Mustafa Özcan
9.10.2025
Mustafa Özcan
Soykırım ve tehcir faslının sonu
Tüm Yazıları

Soykırım ve tehcir faslının sonu

Savaşa mola verildi. Hayırlı olsun. Hamas Aksa Tufanı'nı İsrail için sonun başlangıcı sayıyordu. Bu öngörüsü yıkılmış sayılmaz. Ateşkes biraz da bu ihtimale binaen veya öngörünün ışığında sağlanmıştır. Netanyahu hükümetinin de üç ana hedefi vardı. Gazze halkını sürmek, Hamas'ı yok etmek ve Gazze'ye yeni bir yönetim getirmek. Aksa Tufanı'nın İsrail'in sonunun başlangıcı olacağı yönündeki beklenti yerinde bir beklentidir. Belki de öyle olmuştur bunu zaman gösterecektir. Bunu doğrulayan işaretlerden birisi Trump'ın Netanyahu'yu ikna etmek için kullandığı argümanda saklıdır. Ona "bütün dünya ile savaşamazsın" demiştir. İsrail Gazze'de bütün dünyayı karşısına almıştır. Haydut devlet (rogue state) haline gelmiştir. Netanyahu da bütün dünyayı karşısına alamayacağını kabul etmiştir. 2 yıllık süre içinde İsrail'in dünyadaki itibarı sarsılmıştır. Trump'ın Gazze meselesine odaklanmasını kolaylaştıran temel hususların başında Ukrayna Savaşı'nın kilitlenmesi vardır. Barış yolunda arpa boyu yol kat edilememiştir. Kısaca Filistinlilerin ifade ettiği gibi bu ateşkesin iki somut neticesi olacaktır. Bundan böyle katliamlar veya soykırım süreci sona erecektir en azından aynı vetire ile devam etmeyecektir. İkincisi de tehcir fikrinin rafa kaldırılmasıdır. İsrail böyle bir fırsat yakalayamamıştır. Bilindiği gibi İsrail ve dostları baştan beri Filistin ve Gazze halkını sürmek istiyorlardı. Lakin Filistin halkının metaneti ve direnci buna mani olmuştur. İki yıllık Aksa Tufanı süreci Filistin halkının bilhassa Gazzelilerin salabetini ortaya koymuştur.

İlan edildiği gibi 9/1//2025 tarihinde yani perşembe günü saat 12:00 sularında Şerm eş Şeyh'te heyetler arasında ateşkes anlaşması teati edilmiştir. Böylece ilk etap veya maraton başlamıştır. Aynı gün içinde Netanyahu'nun çekirdek savaş kabinesi ve ardından da hükümet anlaşmayı onaylamış olacaktır. Böylece sektirmeden süreç demir alacaktır. Trump da süreci iyi takip ediyor ve işi şansa bırakmak istemiyor. Bundan böyle gerçek anlamda övüneceği bir başarı hikayesine kavuşacaktır. Akabinde İsrail askerleri güneyde Han Yunus ile kuzeydeki Beyt Lahiya arasında kalan sarı şeridi veya bölgeyi tahliye edecektir. Bir sonraki adımda ise pazartesi günü yani 13/10/2025 tarihinde 20 sağ İsrailli esir serbest bırakılacaktır. Ölü esirler ise müteakip bir süre içinde İsrail'e teslim edilecektir. Buna mukabil 2000 civarında mahkum ve Filistinli esir Filistin tarafına iade edilecektir. Birinci etabın sonunda ikinci etap görüşmeleri başlayacak ve İsrail ve ABD'ye göre Hamas silahlarını Mısır yönetimine veya kolluk kuvvetlerine teslim edecektir. Sonrasında Gazze Şeridi'nin Hamas yerine yeni bir yönetime devredilmesi müzakere edilecektir. Hamas yeni yönetimin Filistinliler arasından çıkmasını yeğlemektedir. Trump ise Tony Blair gibi isimlerin olduğu ve Filistinlilerin yer almadığı yabancılardan oluşan bir yapıyı öngörmektedir. Bu mesele müzakereye açık olacaktır. Ardından da sıra Gazze'nin yeniden imarına gelecektir.

Silahların bırakılması meselesinde, daha önce Hamas tutumunu açıklamıştır. Buna göre silahlarını Filistin devleti kurulduğunda ona teslim edecektir. Bence bu mesele üzerinden yeniden çatışmaları göze almak taraflar açısından pahalı olacaktır. Kimse geri dönülmesini istemez. Bu da orta yolda buluşmayı sağlayabilir.

Ateşkes kararından sonra hem Gazzeliler hem de İsrail halkı sevinçlerini gizleyememiş, sokaklara dökülerek bu mutlu anı kutlamak istemişlerdir. Adeta bayram havası esmektedir. Bundan böyle iki taraf da kolay kolay bir daha savaşı göze alamaz. Şerm eş Şeyh'teki Hamas heyetinin yüzünde de gülücükler açıyordu. Sabırlı ve dayanıklı Filistin halkı sevinmeyi hak ediyor. Sabır destanı yazmıştır. İsrail tarafı da sudan sebeplerle ateşkesi bozamaz. Zira karşısında sadece Hamas'ı değil bütün dünyayı bulacaktır. O da bunu görmüştür. Kayıp zamanı tükenmiştir.

Anlaşmanın kotarılmasındaki katkılarından dolayı hem Amerikan tarafı hem de Hamas heyeti ayrı ayrı Mısır, Katar ile Türkiye'ye şükranlarını iletmişlerdir. Şerm el Şeyh'teki görüşmelere MİT Başkanı İbrahim Kalın da katılmıştır. Son süreçte Türkiye'nin hatırı sayılır bir katkısı olmuş kolaylaştırıcı ve ikna edici rolüyle öne çıkmıştır. Ağırlığını Hamas'ı ikna yönünde kullanmıştır.

Fırsatı kendi lehine imale eden Trump da İsrail'i ziyaret edecek belki de Knesset yani İsrail Parlamentosunda bir konuşma yapacaktır. Anlaşmanın getirilerini kendi lehine devşirmeye çalışacaktır. Şayet Knesset'te bir konuşma yaparsa bu durumda 1977 yılında Camp David anlaşmasına giden süreçte Knesset'te konuşan Sedat'ın adımını izlemiş olacaktır. Trump bu tür ayrıntıları sever! Gerçekten de Trump'ın umduğu gibi bu süreç Orta Doğu için de bir barış sürecine dönüşecek midir? İbrahimizm rüzgarları yeniden esebilir. Lakin Hamas'ın Oslo sürecinin parçası olması beklenemez. Bu eşyanın tabiatına aykırı olur. Bunun için İsrail daha çok şey yapmalıdır ama yapmayacaktır. İki devletli çözümü engellememek gibi. Bunu da yapmayacaktır. Bu nedenle de süreç ikinci bir emre kadar kapsamlı bir barış süreci yerine ateşkes veya mütareke sınırında kalacaktır. Kimse daha fazlasını beklemesin.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları