Arama

  • Anasayfa
  • Siyaset
  • Milliyetçilerin yolunu 'Dokuz Işık'la aydınlattı: Alparslan Türkeş

Milliyetçilerin yolunu 'Dokuz Işık'la aydınlattı: Alparslan Türkeş

"Millet ve ülkemizi bölüp yıkmak isteyen her türlü yabancı ideoloji zehirlerinin panzehiri Türk milliyetçiliği ideolojisidir" diyerek siyasal yaşamını şekillendiren ve 1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne katılarak, siyasi yaşamını başlatan Alparslan Türkeş'in ölümünün üzerinden 21 yıl geçti. Türkeş'in "Dokuz Işık" doktrini ise milliyetçilerin yol haritası olmaya devam ediyor.

Milliyetçilerin yolunu ’Dokuz Işık’la aydınlattı: Alparslan Türkeş
Yayınlanma Tarihi: 3.04.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 03.04.2018 12:00

Kayseri'nin, Pınarbaşı İlçesi'nin Yukarı Köşkerli Köyü'nde meskun Avşar Obaları'ndan Koyunoğlu ailesi 1860 yılında, toprak meselesi yüzünden yaşanan kavganın ardından Sultan Abdülaziz'in fermanıyla Kıbrıs'a sürgün edildi.

Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve eşi Fatma Zehra Hanım'ın oğlu "Ali Arslan" 25 Kasım 1917'de Lefkoşa'da dünyaya geldi.

Ali Arslan adı orta öğretim yıllarında öğretmeni Osman Zeki Bey tarafından, "Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit Türk ol", diyerek "Alparslan" olarak değiştirildi.

Kıbrıs, İngiliz işgali altındayken Türkeş ailesi varlıklarını satarak, 1933'te Türkiye'ye döndü.


İstanbul'a yerleşir yerleşmez Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt olan Türkeş, okulu asteğmen olarak bitirdikten sonra Ankara'da Harp Akademisi'ne başladı. Türkeş, 1938'de teğmen sıfatıyla Harbiye'den mezun oldu.

1940'ta Isparta'da Muzaffer Ana ile evlenen Alparslan Türkeş'in Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige ve Yıldırım Tuğrul adında dört çocuğu oldu. İlk eşini 1974'te kaybeden Türkeş'in, 2 yıl sonra evlendiği Seval Türkeş'le Ayyüce ve Ahmet Kutalmış isminde iki çocuğu daha dünyaya geldi.

TURANCILIK DAVASINDA YARGILANDI

Alparslan Türkeş, 3 Mayıs 1944'te yapılan ve "Büyük Yürüyüş" olarak adlandırılan gösterinin ardından çok sayıda kişiyle "Türkçülük-Turancılık" davasında yargılandı. O dönem üsteğmen olan Alparslan Türkeş, "vatan hainliği" suçlamasıyla 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı ve 1 yıl hücre hapsi yattığı için tahliye edildi. Bu davada çıkan karar daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozuldu, Türkeş beraat etti.


Türkeş, 1947'den itibaren 15 Türk subayıyla ABD Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulu'nda 2 yıl süreyle eğitim aldı. Ardından Türkiye'ye dönen Alparslan Türkeş, 1951'de kurmaylık sınavını kazandıktan sonra 1955'te Harp Akademisi'nden Kurmay Binbaşı olarak mezun oldu.

Dış görev için yapılan sınavı kazanan Türkeş, Pentagon'daki NATO Türk Temsil Heyeti üyeliğine atandı. Türkeş aynı dönemde ABD'de ekonomi eğitimi de aldıktan sonra 1957'de bir kez daha yurda döndü.

1959'da Almanya'ya, Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilen Türkeş, bu okulu başarıyla bitirdikten sonra kurmay albay sıfatını aldı. Türkeş, 27 Mayıs 1960'a kadar Avrupa'da muhtelif NATO toplantılarında Türk Genelkurmayı Temsilcisi olarak bulundu.


İHTİLALİ DUYURDU

Tarihler 27 Mayıs 1960'ı gösterdiğinde, Milli Birlik Komitesi'nin (MBK) ülke yönetimine el koyduğunu Türkiye onun sesinden öğrendi. Radyoda ordunun bildirisini okuyan Kurmay Albay Alparslan Türkeş, ihtilalin ardından kurulan hükümette Başbakanlık Müsteşarı oldu. Bu görevi sırasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'nü kurdu.

Milli Birlik Komitesi üyeleri kendi içlerinde anlaşmazlığa düşünce, aralarında Türkeş'in de bulunduğu MBK'nın 14 üyesine, ordudan emekli edildikleri ve görevlerine askeri ataşe olarak devam edecekleri Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel imzalı bir emirle iletildi. Bu 14 isim, 13 Kasım 1960'ta zorla evlerinden alınarak sürgüne gönderildi.


Türkeş, 19 Kasım'da Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'ye Büyükelçilik Müşaviri sıfatıyla gidip burada 2 buçuk yıl kaldıktan sonra 23 Mart 1963'te Türkiye'ye döndü. Dava arkadaşlarıyla parti kurma hazırlıklarına başlayan Türkeş, ilk adımı Huzur ve Yükseliş Derneği'ni kurarak attı. Ancak kısa süre sonra Talat Aydemir'in yürüttüğü darbe girişimine katıldığı iddiasıyla tutuklandı. Bir kez daha hapse giren Türkeş, Mamak Cezaevi'nde 4 ay hücrede hapis yattı. Bu davanın sonunda Türkeş bir kez daha beraat etti.

SİYASET YILLARI

"Millet ve ülkemizi bölüp yıkmak isteyen her türlü yabancı ideoloji zehirlerinin panzehiri, Türk milliyetçiliği ideolojisidir." diyerek siyasal yaşamını şekillendiren Alparslan Türkeş, 1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) katıldı.

Türkeş, 30 Temmuz - 1 Ağustos 1965'teki genel seçimlerden önce Kızılay'daki Büyük Sinema'da, Gökhan Evliyaoğlu'nun divan başkanlığını yaptığı CKMP Genel Kurulu'nda Genel Başkanlığa seçildi.


Alparslan Türkeş, 10 Ekim 1965 seçimlerinde Ankara milletvekili olurken partisi yüzde 2,2 oy alarak "Milli bakiye" seçim sistemi ile 11 milletvekili çıkardı.

17 Mart 1966'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde Alparslan Türkeş, genelkurmay başkanlarının cumhurbaşkanı olmaları geleneğini bozmak için adaylığını koysa da Cevdet Sunay cumhurbaşkanı oldu.

BAŞBAKAN YARDIMCISI OLDU

Türkeş, 1969'da partinin amblemini üç hilal olarak değiştirdi ve o yıl Adana milletvekili olarak bir kez daha seçildi.

Süleyman Demirel liderliğinde 1975-1977 dönemlerinde kurulan koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı ve devlet bakanlığı yapan Türkeş, Sovyetler etkisine karşı, üniversitelerde seminerler verdi ve az sayıda gençle başlayan buluşmaları, giderek kalabalıklaştı.

Milliyetçiler tarafından "Başbuğ" adıyla anılmaya başlanan Alparslan Türkeş, bundan sonra doğal lider olarak kabul gördü. Ancak tarihler 12 Eylül 1980'i gösterirken Türk Silahlı Kuvvetleri bir kez daha yönetime el koydu.


Türkeş, darbeden 3 gün sonra teslim oldu. Bir ay Uzunada'da, 4,5 yıl Mevki Hastanesi'nde tutulan ve 218 ülkücüyle idamı istenen Türkeş, bu davadan beraat etti.

1985'te tahliye edilen Alparslan Türkeş, 1987'deki referandumla siyasi yasağının kalkması üzerine Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) Genel Başkanlığına seçildi. Türkeş, bu kez Yozgat Milletvekili olarak 1991'de TBMM'ye girdikten bir yıl sonra MÇP'nin adını Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), amblemini de üç hilal olarak değiştirdi.

Alparslan Türkeş, 1995 seçimlerinde MHP'nin örgütlenmesinde büyük önemi olan Adana'dan aday olsa da MHP yüzde 10 barajına takıldı ve Meclis'e giremedi.

Bu, Türkeş'in girdiği son seçim oldu.


BAŞBUĞ'A VEDA

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 Cuma günü geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da yaşamını kaybetti.

80 yaşındaki Alparslan Türkeş, 74 yıllık Cumhuriyet tarihinin son 55 yılının önemli dönemeçlerine damgasını vurdu. Yaşamını milliyetçilik ülküsüne adayan Türkeş'in ölümü, Türkiye'de ve Türk dünyasında büyük üzüntü yarattı.

Alparslan Türkeş için 8 Nisan 1997 Salı günü düzenlenen cenaze törenine yoğun bir katılım oldu. Alparslan Türkeş'i son yolculuğunda yalnız bırakmak istemeyen ülkücüler, gerek yurt içinden gerekse yurt dışından Ankara'ya akın etti.

Türkeş'in cenazesine katılmak için gelenlerin yoğunluğu ve kar yağışı nedeniyle 8 Nisan 1997 günü sabaha karşı Eskişehir, Samsun, Konya ve İstanbul yolları tıkandı.


Alparslan Türkeş'in cenazesi Beşevler'deki anıt mezara defnedildi.

Granit mermerden hazırlanan mezar taşında Türkeş'in doğum tarihi 1917 olarak yazılırken, ölüm tarihi ise boş bırakıldı.

Türkiye'nin tüm illeri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırım, Balkanlar ve Türkistan'daki Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesinden getirilen topraklar Türkeş'in mezarına konuldu.

MÜCADELESİ VE FİKİRLERİ YAŞATILIYOR

"Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz", "Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz", "Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır." sözlerinin sahibi Türkeş'in en büyük mirası olan MHP, bugün de kurucu genel başkanının çizgisinde mücadelesini sürdürüyor.

Türkeş'in "Dokuz Işık" doktrini ise milliyetçilerin yol haritası olmaya devam ediyor.


Alparslan Türkeş'in doktrini, "Milliyetçilik, Ülkücülük, Ahlakçılık, Toplumculuk, İlimcilik, Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik, Köycülük, Gelişmecilik ve Halkçılık, Endüstricilik ve Teknikçilik" olarak dokuz ana ilkeye dayanıyor.

Merhum Türkeş, Dokuz Işık doktrininde şu ifadelere yer veriyor:

"Amacımız, milli sınırlarımızın içinde yaşayan yurttaşlarımızı, hiçbir ayırım yapmaksızın, din, mezhep ve ırk farkı gözetmeksizin kucaklamak, sevmek, insanca yaşama şartlarına kavuşturmaktır. Millet ve ülke bütünlüğümüzü bölücü, her türlü sınıfçı, mezhepçi ve ırkçı sistemlerin amansız düşmanıyız..."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN