Arama

Dersaadetin nazendesi

Üsküdar’dan sahil yoluyla Beylerbeyi’ne doğru giderken deniz kenarında görülebilecek tek cami olan Üryanizade Camii tamamıyla ceviz ağacından olmakla birlikte 40 günde yapılmıştır.

Dersaadetin nazendesi
Yayınlanma Tarihi: 24.03.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 24.03.2018 01:57

Üryanizade Ahmet Esat Efendi Camii; İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında Üsküdar Kuzguncuk sahilinde 1850 tarihinde Üryanizade Mehmet Esat Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. Bu ahşap köşk cami adını banisi Üryanizade Ahmet Esat Efendi'den alır.

Üsküdar'dan sahil yoluyla Beylerbeyi'ne doğru giderken deniz kenarında göreceğiniz tek cami Üryanizade Camii'dir. Kare planlı yapısıyla, köşk tipi minaresi ile İstanbul'da eşi benzeri olmayan bir camidir. Boğazın mücevheri, Üryanizade Ahmed Esad Efendi tarafından 1860 yılında Nakkaştepe sahilinde kendisinin yalısının yanına kondurulmuştur. 40 günde ve tamamıyla ceviz ağacından yapılmıştır.

1813 yılında doğan Üryanizade Ahmet Esat Efendi, Osmanlı padişahı Sultan II. Abdülhamit döneminde 1878-1889 yılları arasında 11 yıllık bir süreyle Osmanlı Devleti'nin şeyhülislamlığı görevini yapmıştır. 1813 yılında İstanbul'un Eyüp semtinde kendi adıyla anılan Üryanizade Yalısı'nda dünyaya gelmiştir.

Babası II. Mahmut döneminde kadılık yapmış olan Mehmet Sait Efendi ve Ahmet Esat Efendi Hoca Abdullah Efendi ve Ahıskalı Hoca İsmail Efendiden ders almıştır. Fetvahanede yazıcı olup; Eyüp, Üsküdar, Edirne ve Medine kadılığı görevlerini yapar. 1866-1867 yılları arasında İstanbul Kadısı, 1870-1871 yılları arasında Anadolu Kazaskeri olur. Daha sonra Rumeli Kazaskerliği görevine atanan Ahmet Esat Efendi I. Meşrutiyet'in ilanı üzerine Ayan Meclisi üyesi, daha sonra 1878 yılında Sultan II. Abdülhamit tarafından şeyhülislamlığa getirilir. Şeyhülislamlığı sırasında padişah otoritesinin gücüne ve padişahın din işlerine karışmamasına dayalı bir siyaset gütmüştür.

1860 yılında İstanbul'un Kuzguncuk semtinde kendi adıyla anılan ahşap bir camii yaptırmıştır. Ahmet Esat Efendi 11 yıl şeyhülislamlık görevinde kaldıktan sonra 1889 yılında görev başında vefat etmiştir. Eyüp Camii'nin güneyinde Camii Kebir Caddesinde bulunan türbesine defnedilir.

MİMARİ YAPI

Caminin mimari planı dikdörtgendir. Cami etrafını çevreleyen avlunun kuzeydoğusunda yer alır. Avluya güneydoğuda cadde üzerinden giriş düzenlenmiştir. İki yanı tuğla örgülü üstte kırma çatılı bu giriş kapısı üzerinde Latin harfli bir kitabe yer alır ki burada caminin yapım yılı için yazan 1860 yılı dikkati çeker.

Girilen avludan camiye yöneldiğimizde cami girişinin önünde bulunan dikdörtgen sundurmaya merdivenle çıkarak ulaşılmaktadır. Avludan beş basamak kadar yükseltilmiş olan bu sundurmanın üzeri tek yöne eğimli ahşap bir çatı bulunur. Üzeri sıvalı ve beyaz badanalı olan bu bölüm, düz bir silme ile bitirilmiş. Hemen üzerinde yükselen mescit bölümü ise açık sarı boyalıdır. Cami, giriş cephesi ve denize bakan cephede yer alan pencereler vasıtasıyla aydınlatılmış. Giriş cephesinde düz atkılı yüksek üç pencereye karşılık denize bakan cephesinde iki kat şeklinde üçer pencere mevcut. Gerek mihrabın yer aldığı güneydoğu ve gerekse kuzeydoğu cephesinde ise pencere bulunmaz.

Cami, giriş cephesi ve denize bakan cephede yer alan pencereler vasıtasıyla aydınlatılmıştır. Giriş cephesinde düz atkılı yüksek üç pencereye karşılık denize bakan cephesinde iki kat şeklinde üçer pencere mevcut olmakla birlikte gerek mihrabın yer aldığı güneydoğu ve gerekse kuzeydoğu cephesinde ise pencere bulunmaz.

Camiden içeri girdiğimizde önce girişin hemen karşısında bulunan ahşap korkuluklarla çevrili zemin kat mahfili karşılar bizi. Deniz cephesine bakan kuzeybatı bölümünde düz atkılı bir açıklıkla geçilen bölüm son cemaat yeri niteliğinde düzenlenmiş bu bölümün hemen üzerinde Kadınlar Mahfili yer alır.

BAKLAVA MOTİFLERİYLE SÜSLÜ BİR MİNARE

İbadet mekanı son derece sadedir. Öyle ki duvarlarda yer alan kalem işi süslemeler dahi bu sadeliği bozamaz. Mihrabı basit bir niş şeklinde mermerden yapılmış. Minber de de aynı sadelik devam eder. Dışarıdan kırma bir çatı ile örtülü olan ibadet mekanı, içeriden düz ahşap bir tavanla nihayetlenir. İbadet mekanı son derece sadedir. Öyle ki duvarlarda yer alan kalem işi süslemeler dahi bu sadeliği bozamaz. Mihrabı basit bir niş şeklinde mermerden yapılmış. Minber de de aynı sadelik devam eder. Dışarıdan kırma bir çatı ile örtülü olan ibadet mekanı, içeriden düz ahşap bir tavanla nihayetlenir.

Köşkvari bu şirin caminin en ilginç özelliği hiç kuşku yok ki caminin kuzeybatı köşesinde gördüğümüz minaresidir. Minarenin minicik bir köşk biçimindeki şerefesi baklava motifleriyle süslü. Şerefenin üst kısmında kademeli kaş kemerler, ara dolgularda ise beş kollu yıldızlar bulunurken daha üst tarafında mukarnaslar ve köşelerde yapraklar bulunur. Şerefeyi sekiz kenarlı kurşun bir külah örtü tamamlar.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN