Arama

Mustafa Özcan
Temmuz 18, 2024
Yabancı casuslardan yerel casuslara

Arapça yorum yapan bir Yahudi yorumcu 'Sisi benden daha Siyonist! Zira 7 Ekim Aksa Tufanı'ndan sonra İsrail'i tehdit bile etmedi' deyiveriyor ve bunun üzerine şimşekleri üzerine çekiyor. 'Allah'tan kork' diye paylıyorlar. Sanki Allah'tan korkusu, kuldan utanması varmış gibi! Gerçekten de kimi oryantalistler ya da casuslar şark ülkelerine geldiklerinde veya görevlendirildiklerinde kendilerini gizlemişler ve kimi camilerde imamlık yaptıkları dahi rivayet edilmiştir. En azından böyle rivayetler dolaşmaktadır. İngiliz Lawrance bunlardan birisidir. Türkolog Arminius Vambery yine bu casusların en meşhurlarındandır. Bu Macar Yahudisi İngiltere ile birlikte kim bilir kaç ülke lehine casusluk yapmıştır. Şimdi de onların yerini yerli casuslar almıştır. Son dönemlerde batılı oryantalistlere karşı bir de yerli oryantalizmden bahsedilmektedir. Bu durum ne yazık ki doğrudur. Bu terimi kullananlardan birisi, belki de ilklerden birisi Diyobend ulemasından Mustafa A'zami olmuştur. Akültürasyon atmosferi ya da çok kültürlülük bunu temin etmektedir. Ya da kendi kültürüne başka kültürlerin zaviyesinden veya ışığından bakmak da yerel oryantalizmi üretmekte, beslemektedir. Hatlar birbirine karışmıştır.

Bu yerel casuslardan birisi Abdulfettah Sisi olmalıdır. Halkına karşı casusluk yapmaktadır. Darbe yapmadan ya da savunma bakanlığına getirilmeden önce askeri istihbaratta görev yapmıştır. Darbeden sonra üstü olan Muhammed Mursi'yi İsrail ya da Mossad'la ilgili değil ama Hamas'la muhabere yapmakla (tehabur) suçlamıştır. Mursi casus oluyor da Sisi niye olmasın?

Hamas'la bir nevi casusluk faaliyeti teati ettiğini ileri sürmüştür. Elbette onun Mursi döneminde yabancı ülkelerle mahrem temaslarına değinmeyeceğiz. Lakin Kuveytli düşünür Abdullah Fehd Nefisi'nin bir aktarımı var. Anlatımına göre Sisi Muhammed Mursi'nin bürosunda oturmaktadır. Bir ara saatine bakar. Mursi'ye yönelerek ' Af edersiniz! Eve telefon edebilir miyim?' diye sorar. Onay aldıktan sonra evini arar ve namaz vaktinin girdiğini ve evin hanımından çocuklarına namaz vaktini hatırlatmasını ister. (https://www.youtube. com/shorts/f1BjVWU0u1w ) Yine Mursi'nin yanında iken bazı günler ağzına bir lokma bile sürmez. Nedeni sorulunca da oruçlu olduğunu söyler. Bu nedenle de muhakemesi esnasında Hüsnü Mübarek, Mursi'yi gafil avladığı için Sisi'den ifrit ve dahi olarak söz eder. Bunlar yerel casusluk numuneleridir!

Aynı durum Hafız Esat ile Muhammed Said Ramazan el Buti arasında da geçer. Esat'ın casuslarından Çakal Carlos'un sitayişle bahsettiği Muhammed Nasif Hayırbek, Muhammed Said Ramazan el Buti'yi avlar ve onun kafasını komplo teorileriyle doldurur. Küçüklüğünde Sünni çevrelerde dolaşan ve bu yönde eğitim alan bu casusun temel görevi Buti'yi tavlamak, devşirmek ve Esat ailesine hizmet ettirmektir. Bu amacına da yetkinlikle ulaşır. Lakin bu amacına ulaştıktan sonra Buti bilahare gözden düşer. Ülke başka bir mecraya savrulur. 28 Şubat paşaları gibi Esat ve çevresi artık Buti'yi dinlemezler! Buti kendi kozası içine çekilir.

