Arama

İki üstat, iki dost: Yahya Kemal ve Münir Nurettin

Birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki üstat... Biri şiirde, diğeri ise müzikte yeni bir ufuk açtı, kendinden sonra gelenlere yol gösterdi. Mısraları ve nağmeleri gönüllere nakşolmuş Yahya Kemal ve Münir Nurettin'den bahsediyoruz. 30 yılı aşkın dostlukları boyunca birçok şeyi paylaştılar ve hiç şüphesiz, bu ortaklıktan en çok kazanan sanatseverler oldu...

İki üstat, iki dost: Yahya Kemal ve Münir Nurettin
Yayınlanma Tarihi: 30.07.2019 12:21:07 Güncelleme Tarihi: 30.07.2019 12:21

Yahya Kemal Beyatlı ve Münir Nurettin Selçuk… Türk müziğinin ve şiirinin iki önemli ismi… Biri Türk müziğine frak giydiren adam, diğeri 4 yüzyıl öncesine aynı dilde nazire yapabilecek kadar Türkçeye hâkim.


Münir Nurettin'in nağmeleri çoğumuzun kalbine dokunmuştur… Aynı şekilde Yahya Kemal'in de müthiş bir ahenkle seyreden şiirleri okuyanı mest eder. Eğer sanat müziği seven biriyseniz, "Güfte Yahya Kemal, beste Münir Nurettin" cümlesini sıkça duyabilirsiniz. Aziz İstanbul, Endülüs'te Raks, Aheste Çek Kürekleri ve Rindlerin Akşamı bu eserlerin sadece birkaçı.

Kelimelere adeta hayat veren, kültürümüzün esintilerini gönüllere nakşeden bu iki üstadın ismi zamanımızda artık ne yazık ki pek sık duyulmuyor. Ancak şu inkâr edilemez bir gerçek: Şiirimiz ve müziğimiz onlar olmasa eksik kalırdı.


Yahya Kemal Beyatlı.

KÖKÜ MAZİDE OLAN BİR ATİ: YAHYA KEMAL

İstanbul'u en güzel anlatan şairlerden biri olarak hafızalara kazınan Yahya Kemal, 1884'de Üsküp'te doğdu. Osmanlı'nın son dönemlerine yakından şahit olma imkânına sahip olan Yahya Kemal, Cumhuriyet'in ilk yıllarının Türkiye'sini ve İstanbul'unu da yakından gözlemledi.

İlk gençlik yıllarını Paris'te geçiren Yahya Kemal, 1903-1913 yılları arasında Fransa'da kaldı. Fransız şairlerin edebiyat anlayışını derinlemesine inceleyen Yahya Kemal, İstanbul'a dönüşünde Türk edebiyatını da aynı titizlikle okudu.


Batı ve doğu kültürüne olan düşkünlüğü, edebiyat anlayışını şekillendirdi. Türk edebiyatını bir bütün olarak değerlendiren şair, halkın dilini kullanmaya özen gösterdi. En önemli çabası da, eskiyi reddetmeden kabul etme ve yeniden yorumlayarak yaşadığı güne taşıma oldu.

Kendisinden yüzyıllar önce kullanılan dile de oldukça hâkim olan Yahya Kemal, İstanbul'un fethi için yazdığı "Yeniçeriye Gazel"de bu konudaki ustalığını bir kez daha gösterdi.

Yahya Kemal'in eskiye verdiği değer tartışmalara da konu olmuştu. Ziya Gökalp'in "Harabisin, harabati değilsin / Gözün mazidedir, ati değilsin" sözüne, "Ne harabi, ne harabatiyim / Kökü mazide olan bir atiyim" karşılığını verdi.

Yeniçeriye Gazel'den:

Vur pençe-i âlî'deki şemşîr aşkına,

Gülbang-ı âsmânı tutan pîr aşkına...

Ey leşker-i müfettihü'l-ebvâb vur bugün,

Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına...


Yahya Kemal ve Münir Nurettin.

TÜRK MÜZİĞİNE FRAK GİYDİREN ADAM: MÜNİR NURETTİN

1900 yılında İstanbul Sarıyer'de dünyaya gelen Münir Nurettin Selçuk, henüz küçük yaşlarda yeteneğini gösterir.

İlk bestesini 20 yaşında Tevfik Fikret'in "Bu bir terânedir" şiirine yapan sanatçı, "Sensiz ey şûh gözlerim avâre kalbim ağlıyor"şiirini de besteledikten sonra 20 sene boyunca bir kez bile eser vermedi.

Paris'te müzik eğitimi alan Münir Nurettin, Bel Canto'dan etkilendi. Batı'daki eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönen ve müzikte bir yenilik yapmak isteyen Münir Nurettin, 1930'da uzun yıllar unutulmayacak bir konser verdi. İlk kez ayakta şarkı söyleyen, solo geleneğini ilk kez uygulayan ve frak giyerek konser veren Münir Nurettin'in sesi ve yorumu çok beğenildi. Nağmeleri İstanbul semalarında yankılanırken, dinleyicilerin uzun süre bitmek bilmeyen alkışları, Türk müziğindeki yepyeni soluğun habercisiydi...


Ancak Münir Nurettin'in beste çalışmalarına başlaması 1940'ı buldu. Bu dönemden itibaren herkesin diline dolanan şarkıları besteleyen Münir Nurettin, aynı zamanda oluşturduğu ekolle birlikte kendisinden sonra gelen birçok ses sanatçısına da örnek oldu. Münir Nurettin'in bu besteleri arasında, Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın, Kalamış, Ruhsarına Aybetme, Sen Şarkı Söylediğin Zaman ve Gül Yüzünde Göreli Zülf-i Semen-say Gönül eserlerini sayabiliriz.

Yahya Kemal'in Münir Nurettin tarafından bestelenen şiirlerine örnek olarak ise, Aziz İstanbul, Endülüs'te Raks, Rindlerin Akşamı, Aheste Çek Kürekleri ve Yeniçeriye Gazel şarkılarını gösterebiliriz.


Münir Nurettin Selçuk

"BANA SÖZ VER MÜNİR..."

İki yakın dost olan Yahya Kemal ve Münir Nurettin'in bu samimiyeti Türk müziğine de yansımış. Yeni Şafak'ın haberine göre, Yahya Kemal'in, "Bana söz ver Münir, benim şiirlerimi senden başka hiç kimse bestelemeyecek. Buna müsaade etmeyeceksin. Onları ancak sen besteleyebilirsin"dediği anlatılır.

Yahya Kemal, yakın dostunu 35'inci sanat yılı dolayısıyla tebrik ederken şunları söyler:

Münir Nurettin'in en mühim meziyeti, son iki yüz yıl içinde Itri'den Zekai Dede'ye kadar, milli musikinin, kâr, beste, semaî, nakış, durak ve şekillerde, en halis eserlerini mükemmel bir teganni etmeye bilmek olmuştur.

"BİRİMİZ ŞARKI, DİĞERİMİZ ŞİİR OKUYORDUK"

Münir Nurettin ise, Yahya Kemal ile tanışmasını şöyle anlatır:

"Üstat Yahya Kemal'i 1919'da, ses dersi almak üzere gittiğim Paris'te tanıdım. Muhtar Paşanın oğlu Bedri Muhtar Bey'in evine davet edilmiştim. Bu arada orada birçok Türk de bulunuyordu. Yahya Kemal Beyi şiirlerinden tanıyordum. Fakat ilk karşılaşmamız Bedri Muhtar Beylerde oldu. Davetliler arasında gazinolarda çalışan bazı sazendeler de bulunuyordu. O gece orada birkaç şarkı okumuştum. Yahya Kemal Bey'in gösterdiği ilgi ve dinleyiş tarzından müziksever bir zat olduğunu anlamıştım. Bedri Muhtar Beyin Paris'teki evindeki davetler sık sık tekrar ediliyor biz de bu vesile ile buluşuyor ve birimiz şarkı, diğerimiz şiir okuyorduk."


"İLK BESTEMİ ÖNCE BEĞENMEDİ"

Yahya Kemal'in ilk Rindlerin Akşamı şiirini bestelediğini anlatan Selçuk, şunları söylüyor:

"Dostluğumuz ve şiirlerinin bana bıraktığı tesirle, bazı eserlerini bestelemek arzusu içimde doğdu. Bestelemeye bir türlü cesaret edemiyordum. Evvelâ hangisinden başlayacağımı kararlaştıramadığım gibi, müşkülpesent oluşu yüzünden beğendirememek korkusu da vardı.

Nihayet 1941-42 senelerinde Rindlerin Akşamı'nı besteledim. Bu güftenin bestelenmesine Mısır'a giderken başlamıştım. Üzerinde altı aydan fazla çalışmıştım. Beste bittikten sonra, bir gün üstada okudum. Büyük nezaket gösterdi. Fakat bana öyle geldi ki, besteyi beğenmemişti. Nitekim bazı dostlarına da beğenmediğini söylediğini bana bildirdiler. Aradan zaman geçtikten sonra bestenin çok iyi olduğunu söylemişti."

ENDÜLÜS'TE RAKS'I DİNLETEMEDİ

Dostlukları ömürlerinin sonuna kadar devam etti. Yahya Kemal 1958'de İstanbul'da hayatını kaybeder. Bu ölüm Münir Nurettin'i derinden sarsar. Yeni bestelediği "Endülüs'te Raks"ı dostuna dinletemeyen Münir Nurettin Selçuk, Yahya Kemal'in Aşiyan'daki kabrine, "Rindlerin Ölümü" şiirinde bahsettiği "Hafız'ın güllerini" kendi elleriyle diker...

"Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.

Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter."

Yahya Kemal'in mezar taşında, vasiyeti üzerine Rindlerin Ölümü şiirinin ikinci kıtası yazıyor.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN