Emevi Camii'nde kurtuluş günü hutbesi
8 Aralık 2025 tarihi itibarıyla Suriye halkı devriminin sene-i devriyesini idrak etti. Bir hutbeyle birlikte bu kutlu günü tes'id ve tebrik etti. Bu münasebetle geçici Cumhurbaşkanı Ahmet Şara zafer yıl dönümünde yani 8 Aralık 2025 günü Emevi Camii'nde katılımcılarla birlikte sabah namazını kıldı sonra da haki elbiseleriyle minbere çıktı ve bir hutbe/konuşma irat etti. Bazıları bu davranışı garip bulabilir, karşılayabilir. Netice itibarıyla Şam anveten yani zorla ele geçirilmiştir. Belki de bu zafer 1964 yılının bir rövanşı mesabesindedir. Baasçılar o yıl Şam'da Emevi Camii'ne tanklarla girmişler daha doğrusu baskın yapmışlardır. Benzeri bir uygulamayı Hama'da Sultan Camii'ne yönelik olarak tekrarlamışlardır. 1982 yılında da şehri yerle bir etmişlerdir. Peki! Onların yaptığının İsrail'in Aksa Camii'ni basmasından ne farkı var? Hiç… Esat hanedanlığı cumhuriyet adı altında bu ülkeyi kan ve barutla tam 53 yıl boyunca yönetmiştir. Buna yönetim denilebilirse! Zulüm demek daha yerinde olur. Suriyeliler bu dönemde zulüm ve mezalim sağanağı yaşamışlar ve adeta doğduklarına pişman olmuşlardır. Şimdi de devr-i sabık yandaşları çeşitli iftiralarla ve yeni yönetimi karalayarak ve itibarsızlaştırarak yollarına devam ediyorlar. Kendilerini gözden geçirmiyor ve hiç muhasebe etmiyorlar. Başkalarına çamur atıyorlar ama kendilerini gözden geçirmek akıllarına gelmiyor. Çünkü vicdanları nasır bağlamış ve kararmış.
Yine de Ahmet Şara minbere çıkarken kılıç kuşanmayı unutmuştur! Devrimin sene-i devriyesinde Ahmet Şara, Hazreti Ebubekir gibi konuşmuştur. En azından konuşmasının matlaı bize bunu hatırlatmaktadır: "Ey Suriye halkı: Hakkınızda Allah'a itaat ettikçe ve buyrukları dışına çıkmadıkça siz de bana tabi olun. Allah'a kasem olsun ki, kimse ne kadar azametli olursa olsun bizim karşımıza dikilemez ve karşımızda tutunamaz. Zorluklar bizi yıldıramaz, bezdiremez ve engel olarak tutunamaz. Meydan okumalar karşısında hep birlikte duracağız, pes etmeyeceğiz. Kimse bize boyun eğdiremeyecek. Suriye'yi yeniden güçlü hale getireceğiz. Geçmişine layık bir biçimde yeniden imar edeceğiz. Yapısını Allah'a itaatle ve mustazaflara kol kanat germekle ve yardımla ve insanlar arasında adaleti gözetmekle onaracağız, yenileyeceğiz, taçlandıracağız. Görevimiz bu müktesebatı korumak ve zaferimizi muhafaza etmektir..."
Bu hutbeye mukabil devrik ve devr-i sabık Beşşar Esat da sürgünde olduğu Moskova'dan araç içinde ses ve görüntü vererek camiyle cemaatle ve Suriyelilerle yani eski halkıyla dalga geçiyor ve alay ediyor. Şöyle diyor: "Bulduklarını yerler, bir de cami yapımına sarf ederler (https://www.youtube.com/watch?v=U2Yo-1tbE9A )!" Adam bildiğini okuyor! Dervişin fikri neyse zikri de oymuş!...
Söz cami ve cemaatten açılmışken, onlardan hınç alması boşuna değil. Zira onu ve rejimini camilerden esen rüzgarlar devirmiştir. Kendisi gibi bir batini olan şair ve yazar Adonis, Suriye halkının devrimini kutlamaktan imtina etmiş ve 'cami çıkışlı devrimlere devrim demem' demiştir. Onun için devrim Baas darbesi olmalıdır. Kalabalıklar meyhane çıkışlı olsaydı fikrini değiştirebilirdi. Camilerin zaferi el ele tutuşarak, Emevi Camii'ni de atlayarak Kudüs'e ve Aksa Camii'ne kadar uzayacak. Cami hilali tamamlandığında bu topraklar zafere doyacaktır.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.