Buti'nin tanışıklarından olan Filistinli yazar Muhammed Hayr Musa, ' El Buti: Şahsiyetuhu ve Mevakifuhu' adlı eserinde Muhammed Nasif Hayırbek'in, Esat'ın trafik kazasında ölen oğlu Basil'ı yanına alarak zaman zaman Buti'ye ev ziyaretine gittiklerini ve bu yolla Basıl'ın dindar birisi olarak algılanmasına çalışıldığını ifade eder. Bazı geceler gece yarısından sonra Buti'yi ev telefonundan arayan Basıl Esat, ahizenin öbür ucundaki Buti'den gece namazı ve ahkamına dair sorular sorar. Buti bu temasların etkisinde kalır. (El Buti: Şahsiyetuhu ve Mevakifu: s:89, Mektebetü Üsretu'l Arabiyye)

Sisi de Mursi ile aynı yöntemi kullanır (https://www. youtube.com/ shorts/ f1BjVWU0u1w ).

Kısaca yerel oryantalistler, ecnebi oryantalistleri aratmadığı gibi yerel casuslar da yabancıları aratmıyor. Yereller yabancıların pabuçlarını dama attı!

Hadiste bu tipler şöyle teşhis edilmektedir: Sahabelerden Huzeyfa İbnü'l Yeman Peygamberimize (S.A.V.) "Bundan sonra bir şer daha gelecek mi ?" diye sorar. Aldığı cevap şudur: "Evet, cehennemin kapılarında davetçiler/çağrıcılar olacaktır. Kim onlara uyarsa, cehenneme atılır." Huzeyfe (R. Anh) bunun üzerine "Ey Allah'ın Resulü, bana onları tanımla, tarif et."der. Şöyle karşılık alır: "Onlar bizimle aynı cinstendirler ve bizim dilimizle konuşurlar.(https:// www.islamweb.net/ ar/library/content/52/12965).

Ham yorumlar ya da Buti ile Faruk Şara!

Bazen basında ham yorumlara rastlayabiliyoruz. Eski İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı bu ham yorumlarından birisinde şöyle yazmış: "

Çünkü – aynı konuda yedi yıl önce de belirttiğim gibi- Batı'nın Ortaçağ'da bıraktığı skolastik eğitim zihniyetini Müslüman toplumlar hâlâ sürdürüyor. Özellikle din eğitimi kurumlarımızda Müslüman çocuğa, gence, sorgulama ve eleştiri yerine, kabul ve itaat kültürü veriliyor. Bu çarkın dişleri arasından her nasılsa sağlam çıkmış nadir beyinler ise imalat hatası sayılıp piyasadan toplanıyor.

Bunlardan biri de 2013'te Said Ramazan el-Bûtî oldu. Cizre doğumlu bu seçkin âlim, Suriyeli gençlere "Bu yaptığınız yanlış" dediği için camide ders verirken öldürüldü. Suriye'yi ve Suriyelileri bu hallere düşürenlerin akıl hocası ve 'cihad' fetvacısı Mısır asıllı Yusuf Karadavi (ö. 2022) ise, -biz dahil- birçok İslam ülkesinde Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı sıfatıyla yere yurda konulmadı; ölümüne ağıtlar yakıldı.

Karadavi sevenlerinin kurgulayıp uyguladıkları Suriye politikasının sonucu ortada.

Bu alıntıdaki verilerin hiçbiri sabit değildir bilakis hepsi tartışmalıdır. Buti'nin karşı ağırlığında ise Suriye Dışişleri Eski Bakanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk Şara yer almaktadır. Devrimin kıvılcımlandığı ilk günlerde cumhurbaşkanlığı için Faruk Şara'nın adı geçmiştir. 15 yıldır köşesine çekilmiş ve olayları uzaktan izlemektedir. İlk milli uzlaşmaya çağıran isimler arasında yer almıştır. Askeri seçenekten uzak durulmasını istemiştir. Rejim tarafından çağrılarına kulak verilmediğinden kuşe-i uzletine çekilmiştir. (https://x.com/kasimf/ status/ 1813184685834396042 ) 17/12/2012 tarihli Lübnan'da yayınlanan Hizbullah'a yakın yayın organı el Ahbar'a yaptığı değerlendirmede, Faruk Şara rejimin silahlı kalkışmayı yeğlediğini ifade etmiştir. İstediği gibi de olmuştur. Çünkü halkla meşru dairede yarışmanın imkanı yoktur. Meşruiyet çizgisinin dışında halkı bastırmak daha kolay olacaktır. O baştan beri bu yolu seçmiştir.

Mustafa Çağrıcıya bir soru: Buti'yi muhalifler öldürdü ise son günlerde öldürülen rejim yanlısı Luna Şibil ve Bera Katırcı gibi isimleri kim öldürdü? Bu rejimi tanımayanlar, gerçekleri tanıma şansını yakalayamazlar!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN