk edin ve bu birlikleri silah ve teçhizat ile donatın. İşler sonuçlarına, kazançlar bıraktıkları hasılatlara göredir. Bu aşağılık düşmana karşı sizi galip getiren Allah'tır. Onlar sizin kadar belki biraz daha fazla oldukları halde onlardan birine karşı sizden yirmi kurban. Bu nasıl olur? Halbuki Yüce Allah: Eğer sizden sabreden yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelir. Eğer sizden yüz kişi olursa inkarcılardan bin kişiye galip gelir. Onlar akledemez bir topluluktur. Buyurmuştur. Allah bize yardım ihsan etmiştir. Bize düşen O'nun emirlerine uymak ve O'nun yaptırımları doğrultusunda yaptırım uygulamaktır. O kendi katından yardım göndererek Müslüman toplumları desteklemiştir. Eğer Allah size yardım ederse size üstün gelecek hiçbir güç yoktur. Eğer sizden yardımını esirgerse, size ondan başka kim yardım edebilir.

Sözün en soylusu yerinde söylenmiş olanıdır, ağır söz oktan daha etkilidir. En kesin söz ise idrakin çözüldüğü söz; bir, tek, yüce ve her şeyi en iyi bilen Allah'ın sözüdür. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Kur'an okunduğunda onu dinleyin ve susun ki size merhamet olunsun kovulmuş olan şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım. Rahman rahim Allah'ın ismi ile... Göklerde ve yerdekiler Allah'ı tespih etmektedir, O azizdir, hikmet sahibidir. Ehl-i kitaptan inkar edenleri ilk sürgünleri için yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların çıkacaklarınızı sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin kendilerini koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı onlara beklemedikleri yerden geliverdi. Allah yüreklerine öyle bir korku düşürdü ki hem kendi elleri hem de müminlerin elleri ile ellerini harap ediyorlardı. Ey Akıl sahipleri ibret alın!


Daha sonra şunları söylemiştir:

Allah'a kulluk göstergesi olmak üzere yapasınız diye ben size sadece Allah'ın emrettiklerini emrediyorum; Allah'ın emirlerine boyun eğin. Yine isyanın çirkinliği, dolayısıyla isyandan sakınmanız için O'nun yasakladıklarını yasaklıyorum. O'na isyandan kaçının. Yüce Allah'tan kendim sizler ve bütün Müslümanlar için bağışlanma diliyorum. Daha sonra bütün hatiplerin yaptığı gibi ikinci hutbeyi kısaca okudu. Sonra dönemin halifesi İmam Nasır'a dua etti. Sonra da şunları söyledi:

Rabbim, senin yüceliğini teslim eden, verdiğin nimete şükreden, karşılıksız lütuflarını itiraf eden keskin kılıcın, parlayan meşalen, dininin gerçek savunucusu, yasakladıklarını yapmaktan utanç duyan, efendi, kutup, hükümdar, iman ehlini derleyip toparlayan, haçlı güçleri engelleyen, din ve dünyanın güven kaynağı, İslam ve Müslümanların hükümdarı Nasır'ın hükmünü daim kıl. Muzaffer komutan Yusuf b. Eyyub Beyt'ül Makdis'i temizlemiş, Emir'ül Müminin devletine hayat vermiştir.


Rabbim, onun basit devletini genişlet ve ülkeleri onun uçsuz bucaksız sancaklarına dahil et. Hanif dini gereği ona en güzel karşılığı ver. Onun çağrısını bütün batı ve bütün doğuya ulaştır. Ey Rabbim! Tereddütler geçirilip inananlar denendikten sonra onun elleriyle Beyt'ül Makdis'in fethini nasip ettiğin gibi yine onun elleriyle yakın uzak bütün yeryüzünün fethini nasip et, küfrün kale ve barınaklarını, mülküne dahil et, kaçanlar dışında hiçbir asker ve daha öncekilerle birlikte arka arkaya ona katılanlar dışında hiç bir insan topluluğu karşısına çıkarma. Ya Rabbi Muhammed'in (SAV) gayretini boşa çıkarma, emredip yasakladıklarını bütün doğu ve batıda geçerli kıl. Rabbim! Merkez ve taşra, köşe bucak bütün bu ülkeyi ve memleketi bu yasalarla ıslah et. İnkarcıların, günahkarların burunlarını sürt. Saltanatının etkilerini ülke ülke genişlet. Ordusunun birliklerini ulaştıkları her yörede kalıcı eyle. Onun ve ardından geleceklerin devletini kıyamete kadar daim kıl. Onu, çocukları ve hükümdar olan seçkin kardeşleri arasında koru! Hükümdarlıkta onları kalıcı kılarak ona olan yardımını artır! Hükmünü ona, çocuk ve kardeşlerine sana dost olanları yüceltme biçiminde göster!

Ey Rabbim! Onun aracılığı ile İslam uğrunda günler, aylar ve yıllar boyu kalacak olan bu iyiliği sana sığınanlar gerçekleştirdiğin gibi onu (müttekiler) yurdunda yok olup gitmeyecek olan sonsuz mülk (cennet) ile rızıklandır. Duasına: Rabbim bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi şeyler yapmamı günlüme telkin et ve rahmet ederek beni salih kulların arasına kat. Buyruğun gereğince karşılık ver.

Sonra geleneklere uygun bir dua yaparak hutbe sonlandırılır.

Çevirmen: Veysel Akdoğan

Yedi İklim Dergisi

1996 Haziran - Temmuz sayısı

(28 ile 31. sayfalar arası)

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN