Mustafa Özcan
14.05.2025
Mustafa Özcan
Satırlara sinmiş mucizeler
Tüm Yazıları

Satırlara sinmiş mucizeler

Kur'an, iki kapağı arasında birçok mucizeyi barındırmaktadır. Bunlardan bir kısmına meşhur Fransız Deniz Bilimci Maurice Bucaille, Kitab-ı Mukaddes Kur'an ve Bilim adlı kitabında temas etmiş, değinmiştir. Zaman biter Kur'an mucizeleri tükenmez. Bu hususlarda yetkin isimlerden birisi Mısırlı müfessir Muhammed Mütevelli Şaravi'dir. Hayatı boyunca hikmet peşinde koşmuş bir hikmet avcısıdır.

Kur'an, tarihi hadiseleri anlatırken icazını sergiler. Muhammed Mütevelli Şaravi Hazreti Yusuf kıssasında ve Yusuf Suresinde bazı saklı mucizelere ya da bakıp görmediğimiz mucizeleri temas eder, açığa çıkarır. Dönemin Mısır Kralı zindanda unutulan Yusuf hatırlanınca 'onu bana getirin' der. Kale'l meliku i'tüni bihi. Kur'an burada manidar bir ifade kullanır. Mısırlı yönetici anlamında 'firavun' yerine kral ifadesini yeğler! Neden acaba?

Burada firavun yerine kral ifadesi kullanılması Yusuf Aleyhisselam dönemindeki Mısır yöneticilerinin Mısırlı yani firavun olmadıklarını gösterir. O sırada Mısır'ı yabancı bir hanedanlık yönetmektedir. Bunlar firavun değil kraldırlar (https://wwwmasrawy.com/islameyat/quranayt_elyoum/details/2018/11/4/1456795).

Kur'an buna işaret eder. Muhammed Mütevelli Şaravi de bu tanım farkını bir mucize olarak ortaya koyar. Gerçekten de öyledir. Vikipedi bu hanedanlığı şöyle tanımlamaktadır: "Hyksos Mısır dilinde "yabancı krallar" Arapça ise çoban krallar anlamındadır. On İkinci Hanedanlık döneminde Nil Deltası'nı işgal ederek Antik Mısır'ın İkinci Orta Dönemi'ni başlatan Asya kökenli kavme verilen addır. Hurri kökenli Hiksoslar bu bölgede On beşinci Sülale'yi kurmuşlardır. MÖ 17. yüzyılda güneydeki Nubyalılarla ittifak kurmuşlar ve beraberinde getirdikleri yeni savaş metot ve teknikleri ile Mısırlıları mağlup etmişlerdir. Koşumlu atlar ve yeni zırh çeşitleri getirmiş oldukları yeniliklerdir. Hiksoslar, kültürel olarak bölgeye zenginlik getirmiş olsalar da Mısırlılar bu istilayı kabullenememişlerdir. MÖ 15. yüzyılda bir Teb Beyi olan Ahmose, Hiksoslarla mücadeleye girişir. Hiksosları Filistin'e sürer ve Nubya üzerinde yeniden hakimiyet kurar. Böylece Mısır'da Yeni Krallık Dönemi başlar. 17. ve 15. yüzyıllar arasındaki bu döneme "İkinci Ara Dönem" denilmiştir."

Yine Kur'an'da mimar başı ve "taş ocaklarında çalışanların başı" olarak adlandırılan Haman'ın Kur'an'da ismi ve lakabıyla anılması da satır aralarında ifade edilen Kur'an mucizeleri arasındadır. Kur'an, Haman ismini onunla ilgili yazıtların keşfinden bin kusur yıl önce ortaya koymuştur. Eski Mısır hiyeroglifi 1799 yılında, Rosetta Stone adı verilen, MÖ 196 tarihine ait bir kitabenin bulunmasıyla çözüldü. Bu sayede eski Mısır uygarlığı, onların dinleri ve sosyal yaşantıları hakkında birçok şey öğrenildi. Hiyeroglifin çözümüyle konumuzu da ilgilendiren çok önemli bir bulguya, bilgiye daha erişilmiş oldu: "Haman" ismi gerçekten de Mısır yazıtlarında geçiyordu. Viyana'daki Hof Müzesi'nde bulunan bir anıt üzerinde bu isimden söz ediliyordu. Aynı yazıtta Haman'ın Firavun'a olan yakınlığı da vurgulanıyordu. (https://kuran-ikerim.org/haman-ve-eski-misir-yazitlari ).

Tarih aynasında Kur'an tezlerinin temelsiz ve anakronik olduğuna dair ortaya atılan hususlardan birisi de, tam tersine mucize olarak karşımıza çıkmaktadır. Kur'an hata yapmamış bilakis doğruyu edebi sanatlarla ifade etmiştir. Edebi sanatları tam anlamayanlar Kur'an ifadesini yanlış okumuşlardır. Oysa 'ya uhte Harun/Ey Harun'un kız kardeşi' ifadesi yanlış değil bilakis tarihi gerçekleri barındıran bir mucizedir. Harun ile Musa Aleyhisselamın kız kardeşi Hazreti Meryem ile aynı ismi taşımaktadır. Kur'an bu çağrışım üzerinden Hazreti İsa'nın annesi Hazreti Meryem'e gönderme yapmaktadır. Ya da Hazreti Meryem üzerinden Harun Aleyhisselamın kız kardeşine atıfta bulunmaktadır. Kur'an asırlar arasını dürerek bilinmeyen bir sırrı bu ayetle faş etmiş ve ortaya koymuş oluyor. O da Harun ile Musa Aleyhisselamın kız kardeşi olan Meryem'in Hazreti İsa'nın annesi Hazreti Meryem ile aynı ismi taşımasıdır. Kur'an satır aralarında bu mucizeyi saklamıştır. Nitekim Beni İsrail tarihinde bu gerçek vurgulanmıştır. Dolayısıyla Kur'an Allah katındandır. Bazıları da meseleyi, atıf değil de edebi sanatlara başvurma değil maddi yanlışlık ve çuvallama olarak telakki etmektedir. Kur'an-ı Kerim'in 'ya uhte Harun' ifadesinin tarihi gerçeklere aykırı olduğunu ve Harun ile Hazreti İsa arasında yüzyıllarla ifade edilebilecek bir aralığın bulunduğunu dile getiriyorlar. Halbuki tarihi Yahudi kayıtları Kur'an-ı Kerim'i tasdik etmektedir (Yahudi Kaynaklarına Göre Hz. Musa, Ömer Faruk Araz, İFAV, s: 27). İlgili ayet şöyledir: "Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi."

Kur'an'a göre her iki aile de seçilmiştir. Ve aynı ismi taşımaktadır. Al-i İmran! Ve adeta Hazreti İsa ile Hazreti Musa ailesi birbirinin kopyasıdır. Beni İsrail kaynaklarına göre Hazreti Musa'nın babası Amram'dır. Hazreti Meryem'in babası ya da Hazreti İsa'nın dedesi ise İmran'dır ve ailesi İmran ailesidir. Görüldüğü gibi satır aralarında Kur'an nice mucizeleri saklamaktadır. Ayetin bir anlamı da mucizedir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları