Osmanlı mezar taşları neyi anlatıyor?
Osmanlı İmparatorluğu'nda taşı konuşturan bir sanat mevcut, bunlar mezar taşları. Bu mezar taşları adeta medeniyetimizin eşsiz bekçileri olarak kabul ediliyor. Nakşedilen her bir çizginin manası, bir hikayesi var. Bebeği karnında vefat eden bir annenin, bir yeniçerinin ve bir denizcinin. Ecdadımız vefat eden her bireyin kendine has, özel bir mezar taşı olması için çalışırken adeta bir sanat ortaya çıkmış. İşte, Osmanlı'dan bizlere miras kalan bu mezar taşlarının bize anlattıkları...
◾ Osmanlı'nın ne kadar nahif bir bakış açısına sahip olduğunu gösteren yapılar; mezar taşları. Onlar ki ilmek ilmek titizlikle işlenmiş, derin ruhların tezahürü.Medeniyetlerin beşiği Devlet-i Aliyye'nin bizlere mirası aynı zamanda emaneti..
◾ Sahip çıkılması gereken değerlerimizin başında gelen bu mezar taşları aynı zamanda bizlerin kimliği mahiyetinde.
ANNE-BEBEK MEZAR TAŞI
◾ Tarihi Osmanlı mezarları içinde yüreğimizi burkan ve görüntüsüyle dikkat çeken bir mezar taşı var. 1735 yılında doğum esnasında annesiyle birlikte vefat eden bir bebek için yapılmış. Bu, en hüzünlü taşlardan biri.
◾ Edirnekapı Mezarlığı'nda bulunan ve ender rastlanan mezar taşı, günümüzde Türk-İslam Eserleri Müzesi'nde sergilenmekte. İşte, bu mezar taşı ecdadımızın ne kadar ince bir anlayışa ve görüşe sahip olduğunu gösteriyor.
GENÇ KIZ MEZAR TAŞI
◾ Bu mezar taşı da yukarı da anlattığımız gibi derin bir manayı barındırıyor içinde. Bilhassa İstanbul'da Süleymaniye Camii'nin haziresinde rastladığımız gül motifi, Osmanlı'da genç kızları temsil etmekteydi.
◾ Bu görmüş olduğunuz mezar taşı; Süleymaniye Camii'nde yer alıyor. Mustafa Fevzi Bey'in 17 yaşında vefat eden kızı Fatıma Müşerref Hanım'a ait. Genç yaşta yaşamını yitiren Müşerref Hanım'ın mezar taşı, bu nedenle kırılmış gül tasviriyle işlenmiş.
DENİZCİ MEZAR TAŞI
◾ Ecdadımızın geldiği noktayı görmek için, mezar taşlarına bakmamız yeterli. Çünkü, yukarıda gördüğünüz gibi her bir mezar taşının çeşitli anlamı ve farklı hikayesi var. Bu fotoğraf ise görenlerin tahmin edeceği üzere bir denizciye ait.
◾ Bakıldığında hemen anlaşılmasa da yelken direğinin kırık olduğu bir süre sonra fark edilebilir. Mezar taşının bu şekilde yapılmasının elbette bir anlamı var. Mezar taşları hayatı temsil eder, burada da yelken direği kırılmış. Bu kabirde yatan belli ki son nefesini de sonsuz denizlerde vermiş. Yelken, "denizci lisanıyla gemi battı, yol bitti" mesajını fısıldıyor kulağımıza..
CELLAT MEZAR TAŞI
◾ O kadar motifli, desenli ve derin manalı mezar taşlarından sonra dümdüz ve yazısız bir mezar taşı görmek oldukça tuhaf geldi değil mi? Evet, bu gördüğünüz düz mezar hatta çok da biçimli olmayan mezar taşı Osmanlı'daki cellatlara ait.
◾ Bunun elbette bir nedeni var. Osmanlı'da cellatların kimliği gizli tutulmaktaymış. Cellatların mezarlarında öldükten sonra ailelerinin dışlanmaması için isimlerinin yazılmadığı biliniyor. Bu mezar taşları eskiden siyah boya ile boyanmaktaymış. Ne diyebiliriz ki bu örnek bile ecdadımızın ne kadar ince bir görüşe sahip olduğunu gösteriyor.