Yeterince şükrediyor muyuz?
Şükretmek; sadece dilde kalmayan, ruhumuzun derinliklerine nüfuz eden bir teşekkür hali. Şükür, sahip olduğunuz az şeyi bolluğa dönüştürür. Kendime "yeterince şükrediyor musun" dediğimde, hep olumsuz anlardan sonra, feraha kavuştuğumda, bir şeyi başardığımda, bir şeyden kurtulduğumda şükrettiğimi fark ettim. Oysa şükrün en büyük mertebesi, beklentinin olmadığı anlarda Allah'a teşekkür edebilmek…
Giriş Tarihi: 21.11.2024
08:32
Güncelleme Tarihi: 27.11.2024
10:26
Sadece güzel günlerde hatırlanacak bir kavram değildir; Şükretmek
➡ Şükretmek , sadece olumlu olaylarda, güzel günlerde hatırlanacak bir kavram değildir. Gerçek şükür, zorluk ve sıkıntılar karşısında da Rabbimize teslim olmayı ve halimize rıza göstermeyi gerektirir. İslam, hayatın her yönünde dengeyi ve teslimiyeti öğretir. Kur'an'da şöyle buyrulur:
"Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216)
➡ Bu ayet, bizlere şükrün anlamını derinlemesine düşündürüyor. Belki de şükrün en önemli sınavı, zorluklar karşısında Rabbimize olan bağlılığımızı sürdürmekte yatar. İnsanın hayatında her şey yolunda gittiğinde şükretmesi kolaydır. Ancak asıl erdem, darlık ve sıkıntılar içinde de Allah'a teslimiyet gösterebilmektir. İslam alimlerinden İmam Gazali, şükrün dört aşamadan oluştuğunu belirtir:
Nimeti tanımak : Hayatımızda ne tür nimetlerin olduğunu fark etmek. Minnet duymak : Bu nimetleri verenin Allah olduğunu bilmek ve O'na teşekkür etmek. Sözle ifade etmek : Dil ile Allah'a şükretmek, Elhamdülillah demek. Nimeti doğru kullanmak : Allah'ın verdiği nimetleri O'nun rızası doğrultusunda kullanmak. ➡ İmam Gazali'nin bu sınıflandırması, şükrün sadece sözde değil, aynı zamanda davranışlarımızda da hayat bulması gerektiğini öğretir.
📚 İslam âlimlerinin "şükür" kavramına bakışı
Şükretmek; hayatın sırrıdır
➡ Pek çok yabancı yazar, şükretmeyi hayatın sırrı olarak ele almıştır. Dr. Robert A. Emmons'un çalışmasına ayrıntılı bakarsak, şükrün bireylerin ruhsal ve bedensel sağlığı üzerinde ne denli büyük bir etki oluşturduğunu görürüz. Emmons'un deneylerinden birinde katılımcılar, iki gruba ayrılıyor. Birinci grup, her gün şükrettikleri şeyleri not alırken, ikinci grup ise yalnızca günlük yaşadıkları olayları yazıyor. Sonuçlar, şükreden grubun çok daha pozitif bir ruh hali kazandığını ve hatta fiziksel sağlıklarının bile iyileştiğini gösteriyor.
➡ Bu araştırmaların ışığında, Peygamber Efendimiz'in (sav) öğretilerinin ne kadar derin ve bilimsel olarak da geçerli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Efendimiz (sav), daima "Elhamdülillah" diyerek hayatın her anında Allah'a şükrederdi. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: "Bir kul kendisine verilen nimet için 'Elhamdülillah' derse, bu şükür ifadesi Allah katında o nimetten daha değerlidir." (İbn Mace, Edeb, 55) Bu hadis bize, şükrün sadece nimetin kendisinden değil, o nimeti veren Allah'a olan minnetten doğan bir eylem olduğunu öğretir.
➡ Şükretmeyi günümüzde aslında en güzel şekilde yapanlar Filistinli/Gazzeli kardeşlerimiz. Onların yaşadığı tüm olumsuzluğa rağmen her hallerine şükretmeleri ve Allah'a her geçen gün daha da yakınlaşmaları, örnek alınması gereken bir davranış biçimi, teslimiyet örneği. Allah'tan ne bekliyorsak, huzur, zenginlik, sabır, sekine vs. ancak şükretmeyi başarabilirsek elde edeceğimizi bilmemiz gerekiyor. Rabbimize olan minnetimizi sadece dillerimizle değil, aynı zamanda davranışlarımızla da göstermemiz gerekiyor. Şükrettikçe, hem dünya hem de ahiret hayatımız daha bereketli ve huzurlu olacaktır.