Sözlü dua
Dua, insanın sonsuz acizliği ve sınırsız ihtiyaçları karşısında Mutlak Kudret Sahibi Yüce Allah'a yönelişidir. Bu manevi iletişim köprüsü, sınırlı dünyanın sıkıntıları içinde bunalan ruha ferahlık sunarak, kul ile Yaratan arasındaki bağı güçlendirir. İstemek, dilemek ve içini dökmekle birlikte dua, aynı zamanda Yüce Allah'ın sonsuz lütfuna ve desteğine olan sarsılmaz imanın dışa vurumudur. Bu nedenle, dua sadece bir talep değil, aynı zamanda insanın acziyetini kabul edip, bütün varlığıyla ilahi kudrete sığınma, güvenme ve teslim olma halidir.
"Ey inananlar! (Elçi), sizi yaşatacak şeylere çağırdığı zaman Allâh'ın ve Elçisinin çağrısına koşun ve bilin ki, Allah, kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz, O'nun huzuruna toplanacaksınız."
(Enfâl, 8/24; bk. Bakara, 2/68; Yunus, 10/25; Kehf, 18/58; Mü'minûn, 23/73; Nuh, 71/5, 8)
▪ Kur'ân'da birçok ayette "dua" kelimesi ve türevleri bu anlamda kullanılmıştır. Şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:
"De ki: 'Biz hiç Allah'ı bırakıp da bize fayda da, zarar da vermeyecek şeylere ibadet eder miyiz?..."
(En'âm, 6/71)
"Onlar (Rahman'ın kulları), Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona ibadet etmezler…"
(Furkân, 25/68; bk. Mü'minûn, 23/117; Cin, 72/18, 20)
"De ki: 'İbadetiniz / imanınız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?'..."
(Furkân, 25/77)
▪ Bu ayetteki "dua" kelimesi ibadet anlamına gelebileceği gibi iman anlamına da gelir. (Buhârî, İman, 2) İbadet kavramı, iman kavramını da içine alır. Bir insanın ibadet edebilmesi için her şeyden önce iman etmesi gerekir.