Ashâbü’l-Uhdûd olayının Müslümanlara mesajı
Ashâbu'l-Uhdûd olayı; iman etmiş insanları, inandıklarından vazgeçirmek için derin hendeklere atılmasını anlatıyor. Küfrün yanında olup saf tutanlar kazandıklarını zannediyor oysa, Ashâbu'l-Uhdûd olayı, Hz. İbrahim'in (AS) ateşe atılması ve Hendek Gazvesi bir mağlubiyet değil büyük bir galibiyettir. Şimdi ise Gazze kocaman bir hendeğe dönüştürülmüş durumda ve zalimler yine etrafında toplanmış büyük bir keyifle seyrediyor. Ama unuttukları bir şey var, o hendekler Hz. İbrahim'in (AS) kıssasında olduğu gibi "gül bahçesine" dönüşecek.
◾ Kur'an-ı Kerim, Müslümanların ibret almaları için nice kıssalar barındırır içinde… Karşılaştığımız zorluklara, savaşlara, depremlere ve daha nicesine nasıl göğüs gereceğimizi anlatır bizlere…Bunlardan biri de Burûc sûresinde geçen Ashâbu'l Uhdûd olayıdır. İslam öncesi dönemde, inananların ateş dolu bir çukura atılarak işkence eden kimseleri işaret ediyor bu sûre.
◾ Kur'an-ı Kerim'in 85. suresi olan Burûc, Mekkeli müşriklerin baskı ve eziyetlerini artırdığı bir zamanda nazil olmuş olup 22 ayetten oluşuyor. Uhdûd; uzun ve derin hendek manasına gelirken Ashâbu'l Uhdûd ise "Hendek Sahipleri" demek.
◾ Sûrenin ana konusunu oluşturan bu topluluk; inkârcıların ta kendisi. İnançlı insanlara, sırf inandıkları için yaptıkları işkenceler söz konusu…Bunun karşısında müminlerin inançları uğruna gösterdikleri sabır ve direnç, inanmış kimlerin nasıl bir duruş sergilediğine dair en güzel örneklerden.
◾ Sûrede bununda yanında inkârcıların âhiretteki kötü âkıbetleri ve inananların mutlu sonları, Allah'ın (CC) bazı sıfatları hakkında kısa açıklamalar yer alıyor. Sure, yeminle başlıyor;
"Andolsun burçlarla dolu göğe…" Hendekler kazıp oraları ateş çukuruna çeviren ve inanmış kimseleri o hendeklerin içine atıp onları seyreden bu zalimler, elbet ahirette hak ettikleri cezaları alacaklar.
◾ Bugün Gazze'de yaşanan tüm caniliklerin failleri de Ashâbu'l Uhdûd failleriyle aynı…Burûc, "açığa çıkmak, görünmek, saray ve köşk" anlamlarına gelmekte olup burcun çoğuludur. Surenin devamında, 2 ile 10. ayetler arası Ashâbu'l Uhdûd anlatılmaya devam ediliyor;
﴾2﴿ Vaad edilmiş güne,
﴾3﴿ Tanıklık edene ve edilene ki,
﴾4-5﴿ O çukurları, alev alev yanan ateş çukurlarını hazırlayanlar mahvolmuşlardır!
﴾6-7﴿ Hani o sırada ateşin başında oturmuşlar, inananlara yaptıklarını seyrediyorlardı.
﴾8-9﴿ Aziz, övgüye lâyık, göklerin ve yerin mâliki olan Allah'a inandıkları için, sırf bu sebeple onlara ağır işkence uyguladılar. Ama Allah her şeye şahittir.
﴾10﴿ Mümin erkeklere ve mümin kadınlara işkence edip de sonra tövbe etmeyenler var ya, işte onları cehennem azabı, yakıcı azap beklemektedir.
◾ Tebliğde Kur'an-ı Kerim'in ilahi mesajlarına dikkat kesilmek gerekir, size anlatacağım bu kıssayı da günümüzde zulüm gören İslam coğrafyalarını gözünüzün önüne getirerek dinlemenizi istiyorum.
◾ Birinci rivayet; İran hükümdarı, nikâh düşmeyen akraba ile evlenmenin helâl sayılmasını istediği zaman buna karşı çıkan âlimleri bir hendek kazdırıp içine attırması. Diğer bir rivayet ise Necran Hıristiyanlarına Yahudi hükümdar Zûnüvâs tarafından yapılan işkence olayı ile ilgili olanı.
◾ Ashâbu'l-Uhdûd kıssasında en çok tercih edilen görüş, Müslim, Tirmizi, Nesai ve başkalarının Suheyb'ten rivayet ettiği hadis.
◾ Nerede olduğu sabit olunmayan ancak; Irak, Yemen, Şam, İran civarlarında gerçekleştiği tahmin edilen Ashâbu'l-Uhdûd olayı, iman etmiş birinin İsrailoğullarından bir hükümdar tarafından vazgeçirilmeye çalışılmasıyla vuku bulur.
◾ İman etmiş bu kimse, imanın vazgeçmeyeceğini söyler. Hükümdar buna karşın imanlı bu gencin bir dağın zirvesine götürülmesini emreder. "Onu zirveye çıkarın dininden dönmezse oradan aşağı atın" der. Genç, zirveye götürülür fakat o Rabbine niyazda bulunur ve askerlerin ellerinden kurtulur. Genç, saraya döner ve hükümdar bu kez de onu gemiye götürülmesini emreder. "Eğer dininden dönmezse deniz atın" der. Genç yine yaratıcısına dua eder ve kurtulmayı diler. Bunun üzerine iman etmiş kimse boğulmaktan ve o musibetten kurtulur.
◾ Genci gören hükümdar hayretler içinde kalır. Genç; beni ancak "Halkı bir yere toplayıp, beni bir ağaca astıktan sonra dağarcığındaki oku al yayın ortasına yerleştir ve "Bu gencin Rabbi olan Allah'ın adıyla" diyerek oku bana at. İşte, bunu yaparsan beni öldürürsün" der.
◾ Hükümdar gencin dediklerini aynen yerine getirir ve iman etmiş bu kimse oracıkta ölür. Buna şahit olan halk ise o anda iman eder. İşte, bu olay üzerine kral yolların başlarına o meşhur hendekleri kazdırır. Ateşler de yakılır, kim bu fikrinden vazgeçmez, imanından dönmezse bu çukurlara atılır.
◾ Burada yine rivayet edilen ve birçoğumuzun aşina olduğu şu hadise gerçekleşir: Bebeği kucağında bir anne bu duruma tereddütlü bir şekilde yaklaşır, ne yapacağını bilemez. Kucağındaki bebek ise "Anneciğim, sabret çünkü sen hak üzeresin" der.
-Uhdûd, bir çukurdur ama Müslümanlar için daima cennet bahçesine dönüşen bir çukur. İşte, bu kelime, iman etmiş insanlar olarak ahirette hayat bulacak…
◾ Zaman mekân ve kişiler değişiyor ama failler hep aynı. İsrailoğulları bundan asırlar önce olduğu gibi bugün Filistinlilere zulmediyor. Gazze kocaman bir hendeğe dönüştürülmüş ve zalimler yine etrafında toplanmış bunu büyük bir keyifle seyrediyor.
◾ Evet, hendek kavramının geçtiği bir diğer yer ise Hz. İbrahim'in (AS) ateşe atılma kıssası.
◾ Kur'an-ı Kerim'de kendisinden çokça bahsedilen peygamberlerden biri de Hz. İbrahim (AS). O'da diğer peygamberler gibi o da birçok musibete maruz kalır. Kavmini hak dine çağırınca ateşe atılır, fakat yüce Allah'ın (CC) izni ve emri ile ateş onun için cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüşür.
◾ Hz. İbrahim'in (AS) doğacağı yıl, bir rivayete göre kâhinlerin doğacak İbrahim adlı bir çocuğun halkın dinini değiştireceğini, Nemrud'un saltanatına son vereceğini söylemesi bir rivayete göre de kralın bunu rüyasında görmesi üzerine ülkedeki tüm hamile kadınlar bir araya toplatılır. Doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesi emredilir. Hz. İbrahim'in (AS) babası hamile eşini Kûfe ile Basra arasındaki Ur şehrine götürüp bir mağaraya saklar. Hz. İbrahim (AS) bu mağarada doğar.
◾ O dönemde halk, putlara tapıyor ve Nemrud'u kendilerine ilah olarak görüyorlardı. Hz. İbrahim (AS) hiçbir zaman putlara tapmamış ve tapanları da bundan vazgeçirmeye çalışmaktaydı.
◾ Hz. İbrahim (AS) halkın bayram kabul ettiği bir gün, onların şehirden uzaklaşmasını fırsat bilerek puthaneye gider ve bütün putları kırar. Sonrada elindeki baltayı en büyük olanın boynuna asar.
◾ Halk bunu görünce büyük bir öfkeye kapılır ve "İbrahim yapmış olabilir. O putlara inanmıyordu" derler, Hz. İbrahim (AS) tam 7 yıl Nemrud'un zindanlarında kalır.
◾ İşte, tüm bu hadiselerden sonra Nemrud Hz. İbrahim'in (AS) ateşe atılmasını emreder. Derince bir hendek kazılır. Müşriklerin her zaman başvurduğu bir yoldur bu. Ateş çukuruna dönüşen bu yere Hz. İbrahim (AS) mancınıkla fırlatılır.
◾ İbrahim (AS), bağlanırken yüce Allah'a şöyle dua eder: "Senden başka ilah yoktur. Sen her noksanlıktan münezzeh ve mukaddessin. Alemlerin Rabbisin. Hamd sana mahsustur. Mülk Sana mahsustur. Mülk, Senindir. Senin şerikin yoktur."
◾ İşte, bu teslimiyet onu, bulunduğu çukurun gül bahçesine dönüşmesine vesile olacaktır...Müşriklerin defalarca uyguladığı hendekler gün gelecek, bu seferde Müslümanların savunma metodu olarak karşımıza çıkacaktı.
◾ Uhud Savaşı'nda kesin bir mağlubiyet kazanamayan Mekkeliler, Medine'deki Müslümanların varlığından oldukça rahatsız olmuş ve buna istinaden 12 bin kişilik ordu kurmuşlardı.
◾ Müslümanlar nasıl bir savunma yapacaklarını düşünürken Hendek ismi ise İranlı Selmân-ı Fârisî adlı bir sahabenin kendi diyarlarında uyguladıkları bir müdafaa tekniği olan, şehrin çevresine hendek kazma ve düşmanı savaşmadan durdurma fikrini ortaya atmış bu fikir Hz. Muhammed (SAV)'in hoşuna gidince anında tatbik edilmeye ve Medine çevresindeki açık alanlara hendekler kazılmaya başlanmıştı. Bu sebeple de bu önemli savaşa "Hendek Muharebesi" adı verilmişti…
◾ İşte, anlattığımız Ashâbu'l-Uhdûd olayı, Hz. İbrahim'in (AS) ateşe atılması ve Hendek Gazvesi bir mağlubiyet değil bir galibiyettir. O gün nasıl; Ashâbu'l-Uhdûd olayı imanın vücut bulmuş hali olduysa ve nasıl Hz. İbrahim (AS) ateş çukurundan sağ çıktıysa nasıl Hendek Savaşı kazanıldıysa bugün de Filistinli kardeşlerimiz özellikle Gazze'de bir çukurun içine alınmış durumda.
◾ Denizden ulaşım sağlamak isteyen insanlara engel olunuyor, durmak bilmeyen saldırıların arkası kesilmeden sürüyor ve havadan gelen her şeyin önü kesiliyor. Gazze'ye her türlü yardımın yolu kapatılıyor…
◾ Az önce bahsettiğimiz olaylardaki iman gücü günümüze de yansıyor işte, bunu insanlıktan nasibini almamış, eli kanlı şer ordusu bilmiyor tabii. Nerden bilsinler ki!
Sonları olacağını düşündüğü o dipsiz çukurların, Müslümanların kalbinde ahiret ışığı olarak yanacağını? Nerden bilsinler! Hendeklerin, ateş çukurların, kısıtlamaların ve ölümlerin iman etmiş kimseleri korkutamayacağını da bilmiyor elbette
Evet; bilmiyorlar, görmüyorlar, duymuyorlar ve hissetmiyorlar. Çünkü onların, yaşanan bu zalimlikleri görecek ne gözleri, feryatları duyacak ne kulakları ne de merhamet duyacak kalpleri var… Onların yalnızca Müslümanlara karşı derin bir korkusu ve gerçeklere karşı kaçışları var, yalnızca korkarak kaçışları…
Editör/ Sunucu: Sümeyye Tektaş
Kamera:Serkan Hervenik
Kurgu: Günışığı Gülhan Salma
💠💠💠
FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!
Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;
👉 YOUTUBE 🔔
👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.