Mustafa Özcan
13.04.2025
Mustafa Özcan
Washington-Kudüs hattında din istismarı
Tüm Yazıları

Washington-Kudüs hattında din istismarı

David Friedman, 2017 ile 2021 yılları arasında büyükelçi olarak İsrail'de ABD'yi temsil etmişti. Yahudi asıllı bir büyükelçi olarak İsrail'den daha fazla İsrail yanlısı tutumlar sergilemiştir. Şimdi Trump'ın yeni döneminde onu aratmayacak bir büyükelçi ile karşı karşıya bulunuyoruz. Bahse konu zat, Arkansas'ın eski valisi ve Baptist papazı Mike Huckabee. Yeni büyükelçi Mike Huckabee, Batı Şeria'da Yahudi yerleşim alanlarının genişletilmesinin en ateşli savunucuları ve destekçileri arasında yer alıyor. Kısaca hariçten gazel okuyor. Huckabee, Batı Şeria deyim ve terimini reddederek buraları için Tevrat'tan alınma tanımı yani Judea ve Samaria ifadesini kullanıyor. Netanyahu gibi işgalin ve yayılmacılığın mimarları bu destekten dolayı çok mutlular. David Friedman, dönemindeyken ABD, büyükelçiliğini Kudüs'e taşımış ve eski politikasını revize ve tadil etmiştir. Mike Huckabee döneminde anlaşılan sıra Batı Şeria bölgesine geldi. Artık Batı Şeria'daki yerleşimciler veya topluluklar yerine Judea ve Samaria ifadeleri kullanılacak. Belki de İsrail buralara el koyacak. Bu paralelde Aksa Camii de tehlike altında bulunuyor. Netanyahu ve kabinesi bir çılgınlık yapabilir. İçlerinde bazı Yahudi de olmak üzere birçok dini kesim bu yönüyle Mike Huckabee'nin yeni büyükelçi olarak atanmasına itiraz ettiler.

Ret makamında çok veciz ifadeler kullandılar: Mike Huckabee'nin etnik temizliği meşrulaştırmak için yanlış bir dini söylemle ve eylemle Hıristiyanlığı istismar ettiğini söylüyorlar. Özellikle Hıristiyanlar arasında İsrail yanlısı tutum ve söylemlerin dinin hakikatine değil asabiyetine ve din istismarına dayandığını söyleyebiliriz. İstismarla işgali ve soykırımı meşrulaştırıyorlar. Onlara inanırsanız dinin vicdan ve insanlık ile yakından uzaktan alakası yok. Yanlışı dini söylem üzerinden onaylıyorlar. Halbuki, dinin özü ve ahlaki öğretileri tamamen buna mugayir ve aykırıdır. Burada İkinci Musa olarak anılan Maimonides'in vurguladığı Yahudi şeriatını da öteliyor ve bir kenara itiyorlar. Günlük ibadetleri ve görevleri tanımlayan ilmihalin yerine, kıyamet öncesi dönemi tasvir eden apocalyptic metinleri geçiriyorlar. Bunlar üzerine odaklanıyorlar. Bu heva ve dini keyfi olarak anlamaya dayanan bir yaklaşım biçimidir. Kendi görevlerini bırakmışlar Allah'ın şuunatıyla veya işiyle uğraşıyorlar! Hatta Allah'a dinini öğretiyorlar. Allah'ın elini kıyamete zorlamanın başka bir anlamı olabilir mi? Kendilerini seçilmiş sayan bu kimi Yahudiler diğer milletleri ve ırkları da insan altı bir kümede ve derekede görüyorlar. Bu Yahudiliğe dayalı kast sistemi Hindularda bile yok. Fransız doktor Louis Pasteur'den menkul bir söz vardır. Galiba şöyledir: Bir yanlış, dini bir mecranın dışında daha tutkulu ve daha adanmış bir biçimde savunulamaz.

Bunun içindir ki din, kimi dindarlara veya yanlış dindarlara bırakılmayacak kadar önemlidir. Veya en doğrusu, dini alanı doğru dindarlara emanet etmektir. ABD-İsrail hattında dini yanlış anlamaya ve kullanmaya dair başka bir örnekte vicdanı retçi İsrailli pilotların ve askerlerin tavırları ve Netanyahu hükümetine tepkileridir. İlgili haber kimi haber mecralarında 'Pilotlar Kontak Kapattı!' diye verilmiştir. Tepkilerini ortak bir bildiri altında attıkları imza ile ortaya koymuşlardır. İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Tomer Bar ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in kararıyla mektuba imza atan 970 kadar pilot ve yedek askerin ordudan uzaklaştırılması kararlaştırıldı. İmzacı askerler Netanyahu ve ortaklarının kendilerini ve İsrail halkını yanılttıklarını ifade etmişlerdir. Gazze savaşının veya katliamının söz edildiği gibi bu durumun İsrail'in güvenliğine ve çıkarlarına hizmet etmediğini de vurgulandı. Aksine sadece Netanyahu'nun şahsı çıkarlarına hizmet ettiğinin altı çizilmiştir. Askerler, Netanyahu hükümetini rehineleri kurtarmaktan çok siyasi çıkarları gözetmekle suçlayan bir mektuba imza attı. Mektupta, savaşın derhal durdurulması ve rehinelerin anlaşmayla geri getirilmesi çağrısı yapıldı. Cephe hattındakiler gerçeklere daha agah durumdalar. Ezcümle 'bu savaş bizim savaşımız değil, bu savaşta yokuz' demişlerdir. Kısaca Netanyahu güvenliği şahsi ve siyasi çıkarlarına alet etmiştir.

Mike Huckabe, Hıristiyanlığı İsrail soykırımının meşrulaştırılmasına alet ettiği gibi Netanyahu da İsrail'in güvenliğini kendi emellerine ve şahsi çıkarlarına alet etmiştir. Bunu Müslümanlar veya başkaları değil bizzat içlerinden birileri söylüyor. Kur'an bu duruma 'şehide şahudun min ehlihi' demektedir. Yani içlerinden birileri gerçeğe tanıklık etmektedir. Daha ötesi de var ki Yasin Suresi gibi surelerde de değinildiği gibi kıyamet gününde insanın organları bizzat insanın işlediği cürümlere tanıklık edecektir.

Netanyahu gibiler geçici menfaatler karşısında burunların ötesini dahi göremiyorlar! Kötüler hep öyledir!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları