Şurutu's Salat
İslami metinlerden beslenen İslam edebiyatı zaman içinde büyük bir literatür haline gelmişti. Ayetler ve hadisler üzerinden ilerleyen İslam edebiyatı asırlar boyunca farklı milletlerin telifleriyle genişlemiş, kuşatıcı bir vasıf kazanmıştı. İlmihal kültürünün şiire dökülmüş hali olarak kabul edebileceğimiz Şurutu's Salat, kültürümüzde yer etmiş bir tür.
Şurûtu's-salât, mukaddimetü's-salât, salâtnâme gibi isimlerle de anılmakla birlikte namazla ilgili konuları içeren eserlerden müteşekkil edebî türü adlandırmada, yaygın olarak Farsça terkip ile oluşturulan Şurût-ı salât kavramı kullanılmaktadır/tercih edilmektedir.Dinî, tasavvufî yapıda/karakterde olan ve Türk İslam edebiyatı olarak adlandırılan sahanın edebî türleri arasında yer alan Şurutu's-salat, sözlük anlamı itibarıyla ―namazın şartları― anlamına gelmektedir.
Istılahî açıdan ise yazılan eserlerin muhtevası da dikkate alındığında Şurutu's-salat: ―Müslüman vasfına sahip olabilmenin ve türün temel konusunu teşkil eden namazla mükellefiyetin (vücûb) ilk adımını içermesi hasebiyle İslam ve iman esaslarını, başta temizlik/taharet, abdest, teyemmüm, gusül, ezan olmak üzere namazın öncülleri (mukaddime) ve şartları, rükünleri/farzları, sünnetleri, vacipleri, müstehapları, müfsitleri, mekruhları gibi bu ibadetinin edasına yönelik konuları içeren; muhatap kitlenin faydalanması, bilgilenmesi hatta ezberlemesi amacıyla kaleme alınan sistematik Türkçe telifler şeklinde tanımlanabilir.