Nasirüddin Elbani ve Müslüman Kardeşler

Muhammed Said Ramazan el Buti bir kitabında Nasirüddin Elbani'nin menhec veya yöntemini irdelemiş ve bunu 'ella mezhebiyye' çizgisi olarak tasvir etmiş ve tanımlamıştır. Mezhepsizlik çığırı. İhvan yazarlarından ve vaktiyle Yusuf Kardavi'nin özel kalem müdürü olan İsam Tellime, Nasirüddin Elbani'nin ehli hadis olduğunu ve fıkıhta birikiminin yetersiz olduğunu söylemiştir. Elbani bazen fetva verse de daha ziyade hadisle ilgilenmiştir. Fetvaları genellikle tartışma konusu olmuştur. Gerçi muhaddisler arasında da hadisle ilgili görüşleri de tartışmaya açık kalmıştır. Tenkit üstü değildir. Herkes gibi mesleğinin dışına veya alanı dışına çıktığında tuhaflıklar sergilemiştir.

Bu bizi iki benzer hususa götürüyor. Bunlardan birisi İmam ve müfessir Taberi'nin muhaddis Ahmet Bin Hanbel'le ilgili görüşü ya da tespitidir. Onun muhaddis olduğunu ama fakih olmadığını söylemiştir. Şimdi bunu İsam Tellime Elbani ve benzerleri hakkında söylemektedir. Taberi'nin görüşü Bağdat'daki Hanbelileri kızdırmıştır. İmam Taberi başka bir yönüyle Hasan el Basri'nin Haccac'dan gizlenmesi gibi o da Hanbelilerden gizlenmiş ve kayıtlara göre cenazesi geceleyin defnedilmiştir. İkinci husus ise Elbani'nin fıkıhtaki birikimi Gazali'nin hadisteki birikimi gibidir. Gazali hadis ilmindeki birikimini' müzcat/yetersiz' olarak tanımlar. Elbani de fıkıh konusunda yetersizdir. Bundan dolayı İsam Tellime'nin de dediği gibi Elbani şaz fetvalar vermiş ve mesela Filistinlilerin, işgal altındaki bölgelerin daru'l harp vasfı kazanması dolayısıyla oralardan hicret etmeleri gerektiğine dair fetva vermiştir. Bu fetvası eleştirilmiştir. Şimdi yaşasaydı Gazze meselesinde İsrail ile aynı kefeye düşmüş olacaktı. Elbette bu benzerlik kasıt dışı bir benzerliktir. Bununla birlikte İsam Tellime'nin değindiği hususlardan birisi de Nasirüddin Elbani'yi hadis alanına yönlendirenlerden birisinin Hasan el Benna olmasıdır ve ona bu yönde teşvik mahiyetinde bir mektup yazmıştır. Kısaca tam olmasa bile İhvan ile Elbani arasında köprüler kurmak mümkündür ve yöntem konusunda bir yakınlık zahirdir.

Muhammed Said Ramazan el Buti de Elbani ile polemiklere girmeden evvel Mısır dönüşünde İhvan yöntemi ile ilgili olumsuz görüşlere sahip olmuş ve bunları kitaplarına yansıtmıştır. El Cihad kitabını da İhvan'ın cihad anlayışına karşı yazmıştır. Lakin İhvan içinde onu seven Züheyr Salim gibi ehli ilim ve kültürlü şahsiyetler de vardır. Nasirüddin Elbani Şam'da bulunduğu sıralarda hadis konusunda ortak anlayışa sahip olan Mustafa Sibai ile dostane münasebetler kurmuştur. İhvan'dan Seyyid Sabık da mezhepleri devre dışı bırakan ve daha ziyade hadise yönelen ve dayanan bir fıkıh anlayışı geliştirmek ve ekol kurmak istemiştir. Bunun için de Fıkh's sünne kitabını yazmıştır. Ezher'in geleneksel çizgisini savunan Ahmet Şerif ise İslam'ı ihtilaflardan veya çekişmelerden ve dolayısıyla 'mezheplerden' arındırmak ya da Reşid Rıza'nın çığırını beslemek için Hasan el Benna'nın hem Seyyid Sabık'a bu kitabı ısmarladığını ve kaleme almaya teşvik ettiğini, yüreklendirdiğini hem de ona bir mukaddime yazdığını ortaya koymuştur. Lakin namazların kazası gibi konulara gerek olmadığını söyleyerek geleneksel çizgiyi aştığı için Seyyid Sabık tepki toplamıştır. Bunun üzerine Hasan el Benna da zor durumda kalmıştır. Bu nedenle de mütebaki baskılarda Benna'nın yazdığı önsöz söz konusu kitaptan çıkartılmıştır. Seyyid Sabık ve Elbani'nin çabaları aslında Reşid Rıza'nın çığırının ve dahi 'mezahibin telfiki ve İslam'ın bir noktaya cem'i' kitabının veya anlayışının uzantısıdır.

İsam Tellime'nin temas ettiği gibi Nasirüddin Elbani, Muhammed Gazali'nin Fıkhı's sire adlı kitabındaki hadisleri tahriç etmiştir. Hadis kitaplarındaki yerlerine ve kaynaklarına ve sıhhat durumuna işaret etmiştir. Halbuki besmele konusunda ve sair konularda Gazali ehli hadise muhalefet etmiş ve ters düşmüştür. Akılcı ve kimi konularda modernist bir yaklaşımı benimsemiştir. Yine Şevket Eygi gibi Ahmet Şerif'in de mezhepsiz veya mezhebi temsili silik bir kitap olarak gördüğü Kardavi'nin İslam'da Haramlar ve Helaller kitabının hadislerini de tahriç etmiş hadis literatüründeki yerlerini tespit etmiştir.

Kısaca İhvan ile Nasirüddin Elbani çizgisi arasında paralellikler ve ortak noktalar bulunmaktadır. Hatta Medhaliye/Camiye gibi selefi grupların hilafına Nasirüddin Elbani Benna'nın selefi ve kendi tanımına göre Ehl-i sünnet çizgisinde bir insan olduğunu söylemiştir. Belki biraz modernist selefidir. Lakin Elbani siyasi konularda İhvan'a mesafeli durmuştur. Şimdi bu açık da kapanıyor. Belki bu açık son sıralarda Gazze olaylarıyla birlikte kapanma noktasına veya aşamasına gelmiştir. Kardavi'nin özel kalem müdürü İsam Tellime de son konuşmalarından birisinde Ürdün rejiminin İmam Elbani Merkezini kapatmasını öyle bir algı üretilse de dini mahiyette değil yani meşreplerine yönelik değil değişen siyasi kimliklerine yönelik olduğuna yormuştur. Kısaca vefatından sonra taraftarları veya en azından bir kısmı İhvan çizgisine yaklaşmıştır. Bu da Ürdün rejiminin merkezi kapatma gerekçesi olmuştur. İhvan'ı kapatan Ürdün rejimi sıranın Elbani kanadına veya akımına geldiğini düşünmüş olmalıdır. Evet! Dünya dönüyor! Hiçbir şey yerinde sabit kalmıyor. Zaman gizli çehreleri açığa çıkartıyor.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları