Gücü mü yetmiyor yoksa niyeti mi yok? Iraklı siyasetçi Faik eş Şeyh neden İran'ın İsrail karşısında eli kolu bağlı kaldığını soruyor. Kırk yıldır haritadan silemediğini sorguluyor. İran'ın projesi buysa neden akim kaldı? Kırk yıllık zaman dilimi projeyi bitirmeye yeterli olmadı mı? İran'ın İsrail'i haritadan silme gibi bir projesinin olmadığını aksine Filistin davası üzerinde bölgesel nüfuzunu pekiştirmek ve artırmak istediğini söylemiştir. Yani muvazaa hattında hareket etmektedir. Faik el Şeyh Suriye rejimiyle kırk yılı aşan içli dışlı ilişkilerine rağmen İran'ın İsrail'i sarsacak bir çıkışta bulunmadığını hatırlatmıştır. Yine Gazze konusunda da neredeyse bir yıla ulaşan çatışmalar sırasında İran'ın devreye girmediğini, Hamas'a ek olarak İran ve aparatlarının cephe açmadıklarını, açmaları halinde İsrail'i sökmelerinin işten bile olmadığını, öyleyse neden bunu yapmadıklarını soruyor. İsmail Heniye'nin intikamını da yerde, ortada bıraktılar. İpe un serdiler. İran Fransız deyimiyle hasmına sadece verbatim/sözel darbeler indiriyor. Sözde ve sözel darbeler vuruyor. Bırakın Filistin'i İran İsrail karşısında kendisini bile savunamıyor! Bu nasıl oluyor? İran kırk yıldan beri Kunaytıra cephesini kapalı tutuyor. Yine kırk yıldan beri Güney Lübnan cephesini atıl bırakıyor. Hamas'a muvazi olarak Gazze meselesine müdahil olabilir ve en azından İsrail'i geriletebilirdi! Veya safını belli edebilirdi.
O halde İsrail ile sözel de olsa sürtüşmesinden maksadı nedir? Buna en güzel cevabı Halit Meşal vermektedir. Bilindiği gibi Halit Meşal Hamas içinde Sünni cepheye daha yakın olan isimler arasındadır. İran'ın ilgisini iki meseleye bağlıyor. Bunlardan ilki İran'ın Hamas üzerinden nüfuzunu Arap diyarına yaymak, taşımak istemesi. Arap ülkelerinde eriyen destek tabanını Filistin üzerinden konsolide etmek, canlı tutmak. Kısaca Hamas ve Filistin meselesini Arap ülkelerine ve İslami kesimlere ulaşma kanalı olarak kullanmak. Halit Meşal İran'ın Filistin meselesine ilgisinin ikinci nedenini de şöyle açıklıyor: Batı ile pazarlıkta ek bir karta malik olmak. Filistin meselesi üzerinden İran Batı ile ilişkilerinde yeni bir pazarlık kartı elde ediyor. Irak'ta da Kaide kartını kullanmıştır.
İran Dışişleri eski bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın helikopter kazasından sonra ölümü üzerine vekaleten yerine geçen Ali Bakıri Kani İran'ın Filistin'e ilgisini aynı nedenlere bağlamıştır. (https:// www.iranintl.com/ar/202406134467) Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı ile ortak basın toplantısında ABD ile anlaşmazlıklarını şöyle izah etmiştir: "ABD'nin bizimle anlaşmazlığı bize tanıdıkları bölgesel nüfuz kotasının yetersizliğine dayanıyor. Biz bu payı kabul etmiyor ve bölgede daha fazlasını elde etmeye bakıyoruz..."
Bunun üzerine X hesabından bir değerlendirme yapan El Cezire programcılarından Faysal Kasım şöyle yazmaktadır:"İsrail ya da Amerikalı yetkililerden İran aleyhinde bir açıklama duyarsanız üzerine tükürün. Sakın aldanmayın, tasdik etmeyin. Tersi doğrudur. Hepsi bölgede nüfuz paylaşımında hemfikir bulunmaktadır. Basın önünde birbirleriyle dalaşırlarsa bilin ki kayıkçı kavgasıdır ve pay konusunda anlaşamamışlardır. Mollalar yönetime geldiklerinden beri ABD ile İsrail'e saydırıyorlar. Aynı anda gerçek anlamda düşmanları ise sadece Araplardır. Bunun dışında onlardan aykırı bir davranış beklemeyin. Çünkü onların gerçek düşmanları bütün mezhep ve meşrepleriyle Araplardır. Onların Arapların dışında bir düşmanları yoktur…"
Hamaney son olarak Yezidi-Hüseyni cephesi üzerinden tarihi kinleri ve hesaplaşmaları canlandırdı. İsrail'i hedef alsaydı müstekbirler-mustazaflar gibi daha umumi ve kapsayıcı tabirler kullanabilirdi. Kışkırtıcı tarihi atıflardan uzak dururdu. İsmail Heniyye gündemini saptırmak için tarihi referanslara atıfta bulunmuştur. Mısırlı youtuber Sabir Meşhur ona hodri meydan çekiyor. Mindere davet ediyor ve Hamaney'e karşı Yezid'in cephesini savunuyor. Onun Hazreti Hüseyin'den daha fazla İslam'a hizmet ettiğini ileri sürüyor. Kabe'yi mancınıklarla vurarak veya Medine'yi serbest şehir ilan ederek mi? Hamaney'in karşı cephesi hazır. Yezidi veya Nasibi istiyorsa işte karşısında duruyor. Sabir Meşhur da Hamaney'i mindere bekliyor. Birbirlerinin dengi sayılırlar. Buyursunlar kozlarını paylaşsınlar! İyi olan kazansın!
Mustafa Özcan