Kerhen...
Prof.Dr. Necmettin Erbakan 12 Eylül öncesinde Adalet Partisi'nin azınlık hükümetini desteklemek durumunda kalmıştı. Bunu izah sadedince Erbakan hoca unutulmaz hatta tarihe geçen bir ifade kullanmıştı: Kerhen destekliyoruz. Aslında Milliyetçi Cephe hükümetini desteklemek pek de içine sinmiyordu. Lakin ülkenin çalkantılar içinde hükümetsiz kalmasına da gönlü razı olmuyordu. Kerhen diyerek bunun bir formülünü buldu. Şimdi de Hamas bu ifadeyi kullanmadan da muhtevasını paylaşıyor. Filistin halkını rahatlatmak amacıyla ateşkese kerhen evet demiştir. Unutulmamalı ki sürecin en büyük kahramanı sabır destanı yazan Filistin halkıdır. Kerhen kelimesi Arapça olmasına rağmen Araplar onu bu bağlamda pek kullanmazlar. 'Zoraki evet' anlamına gelir. Bizde yine bir ara aynı bağlamda 'yetmez ama evet' ifadesi kullanılmıştır. Araplar kerhen ifadesi yerine 'ala madad' yani istemeyerek ifadesi kullanırlar. Hepse aynı kapıya çıkar ve aynı manaya gelir ama yine de kullanım farkı vardır.
Hamas neden kerhen de olsa Trump Planına evet demek zorunda kaldı? Elbette ki çaresizlikten. Bunun nedeni içeride ve dışarıda yalnız kalmasıdır. İsrail farklı Hamas farklı bir yalnızlık türü çekiyor, yaşıyor. Bunun neticesinde istemeden de olsa barış planına 'müzakereli' evet demiştir. Kısaca teslimiyet bayrağı çekmemiştir, planı şartlı olarak onaylamıştır. Haklı olarak içine sinmeyen bazı maddelerin yeniden görüşülmesini ve tafsil edilmesini istiyor. Burada içine sinmeyen çok yön ve konu vardır. İsrail yönetimi daha ziyade birinci etapla yani esirlerin serbest bırakılmasıyla ilgili görünüyor. Kendi önceliği bu. Hamas ise İsrail'in muayyen sürede Gazze'yi terk etmesini ve bölgenin uluslararası bir yönetim yerine ortak bir Filistin komitesine devredilmesini istiyor. Bu kötünün iyisi olacaktır.
Nitekim Putin de çift devletli bir formülü içermesi ve Gazze'nin Hamas sonrasında ortak bir Filistin komitesine teslimi halinde Trump planına destek vereceklerini ifade etmiştir. İsrail'in inadı ve oyunbozanlığı karşısında uluslararası camianın Filistinlilere garanti vermesi gerekir. Böyle bir borcu ve yükümlülüğü vardır. Umarız sonuç Napolyon'un sözlerini çağrıştırmaz! Bir şeyin sürüncemede kalmasını istiyorsanız komiteye havale edin! Bir başka husus da yardımların garanti altına alınması ve Gazzelilerin tahliyesini öngörmemesidir. Filistinliler hangi madde veya bent altında olursa olsun topraklarından koparılamazlar.
Buna mukabil İsrail Filistinlilerin silahlarının müsadere edilmesini yani ilgili mercilere teslim edilmesini istiyor. Terörist olarak damgaladığı unsurların Gazze Şeridini terk etmelerini de istiyor. En pürüzlü ve zor konulardan başında silah bırakacak Hamas mensuplarının geleceği ve rehabilitasyonu meselesi teşkil etmektedir. Gazze'de mi kalırlar kalırlarsa İsrail'in tepkisi, davranışı ne olur? Yoksa Cezayir gibi ülkelere mi giderler? Bu mesele zorlu sürecin maratonlarından birisini teşkil ediyor. Ateşkes veya barış olsa bile bizi kırılgan bir süreç bekliyor.
Yine Erbakan ile bitirecek olursak; Bu ateşkes ancak pansuman tedavisidir. Yara derinlerde bulunuyor!
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.