Fatma Bayram
8.10.2025
Fatma Bayram
Kabımızı Onarmak
Tüm Yazıları

Kabımızı Onarmak

Kötülüğün giderilmesi iyiliğin kazanılmasından önce gelir

Kelime-i Tevhid "lâ" ile başlar. Yüce Allah'ın birliğini ancak O'nun dışındaki bütün sözde ilahları reddederek kabul etmiş oluruz. Bu prensip fıkha "def'u'l-mefâsid celb-i menâfiden evlâdır" yani "kötülüğün giderilmesi iyiliğin yerleştirilmesinden önce gelir" şeklinde yerleşmiştir. Herkesin anlayacağı dilden söyleyecek olursak, dibi delik bir kazanı doldurmaya çalışmak boşuna bir çabadır; önce kazanın onarılması gerekir. Ahlakımız da böyledir. Eskilerin tabiriyle "tezkiye tahsilden önce gelir." Alimlerimiz bu sözle ahlakın güzel niteliklerini edinmeye çalışmadan önce nefsimizi o güzellikleri bozup kirletecek niteliklerden arındırmamız gerektiğini söylemiş oluyorlar. İyiliklere odaklandığımızda kötülüklerin kendiliğinden azalarak yok olacağını söyleyenler ihtimal ki bunu özümüzden ziyade davranışlarımızı kastederek söylüyorlar. Sözgelimi gösterişçi biri, yaptığı iyilikleri anlatarak veya karşısındakini sürekli minnet altında bırakmaya çalışarak yok saymasının (Bakara, 264) önüne ancak davranışın derininde yatan gösterme ve hükmetme isteğini eğiterek geçebilir. Benzer şekilde bir kalpte haset, kibir, kin, riya gibi kötülükler dururken tevazu, sevgi, ihlas gibi iyilikler yerleşemez. Kirli bir tabağa konulup servis edilmiş yemek ne kadar kaliteli olursa olsun lezzet vermez. Kitabımız zaten "Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir" (Şems, 9) diyerek bize önce nefsin arazlarından arınmayı hatırlatır. Peygamberimizin gönderiliş amacı da bizi temizleyip arındırmanın kısa ve emniyetli yolunu göstermektir. (Tevbe, 103)

Kısacası "Tezkiye tahsilden önce gelir" ilkesi koruyucu ahlakın esasını oluşturur. Bir davranış yanlışsa onu ortadan kaldırmak, yerine iyi bir davranış kazandırmaktan önce gelir. Buna göre mesela kibirli bir gönül, tevazu eğitimine değil, önce benlik terbiyesine muhtaçtır. Bu, tıpta "önce mikrobu öldür, sonra hastayı güçlendir" prensibine benzer. Tasavvufta da kalp önce kötü sıfatlardan temizlenir sonra güzel niteliklerle süslenir. Bu yüzden ahlaki eğitimde ilk adım, kötülüklerin farkına varmak, onları itiraf edip terk etmektir.

Modern ahlak eğitimi çoğu zaman doğrudan "iyilik" vurgusu yapar: sevgi, empati, dayanışma vs. Ama bencillik, kıskançlık, çıkarcılık gibi kötülükler temizlenmeden bu değerler sahici olamayacağı gibi kısa zaman içinde kötü eğilimler tarafından kullanılarak daha da tehlikeli hale gelebilir. Mesela kıskançlık nedeniyle kuyunuzu kazmak isteyen birinin bunu size iyilik yapıyormuş gibi gösterdiği birtakım yollardan yapmaya kalkmasının tehlikesi açık kıskançlıktan çok daha vahimdir.

Kötülükle mücadele temennilerle olmaz

Ahlaklı olmak sadece iyi düşünce ve temennilerle gerçekleşmez. Ahlak bir yaşam biçimidir. Davranışa dönüşmeyen duygunun – en azından diğer insanlar açısından- yaşanmamış sayıldığını söyleyen uzmanlar insanlar arası ilişkilerde odaklanmamız gereken kısmın karşımızdakinin neler söylediğinden çok neler yaptığı olduğunu vurguluyorlar. Bu nedenle bir yandan çirkin davranışları yaparken diğer yandan sadece düşünce, duygu ve dil yoluyla kendini ahlaken yeterli bulmak insanın kendini kandırmasından başka bir şey değildir.

Yine de bu kötülüklerden tamamen arınmış olmak, hataya hiç bulaşmamak insan için mümkün değildir. Rabbimiz bize ilk insanın hikâyesini anlatırken bu mesajı özellikle verir. Bu durumda inanan insana yakışan hatasını savunmamak, mümkünse telafi etmek ve arkasından bir iyilik yaparak o hatanın izini silmeye çalışmaktır. Özellikle beş vakit namaz Rabbimize karşı işlediğimiz küçük hataların günahlarını silen bir silgi gibidir. (Hud 11/114)

İnsanlara yönelik hatalarımıza gelince bu konuda onlarla helalleşmeden mesele kapanmış olmaz. Ahlaki kötülüklerin tamamı insanın ya kendisine ya da başkalarına verdiği zararlarla ilgilidir. İslam dininde hem hukuki hem de ahlaki boyutta önemli bir yer tutan "kul hakkı" genellikle insanların canları, bedenleri, ırz ve namusları, manevi şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dinî inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklara karşı sınırları aşacak şekilde davranmak demektir.

Sözün özü, işe öncelikle insan olmaklığımız nedeniyle eksik ve kusurlarımızın kaçınılmaz olduğunu bilmekle başlayacağız. Bugün adına farkındalık denilen bu aşama tekâmül yolunda büyük bir adımdır. Büyük gayretlerle ortaya koyduğumuz iyiliklerimizi dünya ve ahirette yiyip bitirecek ve bizi müflis tüccar durumuna düşürecek ne gibi yanlışlarımız varsa onlardan arınmayı öncelikli hedefimiz yapmak gerekir. Şu var ki bu süreçte en çok dikkat etmemiz gereken şey bu arınmayı kendimizi aşırı eleştirerek, ümitsizliğe düşerek ve pes ederek yapamayacağımızı da bilmektir. Bu yolculukta tasavvufi terbiyeden ve İslami psikolojiden yardım almak, yolu kısaltmamıza yardım edebilir. Hepsinden önemlisi, bizimle aynı çaba içinde bulunan dostlarla çevrili olmaktır.

Fatma Bayram

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Fatma Bayram

Fatma Bayram Diğer Yazıları