Kaybolan Bir Aşkın Sessiz Çığlığı: Monna Rosa
Monna Rosa, yalnızca bir aşk şiiri değil, sakladığı sırrıyla da efsaneleşmiş ve dillere pelesenk olmuş bir hayat öyküsü. İşte, Sezai Karakoç'un kaleme aldığı bu güzide şiirin hikayesini sizler için anlattık.
🔸 Bir aşk şiiri düşünün…Sadece kelimeleriyle değil, sakladığı sırrıyla da efsaneleşmiş… Mona Rosa… Siyah güller, ak güller...
Edebiyatın en gizemli hikâyelerinden birinin kapılarını aralıyor."
🔸 Türk edebiyatının iz bırakan dokunaklı aşk şiirlerinden biri, Sezai Karakoç'un kaleminden çıkan Mona Rosa yıllarca kalplere dokundu.
🔸 Mona Rosa aslında yalnızca bir aşkı değil aynı zamanda bir muammayı anlatıyor. Usta şair şiirinin ilk harflerinden bir isim oluşturuyor: Muazzez Akkaya'm.
🔸 Tabii uzun yıllar kimse bunun farkına varmasa da şiirin gizemine düşenler, zamanla iki farklı aşk hikâyesi anlatmaya başladı: İki ayrı efsane, bir şiirin gölgesinde büyüdü.
🔸 Bir rivayete göre; Karakoç, üniversitede tanıştığı Muazzez Hanım'a gönlünü verir. Aşkına karşılık bulamaz. Ve şiirini, mezuniyet günü herkesin önünde okur.
🔸İddiaya göre; şiir o kadar etkileyici olur ki, Muazzez Hanım sahne sonrasında Karakoç'a yaklaşır ve aşk teklifini kabul etmek ister. Ama artık çok geçtir… Sezai Karakoç şu cümleyi söyler: "Senin aşkın artık benimkine yetişemez."
🔸 Ve hemen ardından, trajik bir haber yayılır: Muazzez Hanım intihar etmiştir…
🔸 İkinci efsanede ise; Karakoç, sevdiği kadının nişanlandığını öğrendiği gece şiirini okur. Ve yine aynı cümleyi söyler: "Senin aşkın artık benimkine yetişemez."
🔸 Gerçek o ki; Muazzez Akkaya ne intihar etti ne de yüzüğünü çıkardığını söyledi. Hatta bunun üzerine verdiği bir röportajda "Monna Rosa şiirinden hiç haberim olmadığını ifade etti.
🔸 Sezai Karakoç ise, yıllar boyunca bu konuda sessiz kaldı. Yalnızca bir kez konuştu:
"Şiiri sadece kendimi denemek için yazdım.
Ne Mülkiye'de okudum, ne biri intihar etti.
Hepsi uydurma.
Bir daha bu şiir hakkında konuşmayacağım…
İlk ve son kez."
🔸 Usta şairin vefatının ardından Türk edebiyatının "Mona Roza"sı 70 yıl sonra sessizliğini bozarak: "Ancak üzüldüğüm bir şey var, Sezai Karakoç'u vefatından bir ay kadar önce Fenerbahçe sahilinde gördüm. Karşıdan yürüyordu ve o kadar dikkatli bana bakıyordu ki... Beyaz saçları, sakalları olunca tanıyamadım. Bir süre sonra gazetede vefat ilanını görünce onun Sezai Karakoç olduğunu anladım. Eğer o olduğunu bilseydim, bir kafede oturup beraber bir kahve içmek isterdim."
Monna Rosa…
Belki bir aşk şiiriydi…
Belki de içinde kaybolan bir aşkın sessiz çığlığıydı. Kim bilir…
Editör: Betül Sav
Kameraman: Serkan Hervenik
Kurgu: Serkan Hervenik
💠💠💠
FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!
Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;
👉 YOUTUBE 🔔
👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.