Arama

Mustafa Özcan
Şubat 6, 2018
İçimizdeki Baas sözcüleri!

Uzun yıllar Suriye'de Baas rejimiyle mücadele etmiş olan Said Havva yaşadıklarının hülasasını 'Hazihi tecrübeti ve hazihi şehadeti' adlı kitabında toplamıştır. 'Deneyimim ve tanıklığım' şeklinde çevrilebilecek olan bu başlık altında Baas yıllarını yazmıştır. Baas, CHP gibi darbelerle hayat bulan. beslenen bir partidir. Eskiden CHP+ordu=darbe diye bir formül vardı. Bu formül Baas partisiyle alakalı olarak da geçerlidir. Baas'ın tarih bagajında darbeler vardır. Baas darbelerle tek parti olana, hayat bulana kadar Suriye'de bir varlık gösterememiştir. Azınlık partisi olarak işlev görmüştür... Suriye çok partili sistemde iken küçük ve kadük bir parti olarak kalmış ve azınlık partisi olarak işlev görmüştür. Said Havva buna temas eder ve azınlıkların Baas Partisini binek ve Truva atı olarak kullandıklarına işaret eder. Esasında Arap ulusçuluğunu yüceltmeyi amaçlamış olan Baas Partisi fiiliyatta Arap ulusunun zıddına, kahrına çalışmaya başlamıştır. Suriye halkına reva görülen bu kadar kötü muameleyi bir ecnebi bile yapamazdı. Irak'taki ikizi Baas yerine onun düşmanı olan İran'la 8 yıllık savaş boyunca dirsek temasında kalmış ve onu desteklemiş hatta 1991 yılında SaddamKuveyt('ten çıkarmak için baba Esat baba Bush ile ortaklık kurmuştur. Baas Partisi kesinlikle bir ihanet partisidir. Arap Baharı yıllarında ise Suriye Baas partisi Acem planlarının uygulayıcısı ve geçirgeni olmuştur. Baas Partisi dediğiniz, ideallerinin tersini yapan bir nifak partisidir. Arap ulusu demiş Acem ulusuna hizmet etmiştir. Sosyalizm demiş bir zümrenin ekonomik çıkarlarının bekçisi olmanın ötesinde sultasını temsil etmiştir. Suriyeli sosyalist yazar Tayyip Tızzini istibdadın ve totaliterliğin dört sütunu tasvirinde Baas'ın zümre eksenli ekonomik totaliterliğine de işaret etmiştir. Baas Partisi, Suriye'de azınlıkların doluştukları ardından darbe ile birlikte ülkeye egemen oldukları bir siyasi tabelanın adıdır.

Şimdi de CHP'de Baaslaşma emareleri görülmektedir. ABD Irak'ta Baassızlaştırma çabası güderken ABD dahil Suriye'de kimse Baas'tan rahatsız değill. Aksine ABD Türkiye'de Baaslaşma çizgisinde yürüyen ve evrimini tamamlamaya çalışan bir partiyle dirsek temasındadır, köprü kurmaktadır. Bu meyanda Türkiye'de fiilen iki azınlık partisinin faaliyet gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu partilerden birisi kimliğinde halkçılık yazmasına rağmen Suriye, İran ve Türk halklarının iradesinin dışında onları bastıran totaliter yapılara destek olmaktadır. PYD, Baas gibi totaliter yapılara arka çıkmaktadır. Orhan Miroğlu totaliter yapı olarak bu ikisine ilaveten Nusre Cephesini de saymaktadır ki, haklıdır. Dolayısıyla CHP totaliter yapılarla kaynaşmakta ve onların sözcülüğünü yapmaktadır. Klik vaziyetinde iç çekişmelerini de demokrasi olgunluğu olarak takdime çalışmaktadır. Maalesef CHP ne Türkiye, ne İran, ne de Suriye'de halktan yanadır. Bilakis Suriye'deki Baas Partisi gibi darbeci bir partidir, en azından tarihi geçmiş sicilinde böyle bir damga vardır.

Türkiye Baas tipi darbelerin çok uzağında değildir. Merhum Mahir Kaynak 1971 yılında Türkiye'de Suriye veya Irak'taki gibi bir idare tarzı getirecek Baasçı bir darbe girişimini engellediğini ifade etmiştir. Demek ki Baaslaşma süreci Türkiye'de tamamlanamamıştır. Bununla birlikte Baas tipi özerk yapılar vardır ve CHP'de böyle bir temayül görülmektedir. Kendisi Baaslaşmaya da Baas tipi yapılara da özenmekte ve onların politikalarını benimsemekte ve iktidar partisine de telkin etmektedir. Nitekim kurultaydan çıkar çıkmaz Kılıçdaroğlu ilk iş olarak hükümetten Esat ile görüşmelerini istemiştir. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Esat kim ki onunla görüşeyim' demiştir. Burada iki hususa dikkati çekmiştir. Birincisi artık Esat kendisini, ülkesini temsil etmekten uzaktır. Artık Esat, Esat değildir. Sadece bir kukla, maşadır. İkincisi de halkını öldüren bir katildir.

Maalesef CHP Baaslaşma odağındadır ve partinin kimi önde gelen aktörleri azınlık yapılarını temsil etmekte ve onun ötesinde bu yönde politikalar geliştirmekte ve bunu da kamuoyu algısı üzerinden empoze etmektedir. Son sıralarda maalesef CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, Vatan Partisi Başkanı Doğu Perinçek'e kadar birçok siyasi ve kanaat önderi Baas sözcüsü haline gelmiştir. Bu acınası ve hazin bir durumdur. Doğu Perinçek Esat'ı kahraman olarak göklere çıkartırken CHP'den Öztürk Yılmaz ÖSO'yu terör örgütü olarak yaftalamıştır. Buna mukabil, eski Sözcü Selin Sayek Böke ile İlhan Cihaner PYD'nin terörist olduğuna ikna olmuş değiller. Yani CHP kurmaylarına göre silah arkadaşı olarak omuz omuza çarpıştığımız ÖSO Suriye'nin kuvvayı milliyesi olamazken aksine terör örgütü olurken buna mukabil PKK'nın Suriye'deki kolu PYD terörden aklanıyor! Terörist değilse o zaman özgürlük savaşçısı olmalıdır. Demek ki Türkiye'de darbeyle Baas rejimi kuramasalar bile Baas şurada burada özerk vaziyette yaşıyor. Baas'ın içimizdeki yerel sözcüleri hükümeti Baas'la ortaklık konusunda baskı altında hatta ateş altında tutuyorlar. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ da bunlardan birisi. Keza Şükrü Elekdağ gibi bazı eski büyükelçiler de bu kervana katılmış bulunuyorlar.

Peki! Bu kadar can attıkları Esat kimdir? Savaş suçlusu bir cani. IŞİD'in seküler yüzü. Bu arada Soner Yalçın da Nuseyriliğin bir Türk inancı olduğuna hükmetti! O zaman dokunulmaz zırhına bürünüyor! Annesi ona ninni söylerken, beşiğini sallarken Eba Müslim Horasani kıssaları anlatmış. Devlere, Emevilere karşı savaşan bu cengaver ve yiğit bir Türk imiş. Kürtler onun Kürd olduğunu söylüyorlar biz de aksini iddia edebiliriz. İkisi de mümkündür. Arap ırkçılığı yapan ve orijinal İslami rejime darbe vuran Emeviler de yıkılmayı hak etmişlerdir lakin bizler 'kral öldü yaşasın yeni kral' diye tempo tutan zümreden değiliz. Eba Müslim Horasini bir Türk ve ilaveten Keza Nuseyrilik de Türk inancı imiş! İnancın kanla ilişkisi ne? Esat'ı Türklüğe bulaştırarak onu ve rejimini manevi koruma, siyanet altına almak istiyor. Bugün Esat'ın temsil ettiği sistem oligarşik veya zümre asabiyetidir. Dolayısıyla Emeviliğin yaşayan farklı bir boyutu, versiyonudur. Baas partisi çağdaş bir Emevi partisidir.

Bugün Nuseyrilik adına hareket eden yeni Şam rejimi asabiyet üzerine kuruludur. Hakkaniyet üzerine değil asabiyet üzerine kuruludur ve dolayısıyla hepsi Emeviliğin farklı türleridir. Nazizm ile Siyonizm kavga etse de birisi cellat değeri celladına özenen eski kurbandır.

Esat bugün neyi ve kimi temsil ediyor? Birincisi, artık kararında özgür değildir. İran ve Rusya'nn vasalıdır. Onlar adına ülkenin mütebaki alanını kontrol etmeye çalışıyor. Daha doğrusu Suriye'den geriye sayesinde kıyım hane kalmıştır. İran ve Rusya'nın kucağına düşmüştür ve onlardan bağımsız bir siyaset güdemez.

Son sıralarda bilir bilmez içimizdeki Esat borazanları, Baas sözcüleri amuda kalktılar. Esat ve İran ekseniyle iş tutalım diyorlar. Bunlardan bazıları da arada savaş çıkarsa ben İran cephesinde yer alırım diye niyetini açık ediyor. Bu durumda onların cephesinde olursak onlar namına kendimize karşı savaşmış olacağız. İçimizdeki gafillerin istedikleri de tam budur. Adam vekil olduğu için dokunulamıyor. Bunlar içimizdeki ecnebilerin temsilcileridirler.

Türkiye'nin azınlıklar lehine dümenini ele geçirmek istemektedirler.

Esat ile İran ekseniyle iş tutalım diyenlerin bel bağladıkları eksenin fotoğrafı Bahram Kasemi'nin sözlerinde ifadesini bulmaktadır. İran dışişleri bakanlığı sözcüsü Bahram Kasemi, "Türkiye operasyonunu durdurmalı ve Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymalı" demektedir. Açıklama resmi IRNA haber ajansında yer aldı. Kasemi, "Türkiye'nin eylemleri Suriye'ye güvensizliği, istikrarsızlığı ve terörü geri getirebilir" diye de eklemiştir. Güya farklı cepheleri temsil ettikleri halde Adam Amerikan sözcülerinden geri kalmıyor. Behram Kasimi bu açıklamayı yaparken Neçirvan Barzani de Ali Larijani ile birlikte halvette idi. Türkiye Kuzey Irak referandumu meselesinde Şii eksenin yanında yer almasına rağmen onlar PKK/PYD meselesinde bizimle aynı cephede yer almıyorlar! Türkiye'deki yerel ortakları da öyle.

İran bu tavrıyla Türkiye ile değil PYD ile ortak olduğunu ve ABD, İran ve PYD'nin aynı dili ve vizyonu paylaştıklarını gösteriyor. Bizi Suriye'de istemeyen İran'ın Suriye'de işi ne? Bunlara bel bağlayanlar gündüz gözüyle rüya görüyorlar. Ya da çölde serap görüyorlar. Hepsinin ortak karakteri mertlik değil namertliktir, kaypaklıktır. Baas hareketi bir nifak hareketidir. Apo onların eski ortakları Salih Müslim ise yeni ortaklarıdır. Orhan Miroğlu'nun kaydettiği gibi kendi itirafıyla Esat'ı ayakta tutan iç güçlerden birisi PYD ise diğeri de bizim ilavemizle IŞİD'dir. Dış güçler ise Rusya ile İran'dır. Öcalan, Salih Müslim ile Esat'ı terörist başları olarak reddediyoruz. Ahmet Necdet Sezer'in başlattığı mirasını da geri iade ediyoruz. Orhan Miroğlu'nun dediği gibi Kürtlerin asıl kurtuluşu PKK ile PYD'den kurtuldukları gün olacaktır. Bulundukları coğrafya şenlenecektir. Onların kıskacından ve prangasından kurtulduklarında özgürleşeceklerdir. Keza Suriye halkı Esat'tan ve İran halkı molla düzeninden kurtulduğunda kendisine gelecek ve bölge sütliman olacaktır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN