Ahmet Ağırakça
17.02.2025
Ahmet Ağırakça
Lut (as) ve ahlâktan yoksun bir toplumun sonu
Tüm Yazıları

Lut (as) ve ahlâktan yoksun bir toplumun sonu

Hz. İbrahim'in (as) Babil'den Filistin'e hicret ederken yanında sadece Hz. Lut'un (as) olduğunu ifade etmiştik. Hz. İbrahim'in Babil'de uzun yıllar Nemrut ve yandaşlarına karşı verdiği tevhid mücadelesi sonunda bunca tebliğe rağmen ona sadece bir kişinin iman ettiğini görüyoruz. Hz. Lut, Hz. İbrahim'in (as) yeğeni olduğu kaydedilir.

Hz. Lut'un babasının adı Haran olup, Hz. İbrahim'in kardeşidir. İbrahim (as) peygamber olarak görevlendirildiğinde, Lut (as) ona iman etmiş ve onunla birlikte Nemrut'un zulmünden kurtulmak için Filistin'e hicret etmiştir.

Lût (as), Hz. İbrahim ile beraber Irak'tan çıkıp Mısır, Suriye ve Filistin bölgeleri arasında dolaşıp insanları tevhid inancına davet ederek onlara Allah'ın dinini anlattılar. Daha sonra ise Allah, Hz. Lut'u bugünkü Ürdün toprakları üzerinde bulunan Sodom ve Gomore halkına peygamber olarak gönderdi. Hz. Lut (as) kıssası ve yaşadığı olaylar ve kavmi ile mücadelesine baktığımızda ahlaksızlıklar ve adaletsizlikler içinde çöküntüye uğramış bir toplumla karşı karşıya olduğumuzu görürüz.

Kur'ân-ı Kerim'in anlattığı bu halk, tevhidi inançtan uzak olmanın yanı sıra ahlâkî bir sapıklık içerisindedirler. Hz. Lut, Sodom ve Gomore halkından olmadığı halde bu bölgede uzun süre kaldığı ve İslâm'ın ahlakî ilkeleri ile tevhid inancının temellerini, kurallarını ve gereklerini onlara anlatıp durmuştu.

Hz. Lut'un Peygamber olarak gönderildiği bu bölge, Suriye ve Filistin topraklarının devamı olan bir bölge olup son derece verimli, mükemmel bir bitki örtüsüne sahipti. Zeytin ve limon ağaçlarının bol olduğu bir coğrafi yapısının yanı sıra çevresi yeşil, kadim bir medeniyetin ortaya çıktığı bir bölge idi. Bu bölgede Sodom ve Gomore gibi büyük yerleşim birimleri bulunuyordu. Sodom'da yaşayan halk eş cinsellik, eşkıyalık, yol kesme, başkasının malına zorla el koyma, her türlü zülüm, fuhuş, ahlâksızlık ve zorbalığıyla tanınmıştı. Tevrat, İncil ve Kur'ân'ın bu toplum hakkında verdikleri bilgiler hemen hemen aynı bilgilerdir. Bu toplum ve çevresinde yaşayan diğer halklar onlardan bıkmış, yaptıkları soygun ve zorbalıklarından, ahlaksızlıklardan korkar hale gelmişlerdi.

Arkeolojik bulgular, Lut kavminin yaşadığı bölgede büyük bir depremin veya yanardağ patlamasının olduğunu anlatıyor. Bugün, içinde hiçbir canlının yaşayamadığı, zehirli suyu ve deniz seviyesinden düşük olan "Lut gölü" veya diğer adıyla "Ölü Deniz"in bu patlama sonucu oluştuğu ve burada bir felaketin yaşandığı açıkça görülmektedir. Lut kavmi de şehirle birlikte bu gölün içinde kaybolmuşlardır. Halbuki bu bir depremden ziyade Kur'an-ı Kerim'in verdiği bilgiye baktığımızda bu kötü huylu ve ahlaktan yoksun, Peygamberlerinin tebliğ ve nasihatlerine bir türlü kulak asmadıkları için şehirlerinin altı üstüne getirilmek suretiyle cezalandırılmışlardır. Bir helak sonunda şehirleri yere batmış ve deniz seviyesinden daha aşağıda bir noktaya batırılmıştır.

Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz olayın başlangıcını ve bu kavmin cezalandırılıp yok edilmesini şöyle anlatmaktadır: "Lût'u da (hatırla)! Hani o kavmine şöyle demişti: "Sizler, insanlık içinde sizden önce kimsenin işlemediği iğrenç bir utanmazlığı yapmaktasınız. Siz hâlâ erkeklere şehvetle yaklaşıyor (ve bu iş için insanların) yollarını kesmeye ve toplandığınız yerlerde o çirkin işleri (topluca birlikte herkesin gözü önünde) yapmaya devam edip duracaksınız öyle mi?" Kavminin cevabı: "O halde eğer söylediklerin doğru ise haydi Allah'ın azabını bize getir de görelim" demekten başka (bir şey) olmadı." (Ankebût, 29/28-29)

İşte bu kavmin Allah'a ve Peygamberine meydan okurcasına "O halde eğer söylediklerin doğru ise haydi Allah'ın azabını bize getir de görelim" demeleri üzerine şehirleri batırılmış, kendileri yok edilmişlerdir.

Lut kavmi halkı arasında erkekle erkek arasındaki cinsel ilişkiler, artık had safhaya ulaşmıştı. Bu toplumun erkekleri, kadınlarını bırakıp önü alınmaz bir şehvetle birbirleriyle veya gelen yabancılarla ilişki kuruyorlardı. Hz. Lut ise, onları bu sapıklıktan eş cinsellikten kurtarmak için sürekli uyarılarda bulunuyor, Allah'ın bunu yasakladığını, bu yaklaşımın insanın yaratılışına aykırı olduğunu, insanlığın onuruna yakışmadığını söyleyip, Allah'tan korkmalarına dair öğütlerde bulunup durmuştu. Lut (as) bu ahlaktan yoksun kavme hep güzel öğüt ve tavsiyelerde bulunmasına rağmen ona hiç kulak asmıyor, dinlemiyor hatta alay ediyorlardı.

Onlar, Allah'ın kendilerine helal kıldığı şeyi haram, haram ve necis kabul ettiği şeyi ise helal saymışlardı. Bu toplumda ahlaksızlık ve zulüm kişisel bir davranış olmaktan çıkmış, toplumsal bir hâle dönüşmüştü. Bu ahlâksızlığı, gizliden gizliye de yapmıyorlardı. Her şeyi aleni ve ortak olarak yapmayı adet haline getirmişlerdi.

"Lût kavmi de (Allah'ın kendilerine gönderdiği) peygamberleri yalanladı. Hani kardeşleri (aralarından tanıdıkları biri olarak) Lût onlara: "(Allah'ın üzerinize salacağı felaketten) korkmaz mısınız?" demişti. Gerçekten ben size (gönderilmiş) güvenilir bir peygamberim. Artık Allah'tan korkun ve (bu çirkin pis alışkanlıklarınızdan vazgeçerek) bana itaat edin. Bunun için sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Benim mukafaatım ve ecrim sadece Alemlerin Rabbine aittir." (eş-Şuarâ', 26/161-164)

Sodom halkı, Kur'ân'da anlatıldığı kadarıyla itikadi bir sapıklığın yanında ahlakî bir zaafiyet ve sapıklık yaşıyordu. İnsanlığın tarih süreci içerisinde geçirdiği bu tür olaylar, sonraki insanlık için birer ibret oluşturuyor. Allah insanları bir erkek ve bir kadın olarak iki cins yaratmış ve nesillerinin evliliklerle devam etmesini istemiştir. Ama bunu unutup homoseksüelliğe dalarak insanlık dışı bir davranışta bulunduklarını unuttukları zamanlar yaşanmış ve hâlâ yaşanmaktadır.

Nuh, Salih, Hud ve İbrahim kavimleri akılları donduracak, insana utanç verecek itikadi ve siyasi sapıklık, rezillik yaşarken, Lut kavmi ise bu tevhid inancından uzak olmanın yanında asıl bir başka alanda rezillik ve perişanlıklar yaşıyordu. Bugün bile insanlığın en korkunç hastalığına sebep olan bu olay, o gün Allah'ın bu iki şehri Sodom ve Gomora'yı helâk etmesiyle yok olmuşlardı. Şimdi de aynı hastalığa düşmüş kitleler, kendilerine dokunacak azap ve helâkı bekler haldeler.

"Lût'u da (peygamber olarak) gönderdik. Kavmine dedi ki: Sizden önceki âlemlerden hiçbirinin yapmadığı (ahlaksızlığı ve) fuhuşu mu yapıyor sunuz? Çünkü siz, kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Gerçekten siz, haddi aşan bir topluluksunuz." (el-A'râf, 7/80-81)

Sodom ve Gomora halkının Hz.Lut'a (as) getirdiği en önemli suçlaması, Hz. Lut'un sadece Allah'ın kendisine helal kıldığı zevcesine helâlinden yaklaşmasıydı.

Bu toplumda erkeğin erkekle cinsel münasebette bulunması toplumsal bir ahlaksızlık gerçeğine dönüşmüştü. Artık onlara göre toplumun dışında kalmak ve topluma ayak uydurmamak bir suç kabul edilmekteydi. Lut kavmi de toplu olarak bu işi yapıyor ve bu rezalete alışmışlarken bir başkasının bunu engellemeye kalkışmasını suç görüyorlardı. Kur'ân-ı Kerim bu gerçeği bize şöyle haber vermektedir:

"Lût ailesini ülkenizden çıkarın; alaylı sözlerle: "Çünkü baksanıza onlar (bizim yaptıklarımızdan) temiz kalmak isteyen, gereğinden fazla temizlik taslayan kimselermiş!" (en-Neml, 27/56)

İşte böylelikle Sodom ve Gomora toplumunda temiz kalmak, temiz kalmayı teşvik etmek, insanların hemcinslerine ilgi duymanın yanlışlığından söz etmek ve bunu bir hayat tarzı olarak yapmayı istemenin kötülüğünü dile getirmek bir suç kabul ediliyordu. Bugün de bunun yanlışlığını dile getiren mütedeyyin, dininin ilkelerine bağlı kimseler, gerici yaftasıyla itham edilmektedirler. Aslında Lut kavmi de bugünkü aynı işi yapan kimseler de bu işin çirkinliğini çok iyi biliyorlar. Ancak, kendilerini kaptırdıkları bu rezalet olayı, artık vazgeçilmez olarak görüyor bir hayat tarzı olarak benimsemişlerdir.

Hz. Lut'un (as) onları bu işten vazgeçirmek için sürekli onlara öğütlerde bulunmakta ısrarlı olduğunu görünce de kendi aralarında toplantılar yapıp bir karar verdiler: "Allah'ın sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da erkeklerle mi cinsel ilişkiye giriyorsunuz? Doğrusu siz sapık bir toplumsunuz" (diye Hz. Lut onları uyarınca ona cevap olarak:) "Dediler ki: "Ey Lût, eğer sen (bizi bu işten engellemekten) vazgeçmez isen (iyi bil ki bu şehirden) sürülenlerden olacaksın. (Lut as): "Doğrusu ben sizin bu sapık (ve iğrenç) davranışınızdan nefret edip tiksinmekteyim" dedi." (eş-Şuarâ', 167-168)

Sodom halkı şehirlerine gelen yabancıların yolunu kesip onları her zaman bu rezaleti yaptıkları toplantı yerlerine zorla götürüp onlarla cinsel ilişkilerde bulunuyorlardı. Hz. Lut (as) ise onları Allah'a ibadet etmeye, kötülükleri bırakmaya, Allah'ın yasakladığı bu Lutilik pisliğini bırakmaya davet edip nasihatlarla vazgeçirmeye çalıştıkça onlar da ona daha da düşman kesiliyorlardı.

Sapıklıkları gün geçtikçe aşırı hale gelen bu halk, Allah'ın kendilerini temizlemesi ve kötülüklerden kurtarması için gönderdiği peygamberine daha çok saldırmaya başladılar. Lut (as) da bunca yıllar yaptığı davet ve tebliğlerin uzayıp gitmesi ve bu kavimden bir türlü sonuç alamaması, onu son çare olarak Allah'tan yardım istemeye ve Rabbine sığınmaya sürüklüyordu. Onlar ise azdıkça azıp adetâ helak olmayı istercesine onunla alay ediyorlardı.

"......Doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını getir bize! dediler. (Lut): Rabbim! Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle, dedi." (el-Ankebut, 29-30), "Rabbim, beni ve ailemi bunların elinden kurtar, dedi." (eş-Şuarâ', 169)

Artık, Allah'ın azabı hakk olmuştur. Suçunu kabul etmeyen, verilen öğütleri dinlemeyen ve isyanlarında direnen bu topluma Allah'ın azabı son çaredir.

(Lut (as) kıssası devam edecek.)

Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Ahmet Ağırakça

Ahmet Ağırakça Diğer Yazıları