Ahmet Ağırakça
10.02.2025
Ahmet Ağırakça
İbrahim (AS) hakkında Yahudi ve Hristiyanların iddiasının tutarsızlığı ve genel özellikleri
Tüm Yazıları

İbrahim (AS) hakkında Yahudi ve Hristiyanların iddiasının tutarsızlığı ve genel özellikleri

Kur'an'da İbrâhim, İsmâil, İshak, Ya'kūb ve esbâtın Yahudi veya Hristiyan oldukları şeklinde bu iki dinin o günkü ve bugünkü ileri sürülen iddialrını reddedilmektedir: "Ayrıca (Yahûdî ve Hıristiyanlar, Müslümanlara çağrıda bulunarak tahrif ettikleri uydurulmuş ve ilahi olma özelliğini kaybetmiş olan kitaplarına, haham ve papazlarının elinde oyuncak haline getirilen muharref dinlerine davet ederek): "Yahudi ve Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız" dediler. Onlara söyle, de ki: "Hayır (biz) Hanîf (bütün batıl dinlerden uzaklaşmış, sadece Allah'ın dinine ve kendisine gelen vahye iman eden biri) olarak (muvahhid) İbrahim'in dinine (uyarız). O, asla müşriklerden değildi. (Ey Mü'minler, Ey İbrahim'in dinine tabi olan muvahhidler! Yahudi ve Hıristiyanların size yaptıkları bu davete cevaben onlara) Deyin ki: "Biz Allah'a ve bize indirilene (en son ilahî kitap Kur'an-ı Kerim'e) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve Yakuboğullarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya (vahiyle) verilenlere ve bütün peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onların aralarında hiçbir ayırım yapmaksızın (hepsine iman ederiz). Biz sadece O'na teslim olmuş Müslümanlarız. Eğer onlar da (Yahudi ve Hıristiyanlar da) sizin buna iman ettiğiniz gibi iman ederlerse mutlaka hakkı ve hidayeti (doğru yolu) bulurlar, yok eğer (size muhalefet edip, sizinle mücadele ederek size düşmanlık yapar, sizden ve dininizden) yüz çevirirlerse onlar mutlaka apaçık bir ayrılığa düşerler. (Resulüm Muhammed! Yahudilerle Hıristiyanların sana ve ümmetine yapacakları düşmanlıklarından dolayı endişe etme), onlara karşı Allah sana yeter; O, her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. Allah'ın (insana ve bütün eşyaya) verdiği renk. Kimin boyası Allah'ın boyasından daha güzel olabilir? Biz yalnız O'na ibadet edenleriz. (Cenab-ı Allah Peygamberine hitap ederek Muhammed! Onlara sor), Söyle: "Bizimle Allah hakkında mı çekişiyorsunuz? Halbuki O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. (Ona kulluk etmek bütün insanlığın görevidir). Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız sizedir. Biz O'na (dinimize) samimiyetle bağlıyız. Yoksa siz: "İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve oğulları Yahudi yahut Hıristiyan idi" mi diyorsunuz? De ki: "Bunu siz mi daha iyi bilirsiniz yoksa Allah mı?" Yanında Allah'tan gelen bildiği bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gâfil değildir." (el-Bakara 2/135, 140). Aynı iekilde buna delil olmak üzere Tevrat ve İncil'in Hz. İbrah,m'den sonra indirildiği hatırlatılmakta: " Ey Kitap Ehli! İbrahim ile ilgili neden tartışıp duruyorsunuz? Aslında Tevrat da İncil de ondan sonra indirildi. Siz aklınızı kullanmıyor musunuz? Diyelim ki sizler bilgi sahibi olduğunuz bir konuda tartışabilirsiniz; peki ya bilginizin hiç olmadığı bir konuda ne diye tartışıp duruyorsunuz? Oysaki Allah bilir fakat siz bilmezsiniz." (Âl-i İmrân 3/65), "Yahudi yahut Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız" diyen Yahudi ve Hıristiyanlara karşı Müslümanlardan, "Hayır, biz Hanîf olan İbrâhim'in dinine uyarız; o müşriklerden değildi" (el-Bakara 2/135) demeleri istenmektedir. Öte yandan Arap müşrikleri de İbrâhim'in soyundan gelmek ve onun bina ettiği Kâbe'yi koruma işini üstlenmiş olmaktan onur duyarlardı. Ancak Kur'an onlara da Hz. İbrâhim'in asla müşriklerden olmadığını, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman olduğunu hatırlatmaktadır: "İbrahim ne Yahudi ne de bir Hıristiyan idi. O, sadece Hanîf bir Müslümandı' (aynı şekilde) O, müşriklerden de değildi. İnsanlar arasında İbrahim'e en yakın olanlar, elbette ona uyanlarla Peygamber (Muhammed) ve (ona) iman edenlerdir. Allah müminlerin (en gerçek ve yakın) dostudur. (Âl-i İmrân 3/67-68).

Kâbe'nin hareminde matafta bulunan Hz. İbrâhim'in makamının namaz yeri kılınması onun Allah katındaki değerini anlatır: "Hani Biz o evi (Kâbe'yi) insanlar için bir sevap kazanmak üzere güvenle bir araya gelme yeri kılmıştık. Siz de İbrahim'in Makamından bir namazgah edinin. İbrahim ve İsmail'e de: "Evimi tavaf edenler, itikâfa girenler, rükû' ve sücud edenler için titizlikle temiz tutun" diye emir vermiştik. (el-Bakara 2/125). İşte bundan dolayı insanların İbrâhim'in dinine uymaları emredilmiştir: "Sen (Ey Rasulüm Muhammed! Müşriklere ve bütün insanlara şunu) söyle: "Sadakallah/Allah doğru söyledi. O halde Hanîf olarak/Allah'ın birliğine iman ederek İbrahim'in dinine uyunuz. Zira O, asla müşriklerden değildi." (Âl-i İmrân 3/95). Bu duruma göre de onun dininden başka bir din kabul edilmemektedir: "Kendini bilmezlerden başka kim İbrahim'in dininden yüz çevirebilir? Biz onu dünyada seçip Peygamberlikle şereflendirdik. O ahirette de sâlihlerden biri olacaktır." (el-Bakara 2/130) Öncü peygamberlerden birisi olarak Hz. İbrahim kendisinden sonra gelen bütün insanların uymaları gereken İslam'a intisap edip bu dini kendileri için seçen gerçek iman sahiplerine "Müslüman" ismini çok önceden İbrâhim'in verdiği bildirilmiştir: "Bir de Allah yolunda (İslam'ı korumak ve savunmak için sabırla) hakkıyla cihat (ve mücadele) edin. Sizi O seçti. Dinde size güçlük çıkarmadı. Atanız İbrahim'in milleti (dini) ne (uyunuz!). Önceden de bu (Kur'ân) da sizi "Müslimîn/Müslümanlar" (diye) O adlandırdı. Tâ ki Resul (Muhammed (sav) de) size şahit olsun, siz de insanlara karşı şahitlik edesiniz. Artık, (dinin temel ibadeti olan) namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a güvenin. Mevlânız/veliniz/yardımcınız (gerçek koruyanınız) O'dur. O, ne iyi ve ne güzel mevlâ, ne iyi ve ne güzel yardımcıdır" (el-Hac 22/78). İbrâhim dünyada seçkin kılınmış olanlardan, kendisine güzellik verilenlerden, âhirette de sâlihlerdendir (el-Bakara 2/130; en-Nahl 16/122). Aynı zamanda Onun Hakk'a yönelen, Allah'a itaat eden bir önder olduğunu yüce Rabbimiz bildirmektedir: "Gerçekten İbrahim hakka yönelen itaat eden biri olarak (tek başına) bir ümmetti. O, (hiçbir zaman) müşriklerden olmamıştır. İbrahim, (Allah'ın) nimetlerine şükreden bir önderdi. (Allah) onu beğenip seçmiş, kendisini dosdoğru bir yola iletmişti. Biz ona dünyada bir iyilik, bir güzellik verdik. Kuşkusuz O, ahirette de salihlerden olacaktır. Sonra Biz sana: "Bir Hanîf olarak hakka yönelen İbrahim'in dinine uy! O, (hiçbir zaman) müşriklerden de olmadı" diye vahyettik." (en-Nahl 16/120-122).

Hz. İbrâhim son derece ağır başlı, yumuşak huyluydu, varlığını Allah'a adamıştı: "İbrahim'in, babasına mağfiret dilemesi ancak ona verdiği bir sözden dolayı idi. Ama onun Allah'ın düşmanı olduğu açıkça kendisine belli olunca ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim çokça yalvarıp yakaran ve gerçekten yumuşak huylu bir kimse idi." (et-Tevbe 9/114)

Hz. İbrahim kendisi ileri yaşta olduğu halde duası kabul edilerek Hacer'den iyi ve yumuşak huylu/halim olan İsmail'i ve yaşlı olmasına rağmen hanımı Sare'den de akıllı ve bilgili olan İshak'ı müjdelemiştir (el-Hicr 15/53; es-Sâffât 37/101, 112). Sadece kendisi değil ailesi de Allah'ın rahmet ve bereketine mazhar olmuştur (Hûd 11/73). Hz. İbrâhim'in en önemli özelliklerinden birisi de onun çok misafirperver olduğudur. (el-Hicr 15/51). Doğruluğu/sadık olması/ her zaman doğruyu söylemesi ile tanınan bir peygamberdir: "Kitap'ta (Kur'an'da tevhid inancının en büyük öncülerinden olan) İbrahim'i de an! O, son derece sıddîk/doğru sözlü (sözünde duran, ahlâk abidesi) bir peygamberdi." (Meryem 19/41). Bütün bu sebeplerden dolayı İbrâhim'de ve onunla beraber olanlarda müminler için güzel örnekler olduğu bildirilmiştir: „". İbrahim'de ve onunla birlikte olanlarda sizin için gerçekten uyulacak güzel bir örnek vardır. Hani hatırlayın, onlar halklarına: "Haberiniz olsun! Bizler sizden ve Allah'ı bırakıp tapındığınız diğer her şeyden berîyiz/uzağız. Sizi (ve dininizi, devletinizi, lideriniz Nemrud'u ve sisteminizi) ret ve inkâr ediyoruz. Yalnızca Allah'a iman edinceye kadar bizimle sizin aranızda bitmeyecek bir düşmanlık ve kin sonsuza dek devam etmek üzere baş göstermiştir" demişlerdi. İbrahim'in babasına söylediği: "Senin için (Allah'tan) bağışlanmanı isteyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir cezayı önlemeye gücüm yetmez" demişti. (Böylece Hz. İbrahim ve yanındaki müminler:) "Rabbimiz! Yalnız Sana tevekkül ettik, yalnız Sana yöneldik ve dönüş yalnız Sanadır" (demişlerdi)." (el-Mümtehine 60/4).

Rasulullah'ın Hadislerinde de Hz. İbrâhim'in faziletine dair bilgiler yer almaktadır. Bir hadise göre insanlar kabirden kalktıklarında çıplak olarak haşredilecek ve kıyamet gününde elbise giydirilen ilk peygamber Hz. İbrâhim olacaktır (Buhârî, "Rikak", 45; Müslim, "Cennet", 58). Diğer bir hadise göre kıyamet gününde Hz. İbrâhim babasıyla karşılaştığında ona, "Ben sana, bana âsi olma demedim mi?" diyecek, o da, "Artık bugün sana âsi olmayacağım" karşılığını verecektir. Hz. İbrâhim babasının affı için Allah'a yalvaracak, fakat dileği kabul edilmeyecektir (Buhârî, "Tefsîr", 26). Bir hadiste, Hz. İbrâhim'in Mekke'yi dokunulmaz bir şehir yaptığı ve onun için dua ettiği, Resûlullah'ın da aynı şeyi Medine için yaptığı bildirilmektedir (Buhârî, "Büyûʿ", 53; "Cihâd", 71, 74; "İʿtiṣâm", 16; Müslim, "Ḥac", 454, 456). Mi'racda Hz. Muhammed, Hz. İbrâhim'i yedinci (bazı rivayetlerde altıncı) semada beytü'l-ma'mûra dayanmış olarak gördüğü kaydedilir. (Buhârî, "Salât", 1; "Tevhîd", 37; Müslim, "Îmân", 259, 263). Mekke'nin fethinde Kâbe putlardan temizlendiğinde Hz. İbrâhim ve İsmâil'in, ellerinde fal okları olan sûretleri çıkarılınca Rasûlullah, "Yazıklar olsun! İbrahim ve İsmail'in bu nesnelerle fal bakmadıklarını bilmiyorlar mı?" buyurmuştur, (Buhârî, "Hacc", 54). Başka bir hadiste nakledildiğine göre kıyamet günü insanlar, Hz. Âdem'den başlayarak bütün peygamberlerden şefaat dileyecekler, fakat her peygamber diğerine gönderecek, Hz. İbrâhim de üç yalanı sebebiyle buna yetkili olmadığını söyleyip gelenleri Hz. Mûsâ'ya yollayacak, sonuçta sadece Hz. Muhammed (sav) şefaate yetkili olacaktır (Buhârî, "Rikâk", 51; "Tevhîd", 19, 24; Müslim, "Îmân", 322, 326; Ahmed İbn Hambel, Müsned, I, 4).

Hz. İbrâhim'in, Mısır'da bulunduğu sırada can güvenliği kaygısıyla hanımı Sare'yi kız kardeşi olarak tanıtması İslâmî kaynaklarda anlatılmaktadır. Bir hadise göre İbrâhim üç defa yalan söylemiştir: Kavmi tarafından yapacakları merasime çağrıldığında „hastayım" demesi, putları kimin kırdığı sorulduğunda, "Bunu büyükleri yapmıştır" cevabını vermesi ve eşini kız kardeşi olarak tanıtması (Buhârî, "Enbiyâʾ" 8; ayrıca bk. Taberî, Tarih, I, 244-245; İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-tarih, I, 100-101).

Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. İbrâhim'in nerede ve nasıl vefat ettiği bildirilmemektedir. Ancak diğer İslâmî kaynaklara göre ölüm meleği çok yaşlı bir kişi sûretinde geldiğinde İbrâhim ona ikramda bulunur, fakat onun yemek yemediğini görür. Bunun üzerine İbrâhim ona yaşını sorar; kendisinden iki yaş büyük olduğunu öğrenince onun haline düşmemek için şimdiden ruhunun alınmasını ister, ölüm meleği de bu isteği yerine getirir. Vefat ettiğinde 175 ya da 200 yaşında olan İbrâhim'in naaşı Filistin'nin el-Halil şehrinde Sâre'nin yanına defnedilir (Sa'lebî, s. 98-99; Taberî, Tarih, I, 312).

Hadis mecmualarında ve tarih kaynaklarında Hz. İbrâhim'in orta boylu, elâ gözlü, güzel ve güler yüzlü, açık alınlı (Ebû Nuaym el-İsfahânî, I, 21), ayak izlerine varıncaya kadar şekil ve şemâilce Hz. Muhammed'e en çok benzeyen insan olduğu nakledilmektedir (Buhârî, "Libâs", 68; Müslim, "Îmân", 270-272, 278; Müsned, I, 276, 332). Ayrıca onun Kûsâ'da Süryânîce konuştuğu, Harran'dan yola çıkarak Fırat'ı geçtiğinde dilinin de İbrânîce'ye dönüştüğü, tirit yemeğini ilk defa onun yaptığı, "Ebu'd-duyûf" (misafirleri çok olan) diye anıldığı, 120 yaşında kendi kendini sünnet ettiği (Sa'lebî, s. 99), 300 kölesini özgürlüklerine kavuşturup serbest bıraktığını, bunun üzerine bu kölelerin hepsinin Müslüman olduğu kaydedilmektedir (İbn Sa'd, Tabakât, I, 46-48).

Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Ahmet Ağırakça

Ahmet Ağırakça Diğer Yazıları