Arama

İbrahim Tenekeci
Eylül 6, 2024
Her kuş kendi cinsiyle uçuyor

Yaşadığı ülkenin açığını arayan, içinden çıktığı milletin kusurunu bulmaya çalışan karanlık bir kitleyle beraber yaşıyoruz. Asla yılmıyor, pes etmiyorlar. Üstelik cesaretleri her geçen gün artıyor. 28 Şubat sürecinden bile daha cüretkâr haldeler.

Yukardan bakan kibirli, kinli, kirli ve hadsiz bir dilleri var. Bu durum davranışlarına da yansıyor. Sayısız kişisel örnek verebilirim. Yalandan besleniyor; hem bir şey üretmiyor hem de yapılan işlere karşı çıkıyorlar. Her başarıya çamur atan, her güzelliğe bahane bulan kimselerden bahsediyoruz. Bir kişinin hatasını "bunların hepsi böyle" diyerek genele yayma konusunda oldukça mahirler. İslam dinine, dolayısıyla Müslümanlara tahammül edemiyorlar. Nefret kusmak, iftira atmak, tahrik etmek, kutsallara hakaret ve milletin tercihine saygısızlık konularında adeta uzmanlaşmışlar. Örgütlü hareket ediyorlar. Birbirlerine nasıl sahip çıkıyorlar, görüyorsunuz. Atalarımızın dediği gibi: Her kuş kendi cinsiyle uçar.

Tesettürlü hanımlara ve dindar insanlara yapılan tacizlerin sayısındaki artış, ilgili herkesin dikkatini çekmiştir. Üstelik bütün bunlar yirmi iki yıllık muhafazakâr iktidarın döneminde gerçekleşiyor. Aynı anda hem 'demokrasi' hem 'intikam' diyorlar. Darbecileri balkon ve pencerelerden alkışlarken gördüğümüz kimseler yine bunlardı.

Bizim sevincimiz onlara üzüntü veriyor. Üzüntümüz ise sevinç. Herhangi bir başarıyı, güzelliği yahut kaliteli bir şeyi kesin olarak Müslümanlara layık görmüyorlar. Bu kadar net.

***

Memleketin ve milletin aleyhine ne varsa, arkasında hep aynı kesimi görüyoruz. Her çirkinliğe, saygısızlığa hatta hainliğe anında sahip çıkıyorlar. Gerçekten de garip bir ruh hali içindeler. Bir yandan memleketin mülki amiri gibi davranıyor, bir yandan da yaşadıkları topraklara etmediklerini bırakmıyorlar.

Bizler vatana karşı kendimizi borçlu hissediyoruz. Onlar ise vatandan alacaklı olduklarına inanıyor, buna göre taleplerde bulunuyorlar. Saklanamayacak kadar bariz; bencillik, kimliklerinin bir parçası haline gelmiş.

Yaşadıkları ülkeyi sürekli batılı devletlerle kıyaslıyorlar. Üç yüz yıl boyunca savaşarak geri çekilmiş ve yoksul düşmüş, her türlü haksızlığa ve mezalime maruz kalmış bir milletin evlatlarıyız. Böyle bir ülkeyi sömürgeci zenginlerle kıyaslamak adil midir? Adalete sığar mı?

***

Bugüne kadar ne yapılmışsa, bunlara rağmen yapılmıştır. Bugünden sonra ne yapılacaksa, bunlara rağmen yapılacaktır. Evvela bunu bilmeliyiz.

Bir yandan da bu hazımsızlık ve öfkeli körlük halinin her geçen gün arttığını, sıkıntılı noktaya geldiğini kabul etmeliyiz. Hal ve gidişat tehlike sinyalleri vermektedir. Bu hakikat nedeniyle, vatanın selametini düşünen, ülkesinin bağımsızlığını isteyen, hassasiyetleri ortak olan, iyiliği savunan insanların birbirine daha da yakınlaşması şarttır. İç cepheyi tahkim etmek ve sağlam durmak dediğimiz şey tam olarak budur. Bazı küçük fikir ayrılıkları, kişisel meseleler, şahsi hırslar, siyasi hesaplar acilen ve ihtiyaçtan bir kenara bırakılmalıdır.

Söylenmiş olanı tekrar edelim: Onlar en kötülerini dahi koruyor, biz ise en iyilerimizi bile harcamaktan çekinmiyoruz. Bu zararlı alışkanlığa son vermenin zamanı gelmedi mi?

İbrahim Tenekeci

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN