Arama

Devleti ayakta tutan Valide Turhan Sultan

Osmanlı’da 17’inci yüzyılın ortalarında hükümdar otoritesinin bulunmadığı bir dönemde Turhan Sultan’ın devlet yönetimini ele alıp, hanedanın devamını her şeyin üstünde tutması devletin devamını sağlamıştı.

Devleti ayakta tutan Valide Turhan Sultan
Yayınlanma Tarihi: 11.03.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 11.03.2018 10:16

Osmanlı İmparatorluğu'nun en güçlü valide sultanlarından Turhan Sultan 1627'de Ukrayna'da dünyaya geldi. Daha on iki yaşındayken Tatar akıncılarına esir düştü ve Kör Süleyman Paşa tarafından satın alındıktan sonra Kösem Sultan'a hediye edildi. Adeta bir güzellik abidesi olan Turhan Sultan zekâsını da kullanarak önce Kösem Sultan'ın takdirini kazandı ve daha sonra da Sultan İbrahim'in gözüne girdi.

HANEDANIN DEVAMI

Sultan İbrahim 1640'da tahta çıktığı zaman hanedanın hayatta bulunan tek erkek üyesiydi. Hanedanın sona erme tehlikesi ortaya çıktığı için sultanın hükümdarlığının ilk iki yılı kamuoyunun endişeli bekleyişiyle geçmişti. Padişahın bir oğlu olması için yapılmadık şey kalmamıştı. Sonunda 1642 başlarında Hatice Turhan Sultan'ın daha sonra Avcı Mehmed diye anılacak Şehzâde Mehmed'i doğurması üzerine herkes rahat bir nefes aldı. Bu doğum sıradan bir doğum değildi. Sönmek üzere olan Osmanlı hanedanı için bir kurtuluştu.

Turhan Sultan, Harem'de Kösem Sultan'ın gölgesinde kalmasına rağmen özellikle oğlu IV. Mehmed'in hükümdar olmasıyla gelin ile kaynana arasında zorlu bir mücadele başladı ve bu mücadeleden Turhan Sultan zaferle çıkmayı bildi. Artık Harem'in en büyük hakimi olmuştu. Turhan Sultan, Köprülüler'in sadrazamlık makamına gelmesinden sonra yavaş yavaş elini siyasetten çekti ve kendini daha çok hayır işlerine adadı. İlk olarak Çanakkale Boğazı kalelerini inşa ettirdi. Daha sonra ise III. Murad'ın hanımı Safiye Sultan tarafından yapımı başlatılan ancak bir türlü tamamlanamayan Eminönü'ndeki Yeni Cami'yi tamamlattı. 1682'de vefat etti ve daha önceden yaptırdığı Yeni Cami'deki türbesine defnedildi.

DEVLETİ AYAKTA TUTTU

Hükümdar otoritesinin bulunmadığı bir dönemde Turhan Sultan'ın devlet yönetimini ele alması Osmanlı İmparatorluğu'nu otorite boşluğundan bir ölçüde kurtarmıştır. Valide Sultan'ın hanedanın devamını her şeyin üstünde tutması devletin devamını sağlamıştır. Turhan Sultan'ın devlet yönetimiyle ilgili emirleri incelendiği zaman Valide Sultan'ın devlet işlerinden uzak olmak bir yana yönetim meselelerine oldukça hâkim olduğu anlaşılır.

Turhan Sultan'ın veziriazama yazdığı emirlerden, Valide Sultan'ın gemilerdeki top ve kürekçilerden, Mısır Hazinesi'nden gelen vergiye, Çanakkale istihkâmlarından donanmanın durumuna, asker maaşlarından Kırım Hanı tayinine, Eyüp'te çevreye zarar vermemesi için fişek atılmasının yasaklanmasından Üsküdar'ın eşkıyalardan temizlenmesine kadar birçok devlet işine hakkıyla vâkıf olduğu görülüyor. Turhan Sultan, emirlerinin uygulanmasında aksaklık olduğunda ilgilileri "kılıç ortaya çıkmadan kul taifesi iş yapmaz" diye tehdit dahi etmiştir.

TURHAN SULTAN'IN EMİRLERİ

Turhan Sultan'ın yazdığı aşağıdaki emirler incelendiğinde Valide Sultan'ın devlet işlerini büyük bir dirayetle yaptığı görülmektedir:

"Donanmanın durumu nedir? Sanmayın ki araştırıp takip etmiyoruz yaptıklarınızı. Gemilerin üstü boş ve içi kof olmasın. Teçhizat, mürettebat ve barutuyla kısacası her şeyiyle tam hazırlansın. Kaybedecek vaktimiz yok. Donanmanın hareket etme zamanı gelmiştir. Çalışıp eksik bir şey bırakmayınız. Gözünüzü dört açın. İhmal ve bahane istemiyorum. Beni söylettirmeyin. Valide Sultan".

"Paşa'ya selamdan sonra bildirilir ki: ...Nice düşmanların gözü kör olsun. Ve hem 'Zahiren bizim düşmanımız var, efendimize bizi yanlış anlatırlar' diye buyurmuşsun. Gerçi düşmansız kimse olmaz. Lâkin siz doğrulukla hizmet edip din ve devleti kayırdıktan sonra, hâşâ, Hakk Teâlâ kuluna zulmetmez. Hemen siz can u gönülden çalışın. Göreyim sizi, sözünüz padişahın huzurunda yalan çıkmasın. Donanmanın perşembe günü çıkmasına çalışın ve bizi de doğru neticeden haberdar edin. Valide Sultan"

"Paşa'ya selamdan sonra bildirilir ki: Donanma ile niçin ilgilenmiyorsun? Huzurumuza gelüp 'Her şey hazır ve mükemmeldir' diye hep aldatıyorsun. Adam gönderip kontrol ettiriyorum, ortada bir nesne yok. Siz '1200 kürekçi lâzımdır" diyorsunuz, yoklatıyorum, üç binden fazla kürekçi yok. Artık yeter, para veriyoruz! Cephane için para istiyorsunuz, veriyoruz, bitmiş olması lâzımdı. Bu âna kadar tamamının bitmesi gerekirdi. Hep huzurumuzda lâf edip gidiyorsun, bu işin aslı nedir? Vallahi 'Bildim, bilmedim' demeyesin. On-on beş gün içinde donanmayı kusursuz şekilde ortaya çıkartmazsan artık kendin bilirsin. Dini ve devleti kayırmak böyle mi olur? Ümmet-i Muhammed'in hizmeti böyle mi olur? Eğer doğrulukla hizmet etmezseniz padişahın ekmeği size haram, cümle ümmet-i Muhammed'in günahı ve vebali de boynunuza olsun. Eski emektarsınız diye sizlere inandık ama ne güzel hizmet edüp yüzünüzü ağartırmışsınız! Size düşen bize bunları söyletmemek, işleri her gün gözden geçirtmemek idi. Şimdi bildiriyoruz ki gözünüzü açıp mukayyet olun! Tersane'ye niçün boş yere gidip oturup bakınıyorsun? İyi hizmet et, ziyadesiyle dikkatli ve mukayyet ol, sonra kendin bilirsin. Size düşen Kaptan Paşa'ya tenbih edip 'Ne lâzım ise bildir, vereyim' demek ve parayı vermektir. Siz kusur etmediğiniz takdirde suç kaptanındır ama siz böyle yapmıyorsunuz. Valide Sultan"

"Paşa'ya selâmdan sonra: Askerin maaşı meselesi ile ilgileniyor musun? Bu hafta içinde ödeyebilecek misiniz? Ziyadesiyle ilgilenip bize lâf getirmeyin. Maaşların ödenmesinin gecikmesi hâlinde size de, bize de zarar geleceğini bilirsiniz. Allah'ı severseniz gayret gösterin, ödemeler bu haftadan sonraya uzamasın. Başımızı önce Allah'a, daha sonra da size dayadık ve size inandık. Şimdi ziyadesiyle gözünüzü açıp her şekilde hizmete devam edesin. Geciktirilecek zaman değildir. Bu düşünce yüzünden geceleri uykunun bize haram olduğu Allah'ın malumudur. İçeride bize, dışarıda da size ümmet-i Muhammed'i korumak, din ile devleti izleyip gözetmek düşer. Herkesin ve önde gelen din adamları ile sizin göreviniz ağız birliği etmek, her şekilde etrafı kollamak, zulmedenleri arayıp izlemek, bunları uyarmak, cezalandırmak ve düzeni korumaktır.... 'Halka zulmedildiğini duyarsam siz bilirsiniz' diye tenbih edin ve Allah'ı severseniz bu hususlarda dikkatli davranın. Donanmaya da özen gösterin, Kaptan Paşa'ya işlerin yapılma zamanının geldiğini söyleyin. Bizi fazla konuşturmadan hayır duamızı almanızı istiyoruz, göreyim sizi. Valide Sultan"

"Ne arz olundu malumumuz olup hemen her şekilde hizmetine ehemmiyet veresiniz. Her ahvalden, her hususdan nice iş görmüş, derya ahvali bilen ihtiyarlarla, şeyhülislâm, kadıaskerlerle, tecrübelilerle istişareden kaçınmayıp, şer-i şerifden dışarı çıkmanıza rızamız yoktur. Hemen saadetlü arslanımın huzurunda ne yüzden yazıldıysa yine o şekilde harekette olasın. ...Her şekilde hayır duamız sizinledir. Elem çekmeyesiz"

Sabah
Erhan Afyoncu

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN