Dua usul ve adapları: Nasıl dua edilir?
Dua, sanılanın aksine sadece istek ve dileklerin dile getirildiği basit bir eylemden çok daha fazlasıdır. Temelinde yüce Allah'a yöneliş, O'nu anma, O'na iman etmenin ve en önemlisi O'na ibadet etmenin bir gereğidir. Bu yönüyle dua, kalbin Allah ile bağı kurduğu, kulun acizliğini idrak ettiği ve kudreti Sonsuz Olan'a sığındığı müstesna bir ibadet biçimidir. Güçlü bir iman bilinciyle yapılan dua, kişinin ruhsal derinliğini artırır ve Allah ile olan manevi bağını pekiştirir. Dolayısıyla dua, yaşamın her anında sürdürülmesi gereken sürekli bir zikir ve ibadettir.
▪ Dua öncesinde Müslüman, rûhen ve bedenen duaya hazır hâle gelmeli, mümkünse abdest alıp kıbleye dönülmelidir. (İbn Mâce, Dua, 13) Her hayırlı işte olduğu gibi duaya da eûzü ve besmele çekerek iki rekat namaz kıldıktan sonra başlanmalıdır.
▪ Ayet ve hadislerde hayvanın Allah'ın adı anılarak kesilmesi (En'âm, 6/18), besmele ile yenilip içilmesi (Ebû Davud, Et'ıme, 15), Allah'ın adı ile (Alâk, 96/1) ve eûzü çekerek Kur'ân okunması (Nahl, 16/98) emredilmektedir. Dua da bir ibadet olduğuna göre, duaya da eûzü ve besmele çekerek başlanmalı, sonra Allah'a hamd ve Peygamberimize salât ve selâm getirilmelidir. Peygamberimiz (s.a.s.) duaya,
"Yücelerin yücesi ve bağışlayıcı olan Rabbimi, bütün noksanlıklardan tenzih ederim" diyerek başlamış (Ahmed, IV, 54; Hâkim, Dua, I, 498) ve "Biriniz dua ettiği zaman, Allah'a hamd ve övgü ile başlasın, sonra Peygambere salât etsin, sonra dilediği duayı yapsın" buyurmuştur. (Tirmizî, De'avât, 66; Ebû Davud, Salât, 358)
▪ Sahabeden Hz. Ömer, "Peygambere salât getirilinceye kadar dua, yer ile gök arasında durur, hiçbir dua O'na yükselmez/kabul olmaz" demiştir. (Tirmizî, Salât, 347)
▪ Peygamberimiz (s.a.s.); sahabeden Enes bin Malik'e, herhangi bir yeri ağrıdığı zaman, şikayet ettiği yerin üzerine elini koyup besmele ile şöyle dua etmesini tavsiye etmiştir:
"Bismillah, şu çektiğim acının şerrinden Allah'ın gücü ve kudretine sığınırım. Sonra elini kaldır, sonra bu duayı üç beş defa tekrar et."
(Ebû Ya'lâ, Zikir ve Dua, No: 1126)
▪ Günah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun duası kabul edilmeye lâyık değildir. Peygamberimizin şu hadisi çok dikkat çekicidir.
"Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini semaya kaldırarak, 'Ya Rabbi' 'Ya Rabbi' diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur?" (Müslim, Zekât, 19)
▪ Bu itibarla mü'min duaya başlamadan önce günahlarını itiraf edip ihlâs ile Allah'a tövbe etmeli ve affını dilemeli, sonra dua yapmalıdır.
▪ Peygamber Efendimiz (s.a.s.), dua ettiği zaman koltuk altları görünecek kadar ellerini semaya kaldırmıştır. Sahabeden Ebû Mûsâ el-Eş'arî, "Hz. Peygamber, dua etti ve ellerini kaldırdı. Ben koltuk altlarının beyazlığını gördüm" demiştir. (Buhârî, De'avât, 22)
▪ Yine sahabeden Enes (r.a.); "Hz. Peygamber, duada ellerini (semaya) koltuk altlarının beyazı görününceye kadar kaldırırdı" demiştir. (İbn Hıbbân, Ed'ıye, No: 877)
▪ Sahabeden Abdullah ibn Abbâs, Peygamberimizin şöyle buyurduğunu bildirmiştir: "Allah'tan bir şey istediğiniz zaman avuçlarınızın içi ile isteyin, ellerinizin tersi ile istemeyin ve ellerinizi (dua sonunda) yüzünüze sürün." (Hâkim, De'avât, I, 536)
▪ Dua ederken mümkünse kıbleye dönülür (Buhârî, De'avât, 24), ellerin içi / avuç açılır, parmaklar omuz hizasına kadar, başı geçmeyecek (İbn Hıbbân, Ed'ıye, No: 878) ve koltuk altları görünecek şekilde kaldırılır, dua sonunda eller yüze sürülür.
▪ Yüce Allah, Kur'ân'da;
"En güzel isimler Allâh'ındır. O hâlde O'na o güzel isimler ile dua edin" (A'râf, 7/180) anlamındaki ayeti ile kendisine, esmâ-i hüsnâ ile dua edilmesini emretmekte ve; "De ki: İster Allah diye dua edin, ister Rahmân diye dua edin, hangisiyle dua ederseniz (edin) en güzel isimler O'nundur" (İsrâ, 17/110) anlamındaki ayet ile "Allah" ismi veya "Rahmân" ismi ya da diğer isimlerinden biri ile dua edilebileceğini bildirmektedir. Hem Kur'ân'da hem de hadislerdeki dua örneklerinde bunu görmekteyiz.
▪ Dua, her zaman ve her yerde yapılabilir. Bununla birlikte Arefe günü ve geceleri, Ramazan ayları, Cuma ve bayram gün ve geceleri, seher vakitleri, gecenin üçte ikisi, sabah ve akşam vakitleri, ezan ile kamet arasında, secdede ve namaz akabinde yapılan duaların kabul edileceği ile ilgili hadisler vardır. Meselâ Kur'ân'da akşam ve sabah dua edilmesine işaret edilmektedir:
"Rab'lerinin rızasını isteyerek sabah akşam ona dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun!" (En'âm, 6/52; bk. Kehf, 18/28)
Muttakîler, Kur'ân'da,
"Seher vakitlerinde Allah'tan bağışlanma dilerlerdi" (Zâriyât, 51/18) diye övülmektedir.