Barbie film göründüğü kadar tozpembe mi?

Yılın en iyi çıkış yapan filmi Barbie ile karşınızdayım! Peki, Barbie filmi göründüğü kadar tozpembe mi? İşte merak ettiğiniz her şey bu videoda…

🔹 Tüketim toplumunun ve kapitalizmin sembollerinden olan Barbie, idealize edilen ve gerçekçi olmayan beden ölçüleri, tüketime özendiren eşyaları ile her dönem eleştirilerin odağında olan bir oyuncak. Hatta çocuklarda yeme bozukluğu, ruhsal ve fiziksel problemler ortaya çıkaran "Barbie hastalığı" diye bir sağlık problemi bile var. Bu derece etkileri olan bir oyuncağı ebeveynler, çocuklarına zarar verebileceğini düşündükleri için satın almak istemiyorlar. İşte böyle bir imajı olan Barbie, filmin daha ilk sahnesinde çocuklar üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne serer. Barbie'ye aşırı anlam yükleyen film, dünyadaki tüm kadınların güçlü ve başarılı olmasının nedeni Barbie'mişcesine bir algı oluşturur. Barbie Land'de geçen yapım, adeta dev bir feminist ütopyasıdır. Burayı yönetenler de çalışıp güzel bir hale getirenler de kadınlardır. Filmin merkezinde: "Barbie denince akla gelen standart Barbie" vardır. O her haliyle mükemmel kadını temsil eder.

🔹 Kadrosunda LGBT'nin temsilcileri haline gelmiş trans oyunculara yer verir. Filmin yönetmeni bu durumu inkar etmez ve hatta bilinçli bir tercih olduğunu söyler. Bu da filmin hiç masum olmadığının bir itirafıdır aslında. Film, feminist bir bakış açısını temel alırken aynı zamanda feminizmi de yerer. Aslında dünya üzerinde bulunan bütün fikir akımlarını hem savunuyormuş hem de eleştiriyormuş gibi izlenim verir. Bunlar markanın, "biz herkesin yanındayız, hepinizin temsiliyiz" politikasıdır. Esasında tüm dünyada eleştirilerin odağında olan ve çocukların psikolojisini bozarak depresyona kadar gidebilecek hastalıkların sebebi Barbie imajını aklama çabasındadırlar.

🔹 Senaryo anlamında vasat denebilecek seviyede olan yapım, daha tahmin edilebilir bir olay örgüsüne sahiptir. Bu da bir buçuk saat olmasına rağmen izleyenlerin sıkılmasına neden olur. Filmin son sahnesinde Barbie, insan olmaya karar verir. Çocukların oynadığı oyuncağın insan formuna dönüştürülmesi günümüz dünyasındaki kadınların birer Barbie haline geldiğine yapılan bir gönderme olarak görülebilir.

🔹 İşbirlikleri ile daha vizyona girmeden bütün mağazalarda boy boy pembe renkli Barbie ürünleri raflardaki yerini alır. Adeta bir yarışa teşvik eden Barbie, kapitalizmin insanlar üzerindeki etkisini net bir şekilde gösterir. Yürütülen PR çalışmaları ve sahte gündemlerle sürü psikolojine maruz bırakılan insanlar, unutulan Barbie'yi tekrar pembe ile özdeşleştirir. Böylece her birey Barbie'nin reklamını yapan birer metaya dönüşür. Yoğun bir tüketim kültürüdür ve çocukları tüketim odaklı bir bakış açısına yönlendirir.

🔹 Vizyona gireli bir hafta bile olmadan sinema bileti satışlarından sosyal medyaya, markaların reyonlarında yer alan ürünlere kadar her yeri Barbie çılgınlığı sarmış durumda. Bu film ile beraber Barbie'nin idealize edilmiş beden ölçülerinin genç kızlar üzerindeki olumsuz etkileri tekrar gündeme gelmekte. Barbie, nesilleri tehdit eden, mükemmellik algısını farklı versiyonlarıyla yeniden hortlatan bir tehlike olabilir mi?

💠

FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!

Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;

👉 TWITTER

👉 INSTAGRAM

👉 FACEBOOK

👉 YOUTUBE 🔔

👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.

Görüş ve önerileriniz için bizlere ulaşabileceğiniz e-posta adresimiz:

fikriyat@fikriyat.com.tr

Editör-Sunucu: Büşra Kılıç
Kurgu: Ayşenur Aslan
Kamera: Serkan Hervenik - Eyüp Kaymak