Arama

"Halil İnalcık’ın Merceğinden Osmanlı"

Tarihçilerin kutbu Halil İnalcık, sadece tarih alanındaki çalışmalarla sınırlı kalmayarak eğitim, sosyoloji, iktisat, kültür vb. birçok alanda farklı eserlere imza attı.  Halil İnalcık’ın eserlerine bir bütün olarak bakıldığında onun Osmanlı tarihinin hemen hemen bütün dönemleri üzerine araştırmalar yaptığı ve bu araştırmalarında muazzam bir konu çeşitliliği olduğu görülür.

Halil İnalcık’ın Merceğinden Osmanlı
Yayınlanma Tarihi: 24.07.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 24.07.2018 14:24

Günümüz bilim dünyasında, Osmanlı tarihi alanında Türkiye'de ve dünyada tartışmasız ilk akla gelen isim olan Prof. Dr. Halil İnalcık, 100 senelik ömrüne 25'den fazla kitap, 300'ü aşkın makale sığdırdı. Tarihçilerin kutbu Halil İnalcık'ı; önemli söyleşilerinden, yazılarından, sempozyum ve açılış konuşmalarında dile getirdiklerinden derlenen metinlerin Osmanlı başlığı altında bir araya getirilmesiyle oluşturulan ve Osmanlı tarihine bir yerden başlamak isteyenler için önemli bir kaynak niteliği taşıyan "Halil İnalcık'ın Merceğinden Osmanlı" isimli eser ile vefatının ikinci yılında saygı ve rahmetle anıyoruz.

İnalcık'ın eserleri temelde I) Siyasî Tarih II) Sosyal ve Ekonomik Tarih (kurumlar tarihi, devlet yapısı ve felsefesi, hukuk, ticaret, toplumsal tabakalar, üretim, vergi, bürokrasi, demografik yapı, şehir tarihi v.b.) ve III) Sentez Eserleri (ki bu son grup da esas itibariyle Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihini aydınlatmaya dönük çalışmaları kapsar) şeklinde gruplandırılabilir.

Tanınmış Amerikalı sosyal bilimci Immanuel Wallerstein, İnalcık hakkında şu satırları yazmıştır: "Bugün dünya üniversitelerinde Halil İnalcık okunuyor ve okutuluyor. Onu dar anlamda bir "tarihçi" olarak düşünmek elbette yetersiz kalır. Bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarak İnalcık, bilim çevrelerinin üzerinde uzlaştığı seçkin bir isimdir. İnalcık ekolüne mensup yüzlerce öğrenci, sadece birincil kaynakları kullanma, belge ve arşivleri inceleme yönünden değil modern anlamda tarihe sosyo-ekonomik ve kültürel birçok cepheden bakabilme becerisini ondan öğrenmiştir. Yeni kuşak tarihçiler, Akdeniz, Osmanlı ve Balkan tarihi üzerindeki birçok yanlışın tashih edilmesini ona borçludur. Kitapları, sayısız makale ve ansiklopedi maddeleri, sosyal bilimciler için göz kamaştırıcı bir hazine mahiyetindedir. Halil İnalcık, bu sahanın en seçkin uygulayıcılarından biri. Dünya bilimine katkıları su götürmez. Çabalarının hedefi haline gelmiş konu üzerinde bize sadece tefekkür etmek düşer."

HALİL İNALCIK'IN MERCEĞİNDEN OSMANLI

Prof. Dr. Halil İnalcık'ın müellifi olduğu eser, kendisinin bugüne kadar yapmış olduğu konferans ve söyleşilerden oluşmaktadır. Eser on üç bölüm üzerine inşa edilmiştir. Birinci bölümde Halil İnalcık'ın İlber Ortaylı ile yaptığı söyleşiye yer verilir. Burada karşımıza pek çok terim çıkar. Patrimonyal, nöker, yoldaş, istimalet, il bunlardan bazılarıdır. İnalcık genel olarak anlattıklarıyla Osmanlı Devleti'nin 1288-1302 arasını detaylıca işlemiş ve dönem için yapılan subjektif yorumları bizim önümüze sunmuştur.

"Bir Türkmen Boyu Olarak Osmanlılar'', başlığıyla ele alınan ikinci bölümde soru-cevap şeklinde bir anlatım mevcut. Bu anlatım tarzının benimsenmesi okuyucunun kitabı okurken sohbet havasına girmesini kaçınılmaz kılmıştır. İnalcık'ın birçok tarihçinin aksine bilinen doğruları yanlışa sevk eden söylemleri dikkat çekiyor. Osman Gazi'nin kanun yapması, kuruluş yıllarındaki rüya hadisesi ve Osmanlıların soyunun Kayı boyuna bağlanması bu bakış açısı içerisinde verilen güzel ve çarpıcı örnekler arasında yer alıyor.

TveK'dan satın almak için tıklayın…

Bir sonraki kısım da yine ikinci bölüme benzer nitelikte soru-cevap biçiminde sohbet havasında işleniyor. Osmanlı Devleti'nin 1302 yılında Yalova'da kurulduğunu öne süren ve bunu Kuruluş, Devlet-i Aliyye kitaplarında ele alan İnalcık bu söylemini bir kez daha nedenleriyle birlikte dile getiriyor. Yazarın anılan dönemde kaleme alınan yerli-yabancı tüm kaynakları inceleyip 1302 Bapheus zaferinin ayrıntılarını çağdaş Bizanslı tarihçi Pachymeres'den alması tezinin doğruluğunu kanıtlar niteliktedir.

Devamında Osman Bey'in Bursa fethindeki rolü ve kişiliği üzerinde durulmuştur. Beşinci bölümde 27 Temmuz 1302 notuyla Osmanlı Devleti'nin gerçek anlamda kuruluşunun hikâyesi inceleniyor. Yazarın, bu bölümde paylaştıkları bize daha önce yazmış olduğu Kuruluş kitabını hatırlatıyor. İnalcık kitabın başlarındaki kısımlarda Osmanlı Devleti'nin kuruluş hikâyesini yüzeysel işlerken bu sefer çağdaş kaynaklar dışında, Tevarih-i Al-i Osman, Âşıkpaşazâde, Efdaleddin ve İ. Hakkı Uzunçarşılı'dan örnekler alarak hacimli şekilde incelemelerde bulunuyor.

Yedinci bölümde Osmanlı Devleti'ni imparatorluk vasfına getiren Kanun-i Osmani anlatılmakta. İlk olarak devlet kanunu fikrinin nerden geldiği çözümlenmektedir. Yazarın, Cengiz Han ve II. Mehmed'in yürürlüğe koyduğu kanunları açıklaması son derece yerindedir. Ona göre devletin kanun fikri Orta Asya'dan gelmiştir.

Ardından Kanun-i Osman, şeriat, örf, töre kavramlarının daha önceki bölümlerde rastladığımız anlatım tarzı olan soru-cevap biçiminde bize aksettirilmesi sıkıcı olabilecek konuyu eğlenceli hale getirmiştir. Akabinde çoğumuzun muhtemelen ilk defa duyacağı bir kelime olan ''hermenötik'' yorumun nasıl ve ne amaçla kullanıldığını I. Murad üzerinden verilen örnekle kavrayabiliriz.En son paragraflarda Osmanlı Devleti'nin 16. yüzyılda Avrupa siyasetine, sosyal hayatına olan etkisini görüyoruz.

Sekizinci bölümde Kâtip Çelebi'yi görmekteyiz. Daha bölümün başında: "Tarihimizde ilk defa Batı'nın üstünlüğünü kabul eden, devletin bekası için Batı'ya yönelmenin, ilim bakımından, teknik bakımından kaçınılmaz bir zaruret olduğunu ilan eden ve Batı ilmiyle ilk defa tercümeler yaptırarak temasa geçen bir adam olmasıdır." cümlesiyle, Çelebi'nin neden dikkate değer bir şahsiyet sahibi olduğu anlatılıyor.

Eserin hemen sonraki kısmında vakıf müessesesiyle tanışma fırsatına erişiyoruz. İlk başta İslamiyet'ten başlayarak vakıflar hakkında genel bir çerçeveden bilgi verilirken daha sonra Osmanlılarda mevcut olan vakıf kurumu, bu kurumların işleyişi, sosyal-kültürel hayata etkisi, vakıflarda görülen suistimaller okuyucuyu sıkmadan özet mahiyetinde aktarılmaktadır.

On ikinci bölümde Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 700. yıldönümünde Halil İnalcık'ın yaptığı konuşmaya şahit olmaktayız. İnalcık Osmanlı'yı nasıl anlamamız gerektiğini yalın bir şekilde belirtiyor. Fakat aradan geçen 18 yıla rağmen siyasi partiler dâhil toplum olarak bu düşünceleri ne kadar benimsediğimiz büyük bir soru işareti.

Kitabın en son bölümünde Osmanlı yemek kültürü üzerinde durulmaktadır. İstanbul'un erzağının nereden geldiği detaylıca anlatılıyor. Yazarın burada vurguladığı esas unsur saray halkı ile normal kesim insanlarının yemek kültürü arasındaki farkın belirginliğidir ve bunu da ıstakoz örneğiyle kafamızda soru işareti bırakmadan güzelce açıklamış oluyor.

Prof. Dr. Halil İnalcık'ın müellifi olduğu eser Osmanlı Devleti'nin 600 yıllık tarihini sadece siyasi açıdan ele almamış; arşiv belgeleri, kanunnameler, yemek kültürü, vakıf müessesleri gibi farklı alanlarla ilişki kurarak anlatmaya çalışmıştır. Osmanlı tarihine bir yerden başlamak isteyenler için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. (FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, Halil İnalcık, Halil İnalcık'ın Merceğinden Osmanlı, İstanbul: Profil Kitap, 2017, 9789759969264, 136 s. Ali Can Tekinay)

HALİL İNALCIK'IN TÜM ESERLERİ

Siyasî Tarih ile İlgili Eserleri

İnalcık, kuruluş devri araştırmalarında Osmanlı Devleti'nin kökenine dair iki temel yaklaşımın dışında farklı bir yol izledi. O, kuruluş devrine ve özellikle Osman Gazi'ye ait rivayetlerin 14. yüzyıl Osmanlı epik tarihçiliğinin aktardığı gerçek kronik malzeme ile Osmanlı tarihinin sonraki devirlerinde yazan tarihçilerce hanedanın meşrûiyeti ve idealleştirilmesi gayesiyle yapılan ilâveler olmak üzere iki unsurdan meydana geldiğini gösterdi. Beylik devrinin epik tarihçiliğinin verdiği malzemeyi, arşiv vesikalarında ortaya çıkan (özellikle Osman dönemine kadar giden vakfiyeler) kayıtların ışığı altında tenkid edip değerlendirdi, bununla da yetinmeyerek bu malzemenin doğruluğunu ya da yanlışlığını topografik araştırmalarla kontrol etti. İnalcık'ın bu istikamette yaptığı yerel seyahat ve araştırmalar, eski Osmanlı rivayetlerini "masaldır" diye bir çırpıda bir tarafa atmak yerine dikkatli bir tenkid altında incelenmesi durumunda çok önemli tarihî gerçeklere ulaşılabileceğini gösterdi.

Babası Seyit Osman Nuri Bey'in Kırım'dan Türkiye'ye göçmüş bir Kırım Türk'ü olması dolayısıyla, Kırım tarihine akademik kariyerinin ilk dönemlerinden itibaren tabii bir ilgisi bulunan İnalcık, bu alandaki ilk araştırmasını 1944'de Kırım Hanlığı'nın Osmanlı tâbiliğine girmesi üzerinde yaptı. Daha sonraki dönemlerde de Kırım tarihi üzerine araştırmalarını sürdürdü. İslam Ansiklopedisi, Encyclopaedia of Islam (ikinci baskı) ve Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'ne (TDV İA) Kırım hanlarının biyografilerini, kullandıkları unvanları ve Kırım Hanlığı'nın tarihini yazdı.

Osmanlı-Avrupa ilişkilerini konu alan siyasî tarih araştırmalarında ise bütüncül bir bakışla (Batılı tarihçilerin neredeyse görmezden geldikleri) modern Avrupa'nın şekillenmesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun kritik rolünü ortaya koyan ve bu iki dünyanın birbiri ile tarih boyunca hem kültürel hem de politik bakımdan etkileşim içinde bulunduklarını gösteren eserler verdi.

OSMANLI TARİHİNDE İSLAMİYET VE DEVLET

İslamiyet'le 9. yüzyılda tanışan Türkler, kendi devlet anlayışlarını İslam dünyasına taşıdı. Böylece devlet ve hukuk kavramlarında, bağımsız sivil otorite ve onun kanun koyucu gücü lehine büyük bir değişiklik ortaya çıktı. Şerîat ile yan yana bir sivil hukuk alanı gelişti. 11. yüzyılda El-Mâverdî ve Ebu Mansur el-Bağdadî başta, büyük fakihler İslâm toplumlarında bu ayrımın gerekliliği üzerine yazdılar, tartıştılar. Halil İnalcık, Osmanlı tarihinin geçmişe uzanan köklerini de göz ardı etmeden, 600 yıl boyunca devlet ve İslamiyet arasındaki değişken ilişkinin bir dökümünü bu kitapta sunuyor. Osmanlı tarihinde İslamiyet ve Devlet, kadim bir meseleyi, usta bir Osmanlı tarihçisinin kaleminden okumak isteyenler için önemli bir kaynak niteliğinde…

TveK'dan satın almak için tıklayın…

Sosyal ve Ekonomik Tarih ile İlgili Eserleri

Halil İnalcık'ın ilgilendiği esas alan Osmanlı İmparatorluğu'nun sosyal ve ekonomik tarihidir. Bu bağlamda özellikle toprak meselesi, hukuk, şehir hayatı, ticaret, kurumlar tarihi, bürokrasi, devlet yapısı ve felsefesi, Osmanlı toplumunda alt tabakaların durumu, tabakalar arasındaki sosyo-ekonomik gerilim ve çatışmaların kökenleri, demografik yapı, toplumsal değişim ve dönüşümler vb. konuları kaynakların eşliğinde derinliğine araştırdı ve bu alanların her birinde Osmanlı tarihçiliği açısından devrim sayılabilecek neticeler ortaya koydu.

İnalcık'ın sosyal ve ekonomik tarih ile ilgili çalışmaları a) Osmanlı Toprak Rejimi ve Timar Sistemi b) Osmanlı Hukuku c) Osmanlı Şehir Tarihi d) Osmanlı Ticaret Tarihi e) Çözülme ve Reform Dönemlerinde Sosyal ve Ekonomik Değişim ve Dönüşümler alt başlıkları altında toplanabilir.

Sentez Eserleri

Halil İnalcık, yukarıda yeri geldikçe temas edilen "uzun dönem" (longue durée) perspektifinden hadiseleri ve olguları inceleyen makalelerinin dışında, Osmanlı tarihinin siyasî, sosyal, ekonomik, kültürel ve askerî alanlarını bir bütün olarak ele aldığı eserler verdi. Bunlardan ilki bugün artık dünya üniversitelerinde temel bir referans kitabı olarak kabul edilen The Ottoman Empire: the Classical Age, 1300-1600, (London: Weidenfeld and Nicolson, 1973)[12] adlı kitabıdır.

TveK'dan satın almak için tıklayın…

İnalcık, bu eserinde geniş bir perspektiften klasik dönem olarak adlandırdığı 1300-1600 yıllarının siyasî tarihini verdikten sonra Osmanlı'da devlet kavramını, saray teşkilatını, hukuk yapısını, merkez ve taşra yönetiminin niteliğini, ekonomik ve toplumsal yaşam ile din ve kültürün dayandığı temelleri berrak bir şekilde açıkladı. Hem bu niteliği hem de kitabın sonundaki ekler (Osmanlı Hanedanı Soyağacı, Osmanlı Tarihi Kronolojisi (1261-1924), Sözlük ve Osmanlı'da kullanılan Ağırlık ve Ölçüler) bu eseri yalnızca Osmanlı tarihine ilgi duyanlar için değil profesyonel tarihçiler için de vazgeçilmez kılmıştır. Bu genel sentez eseri İngilizcede dört kez basılmış, altı Balkan diline ve Arapçaya çevrilmiştir. Bu eser sayesinde bu bölgeler Osmanlı dönemi tarihlerini yeni baştan gözden geçirme imkanı bulmuşlardır.

İnalcık'ın bu bağlamda bir diğer eseri uzun yıllara dayanan bilimsel bir projesinin meyvesi olan An Economic and Social History of the Ottoman Empire (Cambridge University Press: 1994) isimli çalışmasıdır. İnalcık, özellikle Barkan'ın açtığı yoldan ilerleyen tarihçilerin arşivleri kullanmak suretiyle Osmanlı tarihinin sosyal, ekonomik, demografik yapısına, toplum hayatına dair vücuda getirdikleri muazzam araştırma ve kaynak neşri külliyatının Osmanlı araştırmalarını hangi noktaya eriştirdiğini, bu külliyatla nelerin bilindiğini ve hangi alanların boşlukta kaldığını tespit amacıyla bir sentez eserin yazılması projesini geliştirdi. Eser büyük ilgi gördü, Arapça ve Yunancaya tercüme edildi.

Halil İnalcık'ın tüm eserlerini TveK üzerinden incelemek ve satın almak için tıklayın...

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN