Kırtasiye malzemelerindeki mayınlar
Yeni öğretim yılı yaklaşırken; okullarla birlikte, kitap ve kırtasiye piyasası da hareketleniyor. Broşürler dağıtılıyor, kataloglar gönderiliyor, vitrinler ve tezgahlar yeniden düzenlenip ürünler albenili bir şekilde sergileniyor.
Kitap piyasası, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından büyük ölçüde denetim altına alındı. Ders kitapları devlet eliyle ücretsiz dağıtıldığı gibi; yardımcı kitaplar furyası da olabildiğince sınırlandırıldı.
Ancak, kırtasiye piyasası; halen başıboş dolaşıyor. Bedeli karşılığında satın alıp evimize soktuğumuz, çocuğumuzun çantasına koyduğumuz malzemeler; pek çok yönden, ciddi tehlikeler yahut tehlikeli unsurlar taşıyor.
Son yıllarda, kamuoyu ile paylaşılan araştırmalar ve yetkili makamlarca yapılan uyarılar sonucu bir farkındalık oluştu ama; henüz yeterli olmadığı belli. Çünkü, halen; çantasından ayakkabısına, defterinden etiketine, kaleminden silgisine kadar okul malzemeleri mayın tarlaları gibi.
Sağlık Riski
Haberlerden, yorumlardan, laboratuvar tetkiklerinden ve muhtelif araştırma raporlarından anlaşıldığına göre; kırtasiye malzemelerinin bir kısmı, üretiminde kullanılan kimyasal maddeler sebebiyle, kanser riskini artırıyor. Bir kısmı ise; uçucu madde içerdiği için, zamanla madde bağımlılığı oluşturma ihtimalini gündeme getiriyor.
Yetkililer; özellikle ithal malı kırtasiye ürünlerine dikkati çekiyorlar. Ayrıca; sahte ve taklit ürünlerin, daha fazla riskli olduğunu belirtiyorlar.
Sonuç olarak; bazı kırtasiye malzemeleri, çocuklarımızın ve gençlerimizin sağlığını tehdit ediyor. Eğitim hizmetlerinin destekleyici ve tamamlayıcı unsurları olarak aldığımız, kullandığımız ürünlerle birlikte; evlerimize ve okullarımıza, sağlığımızı tehdit edip tehlikeye sokan zararlı maddeler de kolayca giriyor.
Devlet, millet işbirliği içinde; sıkı bir denetim sisteminin oluşturulması gerekir. Aksi halde; sonradan oluşan pişmanlıklar, önceki tahribatları telafi edemeyecektir.
Dahası, bu denetim mekanizması; hem üretim, hem de pazarlama süreçlerini içine almalıdır. İthal ürünler ise; ayrı bir sistem ve hassasiyet ile denetlenmiş olmalıdır.
Kültür Emperyalizmi
Kırtasiye malzemelerinin bir başka tehlikeli yanı da; kültür emperyalizminin sinsice uzantısı olmasıdır. Bizim ülkemizde ve toplumumuzda, bizim evimizde ve okulumuzda; yabancı kültür ve medeniyetlerin, açık ama sessiz ajanları haline gelmesidir.
Alıcı gözle bakıldığında; hemen herkesin, kolayca anlayabileceği bir gerçek var. Yerli üretim olan yahut yabancı ülkelerden ithal yoluyla içimize sokulan kırtasiye malzemelerinin çoğu; yabancı isimler, resimler, markalar, figürler, semboller, karakterler taşıyorlar.
O kadar ki; "okul" yerine "school", "kitap" yerine "book", "defter" yerine "notebook", "kalem" yerine "pencil", "silgi" yerine "eraser", "yapışkanlı kağıt" yerine "post-it" , "ev ödevi" yerine "homework", "eğitim" yerine "education", "öğretmen" yerine "teacher" yazıyor. Böylece, ilkokula yeni başlamış çocuklarımız bile; kendi ana dilleri ile okumayı, yazmayı öğrenmeden önce, İngilizce kelimelerle, kavramlarla tanışmış oluyor.
Buna bir de "yabancı dil" öğretimi ile "yabancı kültür" ithalini yahut taşeronluğunu birbirine karıştırıp, neredeyse ana rahminde bile İngilizce öğretmeye kalkışan ve çocuklarımızı, gençlerimizi "fenafilingiliz" ya da "fenafilamerikan" yapmaya çalışan anlayışı, işleyişi eklediğimizde; vehametin derecesi büyüdükçe büyüyor. Meşhur olan yanlışın, unutulan doğrunun önüne geçmesi gibi; aşağılık kompleksinden kaynaklanan yabancılaşma özentisi, önüne geçilmesi zor bir toplumsal algıya dönüşüyor.
Kendimize Gelme Zamanı
İnsanlar gibi, toplumlar da; birçok organın birleşmesinden, bütünleşmesinden meydana gelen bütüncül organizmalardır. Sağlık, huzur ve güven içinde var olabilmeleri, ayakta kalabilmeleri için; hayatın bütün alanlarında ve konularında, zararı engelleyecek, faydayı temin edecek mekanizmalar kurulmuş olmalıdır.
Kırtasiye malzemelerinin oluşturduğu sağlık riskine ve kültür emperyalizmi tehlikesine karşı tedbir almak; hem devletin, hem de milletin ilgi ve sorumluluk alanı. Herkese ve her şeye rağmen büyümeye, gelişmeye devam eden Türkiye için; siyasette, ticarette, bilimde, teknolojide, kültürde, sanatta, eğitimde, sağlıkta olduğu gibi kırtasiye sektöründe de kendimiz olma yahut kendimize gelme zamanı.
Bunun için; yerli üretimi ve tüketimi teşvik etmeliyiz. A'dan Z'ye kadar tüm kırtasiye malzemelerinin; teknik yönden sağlam, estetik yönden güzel, sağlık yönünden güvenli, içerik yönünden yerli, ekonomik yönden de makul düzeyde ucuz olmalarını temin etmeliyiz.
Zekeriya Erdim
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.