İsrail niye bu kadar hırçın?
İsrail bölgede huzursuzluk kaynağı. Bir başka huzursuzluk kaynağı ülke de İran. Bazen zımni olarak birbirlerini ilişmiyorlar, vekalet oyunları oynuyorlar bazen de zıtlaşıyorlar. Peki, İsrail bir gün yatışabilir mi? Yapısal bozukluğu nedeniyle bu ihtimal dışı bir seçenektir. Bu ukdeye aşması ve normal bir ülke olması mümkün değil. Yatışmaz bir yapısı var. Bu kuruluş kodlarıyla alakalı. Bu nedenle de Beyaz Saray'a bağlı kuduz bir köpek gibi sağa sola saldırıyor. Fişek gibi tehditlerini her yöne savuruyor. Bu nedenle İsrail'i kökten çözmedikçe bölgede en büyük baş ağrısı hatta belası olmaya devam edecektir. O oldukça bölge huzur yüzü görmeyecektir. Nitekim Abdullah Tel'in kaleme almış olduğu Cuzuru'l Bela/Belanın Kökeni adlı kitap da buna tanıklık etmektedir. Bu ve benzeri çalışmaların işaret ettiği gibi İsrail gayri meşru bir ülke ve bozuk bir yapıdır. Ne tek devlet formülüyle ne de çift devlet formülüyle ıslah-ı kabil değildir. Katar gibi ara bulucu ülkelere saldırdığı gibi Hamas'lı müzakere heyetini de ortadan kaldırmak istemektedir. Kur'an ifadesiyle ne ahit ne de zimmet tanır. Ziraatı/ kültürü ve nesli bozar. Bunu en iyi izah edenlerden birisi eski el Cezire e genel müdürü Vaddah Hanfer olmuştur! İsrail'in eğreti kurulduğunu ve düzelmesinin mümkün olmadığını ve yapısal bozukluk yaşadığını söylüyor ve bunu varlık kaygısı çekmesine bağlıyor. Yıkılmak üzere kurulduğu için vakti geldiğinde bu topraklara veda edeceğini biliyor. Bu nedenle de herkesten ve her şeyden şüphe ediyor. Normalleşmesi mümkün görünmüyor.
Hırçınlığının sebebi varlık kaygısı çekmesidir. Devası da yoktur. Batı'da yayınlanmış İsrail ile ilgili kitaplarda da bu ülkenin yatışmaz bir yapıya sahip olduğu vurgulanmaktadır. Kısaca kendisiyle barışık değildir. Peki, bu hırçınlık çözüm getirecek mi? Yoksa herkesi istediği kıvama getirse bile çare olmayacak mıdır? Kendisiyle ve bölgesiyle barışık yaşayacak mı? Kuruluşundan beri yapısal bozukluk yaşadığından Firavun gibi her Filistinli çocuğu bir Musa olarak görmeye devam edecektir. Hiçbir zaman yatışma imkanı yoktur. Zulümle kurulmuştur ve zulmederken de yıkılacaktır. Sorun afakta değil enfüsi dairededir. İsrail şimdilik afra tafrasıyla düşüş öncesindeki en son yükseliş ve şımarıklık devresini yaşıyor. Bir adım sonrası sukut. Sultan Acluni adlı sosyal medya kullanıcısı şöyle diyor: "İlk bakışta İsrail son düzlükte ve zirvede görünüyor. Lakin bu aldatıcı. Zira basiret gözüyle bakıldığında büyük bir gerileme halinde olduğu görülüyor. Üç dairede de öyle görünüyor. Uluslararası çapta, bölgesel düzeyde ve dahili alanda da büyük bir gerileme ile karşı karşıya. Kanamalı bir hasta gibi çöküntü haline girmiştir bu süreç şüphesiz İsrail'in zevaliyle son bulacaktır."
İsrail dünyayı aleyhinde imale etmiş ve dünyayı iki kampa ayırmıştır. Zalimler ve mazlumlar kampı. Bu iki kampın sempatizanları Londra'da iki farklı noktada gösteri yapmışlardır. Azzam Temimi notlarında şöyle yazmıştır: Bugün İngiltere'nin başkenti Londra'dan geçen İngiliz hükümetinin karargahı Whitehall'a doğru iki yürüyüş gerçekleştirildi. İsrail bayrağını dalgalandıran ilki, göçmen ve Müslüman karşıtı ırkçı kampı temsil ediyor. İkincisi de Filistin bayrağının dalgalandığı ırkçılık ve faşizm karşıtı kampı temsil ediyor. İsrail, Irkçılığı, Filistin ise İnsan onurunu temsil ediyor! Bu kampların her yerde uzantıları var. Filistin üzerinden küresel bir kutuplaşma ve bölünme yaşanıyor.
Filistin tuzu kurulara karşı mazlumlar kitlesini ve kampını temsil ediyor. Mazlumlar arza yeniden varis olacaklardır.
Bir zamanlar Filistin cephesinde çarpışan Japon Ahmet Yabani şunları söylüyor: "Hürriyetin vatanı yoktur. Lakin nerede olursa olsun; uğrunda çarpışmaya ve fedakarlık yapmaya değer."
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.