Mustafa Akar anlatımıyla: Necip Fazıl Kısakürek - 10 Dakikada Edebiyat
Edebiyatımızın en müstesna isimlerinden olan Necip Fazıl Kısakürek pek çok otorite tarafından "Şairler Sultanı" olarak anılırdı. Dil ile kurduğu bağ, etkileyici hitabeti ve insanları peşinden sürükleyen aksiyonel yönü ile tanınan Kısakürek, bir davanın tecessüm etmiş haliydi. Şair - Yazar Mustafa Akar, 10 Dakikada Edebiyat'ın yeni bölümünde Necip Fazıl Kısakürek'i anlattı: "O üstad Maraş'ta, Sivas'ta, Trabzon'da, Hatay'da düğün salonlarında, kahvehanelerde, kıraathanelerde gençlere, bu toprakların insanlarına hakikati anlatmaya çıktı bir gün yola..."
Giriş Tarihi: 30.11.2024
11:39
Güncelleme Tarihi: 30.11.2024
12:11
✒ Mustafa Akar:
"Batı aklı vardır, o Batı aklı krizdedir"
Dolayısıyla ona Üstad derken o üstadlığı onda mündemiç hale getiren eserlerine başvurmak zorundayız. Hatta eserlerini anlamak zorundayız. Peki, eserlerindeki giz, anahtar, şifre nedir? Anlatmaya çalıştığım bu ikilik hali, bu dilemma , Necip Fazıl buralarda çıkar ortaya. Yani bir Batı aklı vardır, o Batı aklı krizde dir. O Batı haklı sürekli ikilikler üretir, gittikçe şeytanlaşır, insanı kemirir ve insanı esfel-i safiline doğru, aşağıların en aşağısına doğru sürükler. Bir de hakikat vardır yani o hakikatte bize irfanı anlatan ve o irfanla birlikte bize gönlümüze doğru, kalbimize doğru yönlendiren bir veçhesi vardır onun. O hakikat de tamamıyla tasavvufla anlaşılabilecek olan bir hakikattir. Necip Fazıl'ın bütün eserleri, başından sonuna doğru böyle bir izlek içerisindedir.
NECİP FAZIL KISAKÜREK'İN EN SEVİLEN 50 ŞİİRİ
✒ Mustafa Akar:
"Modernizmi oluşturan üç tane sacayağı: Bireycilik, Ulus Devlet ve Pozitivizm"
Necip Fazıl denilince aklıma gelen ilk eser, Çile değildir. Elbette birazcık da olsa Çile 'yi anlattım ama benim için Necip Fazıl Bir Adam Yaratmak oyununda tamamen kendisini gösterir. Birincisi; oyun fazlasıyla günümüze hitap etmekte. İkincisi; bir Hamlet denemesi. Shakespeare'in o olağanüstü oyunu olan Hamlet 'in yeni bir denemesi ve üçüncüsü modern insan dediğimiz bugün de her gün karşılaştığımız belki yanımızda oturan belki bizzat kendimiz olan o modern insanın nasıl bir şeye dönüştüğünün de bir remzi, bir göstergesi. Bir tarafta geleneklerle kuşatılmış bir insan. Bir tarafıyla bu modern ihtiyaçlarla, bireycilikle ve modernizmi oluşturan 3 tane sacayağı: Bireycilik, Ulus Devlet ve Pozitivizm. Tüm bunlarla bir hapishane gibi kuşatılmış insan. Tam onun ortasında babası intihar etmiş. Kendisi de intihara sürüklenmekte olan bir adam ve Necip Fazıl bu kaybolmaya başlamış olan adamdan hakikatle çevrili bir adam yaratır tabiri caizse...
NECİP FAZIL'IN ŞAHİTLİĞİ
✒ Mustafa Akar:
"Kitabı bu kadar önemli kılan taraf, şairin hayatıyla da benzerlikler taşımasında yatıyor"
En sevdiğim oyunlarından bir tanesi Necip Fazıl'ın; Bir Adam Yaratmak eseridir. Kitabı bu kadar önemli kılan taraf, şairin hayatıyla da benzerlikler taşımasında yatıyor. Çünkü burada anlatılan karakter, aslında Necip Fazıl'ın da kendisi. Yapıtıyla yazdıkları, yazdıklarıyla yapıtı bu kadar birleşen başka bir adam yoktur bizim edebiyatımızda. İşte, Necip Fazıl'ın Bir Adam Yaratmak 'ta anlattığı o kişi de Necip Fazıl'ın bizzat kendisi dir. Diğer bütün yapıtlarında anlatılan kişi de aslında Necip Fazıl'ın bizzat kendisi dir. Bir otobiyografi çizer gibi bu Çile 'yi en başından en sonuna kadar kuşatarak anlatmayı tercih eder Necip Fazıl...
✒ Mustafa Akar:
"Hakikatle kuşatılmış, hakikatin ne olduğunun çok çok farkında bir adamla karşılaşırız ömrünün sonuna doğru"
Bir tarafıyla döneminin içinde Peyami Safa'ya benzer. Çünkü Peyami Safa da böyle ikilikler yaratmayı çok sever. Fatih Harbiye en önemli romanlarından bir tanesidir. Orada da bir ikilik vardır. Fatih; geleneği, bu toprakları, yerliliği, milliliği temsil eder. Harbiye; biraz daha Batı'yı, biraz daha modern olanı temsil eder. Necip Fazıl da böyle ikilikler yaratmayı sever ama bu ikilikleri daha sonra O ve Ben 'de ve en sonuna doğru Bir Adam Yaratmak da İdeolocya Örgüsü'nde artık nihayete erdirir. Hakikatle kuşatılmış, hakikatin ne olduğunun çok çok farkında bir adamla karşılaşırız ömrünün sonuna doğru.
NECİP FAZIL'IN İSTANBUL HUKUK FAKÜLTESİ'NDEKİ BİLİNMEYEN KAYDI
✒ Mustafa Akar:
"Giyinmeyi çok seven, yaşamayı çok seven, duruşuyla, konuşmasıyla büyük bir üstad"
Necip Fazıl deyince akılda kalan en önemli imgelerden bir tanesi şudur; Cağaloğlu'nda bir konakta doğmuş, bir hâkimin torunu, aristokrat bir insan. Hatta İslam'ı seçip ihtida ettiğinde muarızları tarafından "süper mürşit" diye dalga geçilen ve kaleminden çok korkulan birisi. Bir kişi hakkında bir şey yazdığında, yazdığı kişinin günlerce evden çıkmadığı söylenir. Böylesi korkulan da bir adam. Giyinmeyi çok seven, yaşamayı çok seven, duruşuyla, konuşmasıyla büyük bir üstad. O üstad Maraş'ta, Sivas'ta, Trabzon'da, Hatay'da, düğün salonlarında, kahvehanelerde, kıraathanelerde gençlere bu toprakların insanlarına hakikate anlatmaya çıktı bir gün yola... Kendisi bir bankada müfettiş ti. Hakikati anlatmak için müfettişlikten, banka görevinden istifa etti ve o aristokrat insan, Cağaloğlu'nda bir hâkimin evinde doğan bu aristokrat insan, Anadolu halkına özgüven aşıladı. Necip Fazıl'ın yapıtları haricinde bir de en önemli tarafı bugün bize, bu toprakların insanına özgüven aşılamasıdır. O yüzden üstadtır. O yüzden Şair-i Azam'dır.
TEK DAVASI O'NU BULMAKTI