Ahmet Ağırakça
10.03.2025
Ahmet Ağırakça
Yüce Allah’ın Hz. İsmail’in kurban edilmesini emretme olayı
Tüm Yazıları

Yüce Allah’ın Hz. İsmail’in kurban edilmesini emretme olayı

Ancak cenab-ı Allah, kullarının ahiretteki mükâfatını arttırmak için dünya hayatında imtihan üstüne imtihan yaratır. Hz. İbrahim'e, İsmâil'in belli bir yaşa gelip büyümesinden sonra Allah onu kurban etmesini emreder. İbrâhim'in bu emri yerine getirmeye çalışması üzerine şeytan tarafından aklı karıştırılmak istenen Hâcer önceleri oğlunun kurban edileceğini kabullenememiş ancak Allah'ın kalbine verdiği bir sükunetle durumu tevekkülle karşılayarak şeytanın bu vesvese ve aldatmalarına kapılmamış, İsmail'in kurban edilmesine razı olmuştu.

Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in kurban edilecek evladının adı zikredilmese de es-Saffat suresindeki (37/102-105) anlatımdan bu Kurbanlık evladın İsmail olduğu gayet açıktır. Ayette « halim » bir evlattan söz edilmektedir. Halim yumuşak huylu itaatkâr kişi demektir. Bu sıfat Rabbimiz tarafından Hz. İsmail için kullanılmaktadır. Allah Hz. İsmail için « Halim » sıfatını kullanmış ve onun Kurbanlık evlad olduğunu bu ayetlerde belirtmiştir. Hz. İbrahim'in diğer oğlu İshak için ise « Alim/bilgili » sıfatını kullanıyor. Bu iki sıfat her iki oğul peygamberin adının geçtiği yerlerde anılmıştır. Dolayısıyla kurbanlık olanın açıkça İsmail olduğu bu ayetten bellidir. İshak için ise «alim» sıfatının bir kaç ayet sonra ve başka surelere de kullanılmış olmasıyla «Alim ve Halim» sıfatlarının her iki peygamber için ayrı ayrı kullanıldığını görüyoruz. Dolayısıyla kurbanlık evlad İsmail'dir. Kurban edilecek evlat için ayetlerdeki anlatım şöyle devam ediyor: Hz İbrahim, Allah'ın emrini yerine getirmek için İsmail'e:

"Biz de ona itaatkâr/yumuşak huylu bir oğul müjdesini verdik. Ne zaman ki o babasının yanı sıra yürümeye başlayınca dedi ki: "Evladım/kıymetli oğlum ben rüyamda seni boğazladığımı (Allah'a kurban ettiğimi) görüyorum. Bak artık, sen ne düşünürsün?" Oğlu dedi ki: "Babacığım, sana verilen emri yerine getir! İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın. Böylece ikisi de (Allah'ın emrine) teslim olup (İbrahim) oğlunu alnı üzere yıkınca; Biz ona: "Ey İbrahim! Sen rüyanı gerçekleştirdin. (Sana verdiğimiz emirlerimizi yerine getirdin! Biz de bunun karşılığında, sana evladını bağışladık ve ikinizi de peygamberlik gibi yüce bir makama yükselttik!) Biz iyilikle davrananları böyle ödüllendiririz," diye seslendik. Kuşkusuz bu, apaçık bir sınavdı. Biz de (oğlu yerine) ona büyük bir kurbanlığı fidye olarak verdik. (Oğlu yerine bir koç kurban etmesini söyledik. Bu da Allah'ın bir merhameti idi.)" (es-Saffât, 37/102-107).

Allah, bir babanın oğlunu boğazlamasını doğru görmez. Ancak İbrahim de İsmail de bir imtihan süreci içerisindeydiler. Rüyada verilen emre İbrahim ve İsmail nasıl tepki göstereceklerdi? Her şeyi bilen Allah, bu itaat ve teslimiyetle davranışını müminlere göstermek için onlara bunu emrediyordu. Allah bir konuda emir veriş ise bunun yerine getirilmesi konusunda insanların imtihan edildikleri bilinmelidir. Bu olay yüce Rabbimiz tarafından hem eğitici hem öğretici özellikler taşımasından dolayı yaratılmıştır.

Her iki Peygamberin baba-oğulun davranışları dünya hayatı boyunca güzellikle minnet ve rahmetle anılmalarına sebep oldu. Allah Kur'an-ı Kerim'de bize o anı şöyle anlatıp buyurmaktadır: " Sonra gelenler arasında ona (güzel bir övgü, ün ve şöhret) bıraktık. İbrahim'e selâm olsun. İyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Kuşkusuz İbrahim, (gerçek ve katıksız bir imanla) iman eden kullarımızdandı." (es-Saffât, 37/108-111).

Kur'an-ı Kerm'de Hz. İbrahim'e oğlunu kurban etmesi rüyasında gösterilip emredilirken hangi oğlunun kurbanlık (ez-zebîh) olduğu açıklanmamıştır. Yahudi inancına göre ise kurbanlık evladın İshak olduğu kesin olarak iddia edilmekle birlikte islam alimleri tarafından zebih'in kim olduğu hususu farklı yorumlarla ele alınan bir konudur. Bir kısım sahabi ve daha sonra gelen bazı alimler kurban edilmek istenen Hz. İbrahim'in evladının İshak olduğunu iddia ederken cumhur-u ulema/islam alimlerinin büyük bir çoğunluğu İsmail'in, Zebihullah olduğunu ifade ederler.

Kabe'nin Hz. İbrahim ve Hz. İsmail Tarafından İmar Edilmesi

Yüce Allah, Hz.İbrahim'e bir başka görev verdi. İbrahim ve İsmail'i Allah için insanların gelip tevbe edecekleri, Allah'a saf ve temiz olarak ibadet edip, aynı saflık ve temizlikle toplumlarına dönecekleri bir ibadet mekanı yapmalarını istedi.

"Şüphesiz âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için yapılan ilk ev/ma'bed Mekke'deki (Kâbe)'dir. (Al-u İmran, 3/96). Hani biz o evi/Kâbe'yi insanlar için bir toplanma yeri kılmıştık. Siz de İbrahim'in makamından bir namazgâh edinin.İbrahim ve İsmail'e de: "evimi tavaf edenler, itikâfa girenler, rükû' ve secde edenler için titizlikle temizleyin" diye emir vermiştik. İbrahim Rabbim burayı emin bir şehir yap! Halkından Allah'a ve ahiret gününe iman edenleri çeşitli meyvelerle rızıklandır" dediğinde Allah, Kim inkâr ederse onu kısa bir süre dünyada faydalandırır, sonra da cehennem azabına sürüklerim. O ne kötü bir akibettir, buyurmuştu. Bir zamanlar İbrahim ve İsmail ile o evin temellerini yükseltirken: Ey Rabbimiz bizden kabul buyur, şüphesiz sen işitensin hakkıyla bilensin, demişlerdi." (el-Bakara 2/125-127); Bir zamanlar İbrahim'e beytin terini göstermiş ve şöyle demiştik-: Bana hiç bir şeyi ortak koşma; tavaf eden, kıyamda bulunan, rükû' ve secde edenlere evimi temiz tut" (el-Hacc, 22/26); Ve İnsanlar arasında Haccı ilan et ki sana gerek yaya gerekse nice uzak yol ve diyarlardan yorgun argın gelen, zayıf develer üzerinde, kendilerine ait bir takım yararlara tanık almaları, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah'ın adını anmaları –kurban kesmeleri- için sana (kâbe'yi ziyarete) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin hem de fakir ve yoksullara yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve beytu'l-Atik'i (Kâbeyi) tavaf etsinler. Kim Allah'ın saygı duyulmasını istediği şeyleri yüceltirse bu, Rabbi katında kendisi için daha hayırlıdır." (el-Hacc 22/27-29). Bu ayetlere baktığımız zaman Kâbe'nin daha önce bina edildiği fakat zamanla yıkıldığını görüyoruz. Bunun için Cenab-ı Allah'ın bu görevi yerine getirmesi için Hz. İbrahim'e oğlu İsmail ile eşi Hacer'i bu ekin bitmez vadiye götürmesini ve daha sonra İsmail ile birlikte Kâbe'yi yeniden inşa etmesini istemişti.

Baba-oğul iki Peygamber hem verilen emir gereği Kâbe'nin duvarlarını birlikte yükseltiyorlardı ve hem de Rablerine öylece duada bulunuyorlardı. İbrahim'in oğlu İsmail ile birlikte kabe'yi inşa ettikleri ve hacc ibadetinin burada yapıldığı ve Mina'nın kurban yeri olarak İbrahim (as) devrinden Rasulullah dönemine kadar bilindiğine göre Zebihullah'ın İsmail olduğu çok daha rahat ve açıkça anlaşılmaktadır.

Kabe'nin kutsiyetinden kaynaklanana etkileyici görüntüsü ile İbrahim'in çağrısı insanların bu yüce makama fevc fevc akıp gelmeye sevk etmişti.

Kısa zamanda Mekke'nin kudsiyeti ve Kâbe'nin tavaf edilmesi çevrede yaşayan insanlarca kabul gördü. Böylece Hz. İbrahim'in şu isteği yerine gelmiş ve duası kabul edilmiş oldu:

"......Artık sen insanlardan bir kısmının kalplerini onlara meylettir......." (İbrahim, 14/37).

O günden beri binlerce yıldan beri insanlar dünyanın dört bir yanından Allah için Ka'be'yi tavaf etmek üzere buraya ibadet niyetiyle gelirler. Binlerce kilometre yol teperek uzak diyarlardan gelen kardeşleriyle buluşup kucaklaşırlar. Hacc, müminler için bir toplanma ve istişare yeridir. Aynı zamanda Allah, orayı mü'minlerin heyecan, güç ve küfür karşısında dirilme kaynağı kılmıştır. Orası müminlerin direniş kaynağı ve cihad için bir hazırlık ve prova yeridir.

Hz. İsmail'in bundan sonraki görevi bir peygamber olarak kavmine Allah'ın hükümlerini göstermektir. Allah, Hz. İsmail'i (as) şöylece vasıflandırdı:

Allah'ın kendisine vahyettiği ve insanlara Allah'ın dinini tebliğ etmekle görevlendirdiğini (el-Bakara2/136); Ayrıca İsmail için: "Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten O, sözünde duran bir kul ve aynı zamanda bir Resul ve bir nebi idi. O, ailesine (ve halkına) namazı ve zekâtı emrederdi ve O, Rabbi katında itibarı yüksek, hoşnutluğa ulaşmış bir kimse idi.." (Meryem,19/54-55); ".....Sabırlıydı." (el-Enbiyâ, 21/85); ".......Şeçkin kullardandı." (Sad, 38/48); Aynı şekilde Kur'an Hz. İbrahim, İshak ve esbat ile birlikte İsmail'inde Yahudilerin iddia ettikleri gibi Yahudi ve Hristiyan olmadığı belirtilir. (el-Bakara 2/140). Alemlerden üstün ve hidayete erenlerden olduğu (el-En'âm 6/86) ifade edilir.

İşte Baba-oğul bu muazzam mabedi inşa ettikten sonra bu vadinin bereketlendiğini ve gelecek dönemlerde vahyin son mekanı olacak Mekke şehrinde risaletini insanlara ilan edecek Rasulullah Muhammed (s.a.s) için bir zemin hazırlanmıştı. Zaten Hz. Peygamber Muhammed (sav) atası Hz. İbrahim'in duası olduğunu daha önceleri anlatmıştık.

Hz. İsmail ile ilgili olarak islam tarihi kaynaklarında bulunan bilgiler genellikle tevratta ve yahudi kaynaklarında bulunan bilgilere yakın bilgilerdir. Fakat bunların bir kısmı özellikle sahih hadis mecmualarında yer alanları da vardır. Hz. İbrahim'in oğlu İsmail ile eşi ve İsmail'in annesi Hacer'i Bekke vadisine bıraktıktan sonra iki kez onları ziyaret etmiş ve her iki defasında da İsmail'i görememiş gelini ile görüşüp geri dönmüştü. Üçüncü kez geldiğinde ise oğlu ile buluşur ve kabenin inşasını Allah'ın emriyle başlattığı ve inşaat sırasında Kâbe'nin duvarlarını yükseltirken babasına taş taşıyıp verdiği kaydedilir, (Buhari, Enbiya 9).

Kabe'nin inşaatı bitiünce Allah'a şöyle dua etmişlerdi:

"İbrahim ve İsmail o evin (Kâbe'nin) temellerini birlikte yükseltiyorlarken (şöyle dua etmişlerdi): "Rabbimiz, bizden (yaptığımız ibadetleri ve özellikle senin emrin üzerine ve rızanı kazanmak için inşa ettiğimiz bu mübarek binayı ve burada yapılacak hac ibadetini ve bütün duaları) kabul buyur. Şüphesiz Sen her şeyi (en mükemmel şekilde) işitensin, (bütün ayrıntılarıyla) her şeyi bilensin. Rabbimiz; ikimizi de Sana teslim olmuş kimseler kıl! Soyumuzdan da yalnız Sana itaat eden (Müslüman) bir ümmet (yarat). Ve bize menâsikimizi (hac ibadetinin usul ve ilkelerini) göster. (Hac ibadetini yapacak olan bizlerin ve bizden sonra kıyamete kadar gelecek olanlarımızın ibadet ve) tövbelerimizi kabul buyur. Çünkü Sen (yaptıklarına pişman olan günahkâr kullarının tövbelerini çok çok kabul eden) Tevvâb'sın, (sana gönül veren ve sana ibadet eden müminleri hakkıyla esirgeyen) Rahîm'sin." (el-Bakara 2/127-128).

Kâbe'nin inşası tamamlanınca Cebrail (as) Hz.İbrahim'e hac ibadetini nasıl yapacağını öğretmişti. Bu hac ilkelerinin ve ibadet şekillerinin bir kısmı Rasulullah zamanına kadar devam etmiş ancak son vahiyle hac ibadetine son şekli verilmiştir. Hz. Peygamber (sav) hac ibadetinin ilke ve şekillerini benden alınız/ benim yaptığımı yapınız" buyurmuş ve bu ibadetin son şeklini belirlemiş. Bu şekliyle günümüze kadar gelmiş kıyamete kadar böyle devam edecek.

Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Ahmet Ağırakça

Ahmet Ağırakça Diğer Yazıları