Hz. İbrahim'in zamanında yaşayan Zülkarneyn (as), nebi ya da hükümdar olma ihtimali vardır. Kur'an'da doğu ve batıya yaptığı seferleri zikredilir. O, yaptığı bu seferlerle devletinin sınırlarını genişletip güçlendirdi.
Batı istikametindeki ilk seferinde karşılaştığı bir halkı tevhit akidesine dâvet etti. Onları şirkten sakınma, Allah'a iman, salih amel gibi dinî-ahlâkî tebliğde bulundu.
Ardından ikinci sefer olarak doğu istikametinde yöneldi. Bu sefer sırasında kendilerini güneşten koruyacak gölgelikleri bulunmayan başka bir kavimle karşılaştı. Güneş, sanki kara bir çamur pınarına batıyor gibiydi. Buradaki halkın bir kısmı iman etti. İman etmeyenlerle harp ederek hepsini mağlup etti. Sonrasında onlar da iman etti.
Zülkarneyn (as), daha sonra dağlık bir bölgeye üçüncü bir sefer düzenledi. Burada Ye'cûc ve Me'cûc diye anılan fesatçı ve saldırgan bir kavim veya kavimlerden şikâyetçi olan bir halk karşılaştı.
Daha sonra muhtemelen kuzeydeki dağlık bir bölgeye üçüncü bir sefer düzenlemiş, bu sefer sırasında Ye'cûc ve Me'cûc diye anılan fesatçı ve saldırgan söz konusu bölgedeki bir geçide demir kütleler ve bakırı eritmek suretiyle sağlam bir set inşa etti.
Bu seddin inşası karşılığında halkın kendisine ücret ödeme teklifini, "Rabbimin bana lütfettiği geniş imkânların yanında sizin vereceğiniz ücretin kıymeti yoktur." diyerek geri çevirdi ancak onlardan kendisine beden gücüyle yardımda bulunmalarını istedi.