24 Kasım 2024 Pazar günü Köln'de (Almanya), İstanbul Medeniyet Üniversitesi, T.C. Köln Başkonsolosluğu Eğitim Ateşeliği, Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Vakfı'nın katkılarıyla düzenlediğimiz "Uluslararası Avrupalı Türkler ve İki Dillilik Çalışmaları Kongresi"nin (BİSET) beşincisini düzenledik. Bu seneki teması "İki Dillilik Çalışmalarında Yapay Zeka ve Teknoloji Uygulamaları" olan kongreye Suffolk Üniversitesi'nden, (Boston/ABD) Prof. Dr. Pelin Biçen çağrılı konuşmacı olarak katıldı ve "Yapay Zeka İle Dünyanın Mevcut Durumu ve Geleceği" başlıklı bir konferasn verdi. Uyarıcı, yönlendirici, korkutucu ve bilgilendirici olan konferansta tuttuğum notları sizin de dikkatinizi çekeceğini düşünerek paylaşmak istedim.
Notlarımı başlıklar halinde sıralamadan önce şu hususa özellikle dikkat çekmek isterim. ABD'de yapay zekanın geleceği konusunda kimse öngörüde bulunamıyormuş. Bizi nasıl bir dünyanın beklediği konusunda söylenenlerin hepsi birer tahminden ibaret. Dolayısıyla olacakları bekleyip göreceğiz. Bir nevi kaderimize razı olacağız.
İş hayatına dair gelişmeler
Günümüzde makinelerin işimizi elimizden alacağına dair bir inanç gelişti ve bu inancın yaygın kabul görmesi iş kaybetme korkusunu artırdı. Microsoft ve Linkedin'in yaptığı bir çalışma bu inancı pekiştiriyor. Araştırmaya göre sektör bazında yapay zeka aynı işleri yapanların sayısını dörtte bir oranında azaltacak. Bu da iş aslanın ağzında değil, midesinde demek.
Yapay zeka kullanımı, sosyal ve ekonomik dengeleri çok etkiledi ve piyasalar büyük değişimlere gebe. İş gücü piyasasında çok radikal değişiklikler ve dönüşümler bizi bekliyor. Artık yeni beceri setlerine ihtiyacımız var ve bu eğitim kurumlarının bir parçası olduğu eğitim sistemi bu ihtiyacı karşılamak için köklü değişiklik yapmak zorunda kalabilir.
Yapay zeka, tekrara dayalı işler için vakit kaybını önleyerek özellikle uzmanlık isteyen nitelikli meslekleri yapanların işlerini kolaylaştırıp mesleklerini daha iyi yapıp ürün ve hizmetlerin niteliğini yükseltecek. İş dünyası yapay zeka kullanabilen personeli tercih etmeye başladı. Şirket yöneticilerinin üçte ikisi yapay zeka kullanım becerisi olmayanları istihdam etmeyi düşünmüyorlar.
Yapılan araştırmalar bize yapay zeka uygulamalarının erkeklerin istihdamını kadınlardan daha çok etkilediğini gösteriyor. Bunda hizmet sektöründe çalışanlar arasında kadınların daha çok olmasının etkisi olduğu düşünülüyor.
Nobel ödüllü ünlü bir fizikçi iki sene önce radyologların birkaç sene içinde işsiz kalacaklarını, onların işinin makinelerin yapacağı öngörüsünde bulunmuş. Ancak radyologlar şu an en çok aranan mesleklerden imiş. Sebebi ise bir radyologun yaptığı işin 26 aşaması varmış. Yapay zeka bu adımların çok vakit alan 5-6'sını yaparak radyologlara çok vakit kazandırmış. Onlar da kazandıkları vakitle hem işlerini daha iyi yapmaya başlamışlar hem de daha çok hastaya bakar olmuşlar. Nobel ödüllü fizikçinin bile öngörüsünün tutmadığı bir dünya bizi bekliyor. Kimse gelecekte ne olacağını bilemiyor.
Eğitime dair gelişmeler
ABD'de orta okul ve lise öğretmenleri yapay zeka uygulamaları ve Chat GBT'ye karşı oldukça dirençliler imiş. Bunun sebebi öğrencilerin öğrenmesi gereken şeyleri öğrenememesi imiş.
Liselerin aksine üniversiteler yapay zeka konusunda istekli. Buna biraz da mecburlar. Çünkü iş dünyası yapay zeka ile arası iyi personel arıyor. Üniversiteler öğretmeden önce liseden yapay zeka uygulamalarına dirençli ve ön yargılı gelen öğrencileri ikna etmekle uğraşıyor. Bu da gereksiz bir zaman kaybı demek.
Son yıllarda yapılan araştırmalar ve çalışmalar bir şekilde ya yapay zeka ile ilgili ya da yapay zekadan yararlanılarak yapılıyor. Yapay zekadan yararlanmayan araştırmacıların diğer araştırmacılarla rekabet etmesi pek mümkün görünmüyor. Çünkü yapay zeka araştırmaların hem niteliğine hem de süresine çok ciddi katkıda bulunuyor.
Maliyetine dair gelişmeler
Şu anda ikinci nesil yapay zeka uygulamalarını kullanıyoruz. 1. Neslin maliyeti 10 milyon dolar iken 2. nesil 100 milyon dolara çıkmış. Henüz piyasada olmayan ve 2025'te çıkacak olan 3. neslin maliyeti 1 milyar dolara yükselmiş. 2026'da çıkacak olan 4. neslin ise maliyetinin en az 10 milyar dolar olacağı hesap ediliyor. ABD gibi büyük bir ekonomi bile bu maliyeti karşılayamadığı için araştırmalar ve çalışmalar Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE gibi körfez ülkelerine kaymaya başlamış ve hâlihazırda bu konuda epey ilerleme kaydedilmiş. Beyin başta ABD olmak üzere diğer ülkelerden, finans Araplardan.
Çevreye verdiği zarar konusunda uyarılar
Yapay zekanın çevreye bu kadar zarar vereceğini, hatta bu tahribatın dünyayı tehdit edecek boyutlara gelebileceğini hiç düşünmemiştim ve bilmiyordum. Yapay zeka en çok enerji tüketen sektör olmaya doğru hızla ilerliyor. 2015'te tüm sektörler içinde enerji tüketim oranı %2 iken bu oran 2024'te %7 olmuş. Böyle gittiği takdirde 2030'da %13'e yükseleceği öngörülüyor.
Yapay zeka çalışmalarında önemli bir yer işgal eden data merkezlerinin sıcaklığını sabit tutmak için çalıştırılan klimaların harcadığı elektrik büyük bir sorun. O elektriği üretmek için kullanılan fosil yakıtların çıkardığı karbondioksit, metan ve su buharı sonucu oluşan sera gazı emisyonu, sera etkisini güçlendirerek iklim değişikliklerine neden olmaya başlamış. En çok elektrik tüketen sektör olan yapay zeka çalışmalarının dünyanın geleceğini tehdit edecek boyutlara ulaşılmasından endişe ediliyor. Yapay zeka çalışmalarının sera gazı emisyonu 2015'te %1 iken 2024'te iki kat artarak %2'ye yükselmiş. 2030'da ise %6 olması bekleniyor ve bu oran dünya için çok ciddi bir tehdit demek.
ABD bu tehdidi güneş enerjisi kullanarak azaltmaya çalışırken Çin hâlâ fosil yakıtları kullanarak büyük bir enerji tüketiyormuş. Hükumetler, dünyayı felakete sürükleyen bu durumun farkında olmakla birlikte kendileri durduğu zaman diğer ülkelerin kendilerini geçeceğini düşünerek geri kalmamak için vaz geçemiyorlarmış. Bir nevi istemeden de olsa bile bile kıyametimizi çağırıyorlar.
Yapay zeka çalışmalarında şu anda ABD önde olmakla birlikte Çin de yarışın içinde. Hatta Çin quantum bilgisayarlar konusunda ABD'yi geçmiş. Çin'de olup bitenleri kimse bilmediği için ne kadar ilerledikleri bilinmiyor. Ayrıca quantum bilgisayarların harcadıkları enerji de diğerlerinden çok daha fazla.
Bu konferansta ilk defa teknosfer diye bir kavram duydum. Bir gezegenin tamamını kapsayan, insan yapımı teknolojilerin ve altyapıların birbiriyle bağlantılı ağ sistemine teknosfer deniliyormuş. Biyosfer ve atmosfer ile etkileşime giren bu yapay sistemin ağırlığının 30 trilyon ton olduğu varsayılıyor ve bu dünya yüzeyinin bölünmüş kütlesinin her metrekaresi için 50 kg ilave yük demek. Bunun daha ne kadar artacağı ve dünyanın bu yükün ne kadarına tahammül edebileceği ise bilinmiyor. Bu da dünya için bir diğer ciddi tehdit.
İlk kez duyduğum bir diğer kavram karanlık veri. Şirketlerin ve insanların ürettiği dijital verilerin yarısından fazlası sadece bir kez kullanılıyormuş. Bir daha hiç kullanılmayan bu gereksiz verilerin arşivlenmesinin inanılmaz bir maliyeti varmış. Verilerin bulunduğu bilgisayarlar ve disklerin kullandığı elektrik gizli bir enerji maliyeti olarak ciddi bir sorun. Maliyetinin anlaşılması için bir verilen örneği aktarayım. Şu anda, şirketler bir günde 1,3 milyar gigabayt karanlık veri üretiyorlarmış. Şirketlerin sadece bir günde ürettikleri bu karanlık verinin arşivlenmesi için harcanan enerji, bir uçağın Londra'dan New York'a 3.023.255 kez yaptığı uçuşta harcayacağı enerjiye denk. İnanılmaz bir maliyet. Yapay zeka konusunda yapılacakları ciddi ciddi düşünmeli ve tartışmalıyız
İsmail Güleç