Anadolu yarımada olduğu için savunma derinliği vardır. Doğudan hamle yaparsanız en fazla Erzincan, batıdan ise Eskişehir'e kadar ilerleyebilirsiniz. Nitekim Birinci Cihan Harbi ve Türk Kurtuluş Savaşı'nda böyle olmuştur.
Hıristiyan batı dünyası Akdeniz'deki bütün adaları kendisine ait görür. Malta ve Sicilya, Midilli yahut Rodos, hiç fark etmez. Kıbrıs da bu sahiplenmenin önemli bir parçasıdır. Bu yüzden adadaki Türk tarafını yok saymaya devam ediyorlar. Türkiye'yi ise işgalci olarak görüyorlar.
Büyük devletimiz, 1699'dan 1918 yılına kadar devasa büyüklükte topraklar kaybetti. 1974 Barış Harekâtı neticesinde, Kıbrıs adasının yüzde otuz beşlik bölümü kurtarıldı. Yani 275 yıl sonra ilk defa, batı istikametinde kaybettiğimizin toprakların oldukça küçük bir kısmını geri alma başarısı gösterdik. Batı dünyasının kabullenmediği şey işte budur.
Kıbrıs adasının bir diğer özelliği de batıdan doğuya veya doğudan batıya gitmek isteyenler için en kuvvetli dayanak noktası olmasıdır. Bunu bilen Müslümanlar, Hz. Osman döneminde adanın fethini tamamlamıştır. Sonrası tarih bilgisidir.
Bugün bazı batılı devletlerin Kıbrıs Rum Kesimine üs kurması ve kurmak istemesinin temelinde bu stratejik önem vardır. Siyonist devletin cinayetlerine devam edebilmesi için lazım gelen silahlar ve başka şeyler, büyük ölçüde ada üzerinden sağlanmaktadır.
Ülkemizin Kıbrıs hassasiyetinin temelini birçok neden oluşturur. Soydaşlarımızın selameti, Akdeniz sahillerimizin güvenliği vs. Fakat meselenin özü, yazımızın giriş bölümünde söylediğimizdir.
O bilgiyi güncellersek; Adalar Denizinden girme ihtimali bulunan savaş uçakları, Malatya'daki hava üssümüze ulaşamaz. Doğudan gelecek olanların ise Eskişehir'de bulunan ana jet üssümüze dokunması zordur. Buna karşılık Kıbrıs adasından yapılacak her hamle, tehlikeli bir biçimde savunma derinliğimizi yok edecek ve Anadolu'yu tam ortadan bölecek durumdadır. Ülkemizin adadaki yabancı devlet üslerinden ve Rum Kesiminin silahlandırılmasından tedirginlik duyması, hem itiraz edip hem önlem alması boşuna değildir.
Kıbrıs'a gereken önemi vermek, aynı zamanda Anadolu'yu güvende tutmak demektir. Bunun aksini dillendiren ya bir şey bilmiyordur yahut niyeti başkadır. Mavi Vatan bahsinin "masal" olduğunu söyleyenler gibi.
20 Temmuz itibariyle Kıbrıs Barış Harekâtının ellinci yılı geride kaldı. Bu zaman zarfında neler yapıldı, yapılmadı, yapılamadı, konuşulabilir.
Şunu da unutmayalım, bir ikaz olarak daima aklımızda tutalım: Dünyanın her yerindeki İngiliz işgalleri, kültürel erozyonu ve hafıza kaybını da beraberinde getirmiştir. Bakınız: Pakistan'ın ulusal sporlarının kriket ve polo olması, Ürdün'ün mevcut durumu, Mısır'daki ağır kutuplaşma…
Kıbrıs seksen iki yıl İngiliz işgalinde kalmıştır. Devletimizin buna göre davranması ve meseleye topyekûn yaklaşılması şarttır. Yoksa Anadolu ile Kıbrıs Türkleri arasındaki mesafe sadece denizden ibaret olmaz.
İbrahim Tenekeci
